Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
29 Aralık 2023

Bir kamptan daha fazlası

İki güzel dost ile birlikte 15 – 18 Aralık tarihleri arasında Hollanda’nın başkenti Amsterdam’dayız… İki programa iştirak etmek nasip oldu…

Biri; ‘’Aksa Uyanışı 2 (Kardeşlik ve Dayanışma Günü) Gazze bize ne diyor?’’

Diğeri ise; ‘Müslüman Perspektifi Vakfı’nın düzenlediği son bir yıl içinde Müslüman olan Hollandalılara yönelik kamp programı…

İkisi de birbirinden anlamlı ve alışılagelenin dışında farklı güzellikler içeriyordu…

Gazze’de yaşanan çağın en kanlı katliamının dünya üzerindeki etkilerini Avrupa’dan gözlemleme imkânımız oldu… Ma’şeri vicdanın nasıl ayaklandığına tanık olduk… Gazze’nin mazlumiyet, masumiyet ve metaneti üzerinden yeryüzünün gündemine Filistin ve İslam düşmüş…

Yıllardır düşünürdüm, 8 milyar insanın gündemine İslam’ı kim taşıyacak? Yeni bir peygamber, yeni bir kitap gelmeyeceğine göre Müslümanların uhdesinde olan bu görevi kim gerçekleştirecekti?

Gazzeli şehit sabilerin bu sorunu çözdüklerini gördük… Sanıyorum şu an yeryüzünde İslam’ın girmediği ev kalmadı… En fazla merak edilen ve okunan kitap Kur’an oldu… Gazze direnişinin manevi dinamikleri insanlığın en çok merak ettiği konu…

İşte böylesi bir atmosferde ‘Müslüman Perspektif Vakfı’ (Stichting Moslim Perspectief)’nın Ommen’deki üç günlük kamp programının misafiriyiz… Son altı ay içinde Müslüman olan Hollandalı mühtediler ile birlikteyiz… Kampın kapasitesi sınırlı olduğu için ancak elli kişiyi kabul edebilmişler…

Vakfın kurucuları Türkiye’den giden gençlerin ikinci kuşak gençleri…

Benim için en anlamlı olan kısmı, Türkiye’den Avrupa’ya giden yüzbinlerce Müslümandan ilk defa kendi kabuklarını kırıp ülkenin yerlilerine yönelik bir davet çalışması başlatmış olmalarıydı…

Sokak davet… İslam ve Müslümanlarla ilgili olumsuz algıları, çarpık anlayışları yıkmak, sahih İslam ile Avrupa insanını buluşturmak… Kısa sürede oldukça güzel mesafeler aldıklarını öğreniyoruz… Yüzlerce insanın hidayetine vesile olduklarını müjdeliyorlar, ancak rakam vermemeye dikkat ediyorlar… Zaten kendileri de artık bilmiyorlar… Nedeni;

Bir; sayı arttıkça şer güçlerinin hedefi olma riski…

İki; nihayetinde biz de insanız, nefislerimizde bir gurur ve kibir oluşur kaygısı taşıyorlar…

Vakfın başkanı ve hocası Abdullah Özütürk kardeşim oldukça donanımlı, duyarlı ve duruşu sağlam bir şahsiyet… Davetçi kadrosu ile yüreklere yürüyor…

Londra’da benzeri davet çalışmaları yapan mühtedi Hamza Andreas Tzortzis ile iletişim halindeler.

Türkiye’den bu güzel davet açılımına ekonomik destek veren iş insanlarımızın olduğunu duymak ayrı bir anlam katıyordu…

Üç günlük kamp ortamının hayatımda apayrı bir yerinin olduğunu ifade etmek isterim… 50 civarında pırıl pırıl yürekten yansıyan coşku, içtenlik, enerji ve istek beni başka dünyalara taşıyordu…

Davet çalışmalarımızda son yıllarda yaşadığımız donukluk ve durağanlığa yönelik yeni bir dinamizm damarı yakalamıştım… Benim için de oldukça önemliydi…

Daru’l Erkam’ın Avrupa versiyonuna tanıklık ediyordum… Kampın ana teması; kimlik ve kardeşlikti… Yılda bir kamp buluşmaları, ayda bir de kardeşlik geceleri ile ümmet bilincini perçinliyorlar…

Her birinin çarpıcı ayrı bir hidayet öyküsü bulunuyor… Nedim (Eyevan Danenberg) Dünya Kickbox şampiyonluğunda bulamadığı huzuru İslam’da bulduğunu ifade diyor…

7 dil bilen Marko, dini güzel olanın dilinin de güzel olması gerektiğine vurgu yapıyor…

Nordin, İslam’a saldıran ve sataşanlara karşı kontra atak yapmakla meşgul olduğunu söylüyor…

Yeni ismiyle İdris, gangaster bir aileden geldiğini, geçmiş yaşamını çete ve mafya lideri olarak tükettiğini, bir gün İslam’a merak sardığında çaldığı bir Kur’an-ı Kerim’i okuyarak Müslüman olduğunu bizlerle paylaşıyor… Hayret, hırsızlığın da böyle hayra vesile olacak bir boyutunun olabileceğini öğrenmiş oluyoruz…

Cezmi (Rayan), futbol oynadığı takımdaki Müslüman arkadaşlarında gördüğü dostluk, dürüstlük ve centilmenlikten sonra İslam’a yöneldiğini söylüyor…

Bir diğeri hakiki İslam kardeşliğinin sabah namazında aynı safta buluşmakta olduğuna inanıyor…

Tertemiz fıtrata hikmet damlalarının nasıl düştüğüne tanıklık ediyoruz…

İslam’a girmek için mükemmel olmak gerekmiyor ama İslam’ın insanı nasıl mükemmelleştirdiğini görüyorum…

Alex, İslam’daki ahiret inancı beni İslam’a çekti…

Müslüman olmadan namaza başlayanlar, Ramazan orucu tutanların yaşadığı süreçler oldukça çarpıcı...

Hindu Satis, yeni ismi ile Amir yaşadığı depresyon, intiharın eşiğinden nasıl döndüğünü, bir arkadaşının verdiği Kur’an’ı okuyarak hidayete adım attığını duygu yüklü cümlelerle yüreğimize işliyor…

Hülasa gittiğim ortam bir kamptan daha fazlasıydı…

Şimdi derin derin düşünüyorum, tezgâhı nereye açsam diye…