Bir koyu muhalif diyor ki: "Muhalefet hâlâ vık, vık, vık!"
Televizyonlardaki “tartışma programları” na ilgimi kaybetmiş durumdayım.
Bazı
kanallarda “belirlenmiş” iktidar ve
muhalefet “görevlilerini” karşı
karşıya oturtup, “tartıştırıyorlar.”
Sonra da
sosyal medyada bambaşka muhabbetler.
Bir taraf
iktidar ne yaparsa yansın “kötüdür“ demekle,
öbür taraf ise “iyidir” demekle
görevlendirilmiş.
Birileri rollerini
oynuyor.
“Doğruya doğru, yanlışa yanlış” diyebilen
bağımsız kalemler ise bu ortamlara uygun düşmüyor…
Böyle bir
oyun işte!
Bunları
birkaç kez izlemeye çalıştım, sıkıldım kanal değiştirdim.
Bu kanal
değiştirmeler esnasında, “MasterChef”
gibi “acayip” programlara da, “Halk
TV” gibi “marjinal” kanallardaki
radikal muhabbetlere de rastlıyorum.
Geçtiğimiz
günlerde böyle bir durum oldu.
“Tek tip” yorumcuların dizildiği
programda, “Recep Tayyip Erdoğan’ı
indirme” meselesi ele alınıyordu.
İfadeleri
not almadım, tutup “tekrarını izleyecek” kadar da vakit ayırmak istemiyorum.
Aklımda
kalanları paylaşayım:
Konuşmacılar
ekonomideki mevcut tabloyu değerlendiriyor, doların bir türlü tutulamadığından,
marketlerde fiyatların dakika başı yükseldiğinden, her şeye zam üstüne zam
geldiğinden bahsediyorlardı.
Ekonomi
yönetiminin “başarısız olduğu” tespitine yaslandırılan konuşmalarda…
“Cumhur İttifakı”nın hâlâ yüzde 40’ın
epeyce üzerinde olduğuna,
Sayın
Erdoğan’ın oy oranının (her şeye rağmen) yüzde 35’i çok aştığına vurgular
dikkat çekiyor…
Bu durumun
sebepleri üzerinde duruluyordu.
Öyle ya, bir
başka Lider, böyle bir durumda nelerle karşılaşırdı?
Oy oranı
nerelere inerdi?
Katılımcılardan
biri, “Aslında yüzde 2’lere düşmeleri
lâzım ama niçin böyle oluyor?” yollu cümlelerle konuyu biraz açmaya
çalıştı…
Bir başkası,
“Biat Kültürü”nün etrafında dolaşan “tespitler”de bulundu.
“Duygusal bağ”dan bahsetti.
Recep Tayyip
Erdoğan ile “kitlesi” arasındaki
duygusal bağın ne kadar kuvvetli olduğuna vurgu yaptı.
Bir başkası…
“İntikamcı, rövanşist söylemlerin” Ak
Parti’deki erimeyi geciktirdiğini söyledi.
“Bu toplumda her siyasi hareket hata
yapmıştır, aldatılmıştır. Onun için geçmişle uğraşmak yerine, geleceğe bakmak
ve kesimleri birbirlerine yaklaştıracak bir ortak üslup kullanmak lâzım.”a
benzer bir şeyler söyledi.
Araya giren
ya da girmeyen bir “yorumcu”, “Bu iktidar gidecek. Vatandaş, bu süreçte
yapılan zamların etkisini birkaç ay içinde daha fazla hissettiğinde, AK Parti
seçmenindeki çözülme daha da artacak.” cümleleriyle zihnime yerleşen lâflar etti.
Bir ara “Nagehan Alçı”dan bahsedildi.
“Türk Siyasetinde AK Parti Diye Bir Parti
Var mı?” diye mi sormuş ne?
“Bir vakitler AK Parti’ye tam destek veren
Nagehan Alçı, şimdilerde bunları diyor!” yollu lâflar duydum.
Yani, “Teker teker gemiyi terk ediyorlar!”
anlamında sözler.
*
Birçok şey
söylendi.
Kafaların
bir yerlerinde “Erdoğan bu zor durumdan
da kurtulabilir mi?” sorusunun yer ettiğini gösteren ifadeler kullanıldı.
“Yok, yok… Gidiciler, gidici!”
muhtevalı cümleler duydum.
Sonra…
Ya da önce,
sırası mühim değil…
Anavatan
Partisi eski genel başkanlarından, günümüzün en koyu muhaliflerinden Nesrin Nas da konuştu.
