Bir Kerbelâ yazısı
Acımak ve yanmak, hasret çekmek; gözyaşı dökmek gayet insanidir. İnsan bu duygu mevsimlerini yaşar ve bu duygular bize insan olduğumuzu hatırlatırlar... Severken, öfkelenirken, merhamet ederken, duygularımızın hududunu, sermayemizin gücünü de bilmemiz gerekir... Bir çocuğa can yakıcı ve şiddetli bir tokat atıldığı vakit, başkalarının kızmasından çok, kendi annesi – babası öfkelenir ve daha çok üzülürler. İşte bunun için: Anne ve babayla sevgi ve şefkat yarışına girişilmez!
Hangimiz, bir cenaze
evinde, sessiz sedasız efendice ağlayan kadına, erkeğe, çocuğa yanmamış, hatta
ağlamamışızdır? Hangimiz, saç baş yolunan, feryat – figan Allah’a isyan edilen
cenaze evinden biran evvel uzaklaşmak istememişizdir?
Münafıkların ve dönek insanların, destek verdiği zulüm
şebekesi, Kerbelâ Olayı ile Peygamber torunlarına büyük bir zulüm yaşatmıştır.Kısaca: Günümüz kimlik Müslümanlarının İslam’a ihanet etmeleri gibi, o zamanın Müslüman
görünenleri de, nurani Ehl-i beyt zincirinin nurdan elmas taşlarını kopararak,
Allah’a ve Resulüne çok büyük bir ihanet ve alçaklık yapmışlardır.
Büyük şehitlerin kanını çöl emmiş, ama mübarek ağızlar suya
kavuşamadan şahadet şerbetini içmişlerdi... Biz bu vahşete her ne kadar
öfkelenmiş olsak da, öfke duygusunu yaratan Allah kadar öfkelenemeyiz, hâşâ
Allah gibi de hesap soracak gücümüz yoktur! O dehşetli imtihanın neticesini
beklemek; samimi matem olacaktır! Bizim,
o zalimler için var olan nefret duyduğumuz, o zalimlerden hesap sorulacak
mahşerden ve teraziden öyle küçüktür ki… Gerçek kudret Sahibi, gerçek
intikamı elbette alacaktır; peygamber torunları cennetin efendisi olacaktır…
Evet, Peygamber torunlarına yapılan hainlik büyük bir
cinayettir. Böyle bir cinayete,
cehennemin nükleer alevleri gereklidir! Bazıları kendilerini zincirleyerek,
saç baş yolarak, matem yaptıklarını ve Ehl-i beyt’e muhabbet ettiklerini
sanıyorlar... Oysa Ehl-i beyt’i Allah
öyle sevmiş, öyle sevmiş ki; birçok insanlık güneşleri o mübarek silsile
yoluyla gelmiştir... Yenileyecek olursak: Bizler, nefretle, sevgiyle ve
hesap sormayla – cezalandırmayla Allah ile hâşâ yarışa girişemeyiz ve bu
dünyada o zalim alçaklara verilecek hiçbir ceza da yürek soğutmaz! Ayrıca matemde ki ölçüsüzlük de hâşâ
Allah’a güvensizliği ortaya çıkarmış olur. Zerre kadar bir hesap, asla
Allah’ın terazisinden kaçamayacaktır, cehennem de Kerbelâ zalimlerini susuz
bırakacaktır…
Her Müslüman, matem ve sevgide ölçüyü aşamaz, kin ve nefret
dili kullanamaz. Sahabe düşmanlığıyla beraber, Hz. Âişe anamıza ve sahabenin
büyüklerine büyük büyük küfürleri ise asla yapamaz... 1400 yıl önceki elim
hadiseler ile hiç ilgisi olmayan Ehl-i Sünnet’i yaralamak, Hz. Ali’nin ve de
mübarek çocuklarının sevdiği en önemlisi de: Allah Resulünün sevdiği insanlara
düşman olamaz. Müslüman isek haddimizi bileceğiz; Kur’an ve sünnetin çizdiği
hudutları aşmayacağız! Ölçü basit: Allah
ve Resulünün sevdiklerini sevip; düşman olduklarına da düşman olacağız...
Yüce Allah, ileride bozulacak kişileri Rahmet Peygamberi Hz. Muhammed (sav)’e
asla sevdirtmezdi! Hz. Peygamberimiz, kimi sevmiş ise onlar kıyamete kadar
sevilmesi ve sayılması gereklidir. Bizler,
Ehl-i beyti sırf Allah Resulü: “Sevin!” diye emrettiği için seviyoruz;
zalimlerin hesabını ise Allah’a bırakıyoruz…
Bizler, mahkeme-i kübrâda, Hâkim-i Zülcelal’in, tüm
zalimlerden ve münafık hainlerden hesap soracağına şüphesiz iman etmişiz. Başta
Hazret-i Hüseyin (r.a.) olmak üzere on iki imamın ve tüm İslam şehitlerinin,
iman kahramanlarının kavuşacağı muhteşem mükâfat gününü sabırla ve de onlar
gibi Allah’a ibadet ederek bekleyeceğiz… Hz. Peygamberimizin (sav)’in mübarek
torunlarının ve tüm İslam şehitlerinin hakkı alınacak, zalimler ceza; mazlumlar
ise mükâfat görecektir. Bizim matemimiz: Evlad-ı Resulü sevmeğe ve hayatlarını
rehber edinmeye devam etmektir. Matem
diye Allah’ın emanet olarak verdiği bedenleri zincirlemek, kan revan içinde
bırakmak yerine; bedeni hikmetler dolu beş vakit namaza ve günahlardan
kaçınmaya, tertemiz bir hayat yaşamaya zincirleyeceğiz! Zincirle, lanetle,
feryatla matem olmaz! Lanet edilecekse,
şeytanlara ve fesat şebekelerine; Müslümanların bölünmesine vesile olanlara
lanet edilecektir.
Kim Allah ve Resulüne ve de Müslümanlara muhabbeti
hatırlatıyor, uhuvveti esas alıyor ise; o sese kulak vereceğiz. Kim Kur’an ve
Sünnetten uzaklaştırıyor ve ibadetten alıkoyuyor ise; onlardan da uzak
duracağız… Tüm İslam şehitlerini rahmetle anıyor; zalimleri Allah’a havale
ediyoruz… O ne büyük cezalandırıcı ve mükâfat vericidir…