Sözleri
oldukça dikkat çekiciydi.
Kendisine
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Sandık
gelsin dolar düşer!” cümlesiyle dile getirdiği müthiş “çözüm” (!) formülü hatırlatıldı.
Patronlar
Kulübü TÜSİAD’ın siyasi iktidara “ikazları”nın
altı çizildi, filan…
Nesrin Nas, konuşmasının başında,
ekonominin geldiği durumu kendince ele aldı.
Ardında,
muhalefet partilerindeki “dağınıklığa”
dikkat çekti:
Muhalefet
partilerinin ivedilikle bir araya gelerek, ekonomideki sıkıntıları nasıl
çözeceklerine dair bir çalışma yapmaları ve çözüm tekliflerini vatandaşa
sunmaları gerektiğini söyledi.
“Muhalefet partilerinin kendi aralarında bir mutabakat sağlamaları ve
topluma güven vermeleri gerekiyor!” dedi.
Sonrasında
da…
Şöyle bile
dedi:
“O şikayetçi bu şikayetçi demek yetmiyor!..
Siyasi partilere bakıyoruz, hâlâ ‘vık, vık,
vık’ ediyorlar!...”
*
Bu
sözleriyle “lâkırdıdan, vık vıktan öteye
geçemeyen muhalefet” tablosunu ortaya koyan
Anavatan
Eski Genel Başkanı, Koyu Muhalif Nesrin
Nas’ın şu cümleleri de bir “endişe”nin
ifadesi olarak kalmış zihnimde:
“Nasılsa zaman iktidarın aleyhine çalışıyor
diye bakılırsa…
Muhalefetin kazanacağını düşündüğü seçimi
kaybetmesi ihtimali masada!”
****
CANLI
YAYINDA “TOKAT” OLAYI!
Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin’in katıldığı Habertürk
TV canlı yayınında yaşananları izlemişsinizdir.
Kanal yöneticilerinden Muharrem Sarıkaya, Ahmet Demir adlı gariban medya emekçisini,
izleyicilerin ve Sayın Başkan’ın gözleri önünde “tokatladı!”
“Olayın kamuoyuna yansımasından dolayı özür dileyen!” Muharrem Sarıkaya’nın yaptığı son derece çirkin!..
Onun için denmesi gerekenleri sosyal medya
hesabımızda dedik.
Bir de, Sayın Başkan’ın bu çirkin hadiseye sessiz kalarak, programa devam etmesini
eleştirdik.
Neresinden bakarsanız bakın, “kötü” bir tablo.
Dün gece, Sayın Başkan aramış.
Telefonu sessize alıp, başka odada bırakmıştım.
Sabah baktım, bir açıklaması var.
Onu buraya alayım…
Cevap hakkına saygı da ihmal edilmemiş olsun:
"Habertürk TV'de
konuk olduğum bir canlı yayında maalesef son derece nahoş bir durum yaşandı.
Yayının başından itibaren yaşanan teknik aksaklıklar Muharrem Sarıkaya'nın
çalışan tekniker arkadaşa asla kabul edilemez bir müdahalesiyle devam etti.
Kargaşanın daha da büyümemesi için büyük bir gayretle yayına devam etmeye
çalıştım. İlk kez böyle bir olayla karşılaştım ve üzüntümü şu an da tarif
etmeme imkân yok.
Ahmet Demir
kardeşimizin mağduriyetini ve üzüntüsünü o andan beri yüreğimde hissediyorum.
Zaten hemen sonrasında Muharrem Sarıkaya ile konuyu konuştuk. O da Ahmet Demir
arkadaşımızdan özür diledi.
Şunu belirtmek isterim
ki, olay anında tepki verememiş olmam tepki duymadığım anlamına gelmiyor. Ancak
canlı yayın ortamını bozmak, orada o yayın için emek veren tüm çalışanlara
karşı bir saygısızlık olacağından yayına devam etmek için büyük çaba gösterdim.
Çaba gösterdim diyorum, çünkü daha önce hiç şahit olmadığım böyle bir durumda
tek düşüncem yayının sürmesini sağlamaktı.
Dilerim bugün karşı
karşıya kaldığımız bu nahoş olay, bundan sonrasında tüm emekçilerin sosyal
ortamlarının ve çalışma koşullarının iyileşmesi konusunda bir farkındalık
oluşmasına vesile olur.
Tüm kamuoyuna ve
özellikle de basın emekçilerine en derin üzüntülerimi ifade etmek
isterim."
(Fatma Şahin Gaziantep Büyükşehir Belediye
Başkanı)