Bir İtalyan, bir insan: Dante
"Beni meydana getiren kudret, en yüce bilgelik, güzellik ve ilk aşktır…"
İTALYAN ve Avrupa edebiyatının büyük yazarlarından Dante Aligheri (Mayıs-Haziran 1265, Floransa - 14 Eylül 1321, Ravenna), ölümünün 700. yılında anılmaktadır. Dünya edebiyatının evrensel eserlerinden olan İlahi Komedya (La Divina Commedia), cehennem (inferno), Araf (purgatory) ve cennet (paradiso) yolculuğunu olağanüstü bir hayal gücü ve sezgide anlatmaktadır. İlahi Komedya, her okunduğunda insanı hep yeniliklere yöneltmektedir. İtalya ve Batı kültürüne ve sanatına, İlahi Komedya, yüz yıllardır esin kaynağı olmaya devam etmektedir. İtalyan dili ve kültürünün babası kabul edilen Dante, “En Üstün Şair (Il Sommo Poeta)” olarak nitelenmektedir. Ahmet Hamdi Tanpınar şöyle demektedir: “Avrupa’da en büyük şair Dante’dir bence. Avrupa’nın şiiri Divina Commedia ile başlar.” İtalyan kimliği ve kültürü, Dante’de her yönüyle ortaya çıkmaktadır. Dante, Şekspir düzeyinde değerlendirilmektedir. Eliot, Dante ve Şekspir’in modern dünyayı kendi aralarında ikiye paylaştıklarını ve üçüncüsünün olmadığını söylemektedir.
Edebiyatçı kimliğiyle bilinen Dante, aynı zamanda önemli bir siyaset felsefecisidir. Dante’nin siyaset alanındaki en önemli eseri Monarşi ismini taşımaktadır. Dante, bu eserinde laik iktidar ve dini otorite kavramlarını tartışmaktadır. Katolik Kilisesi’nin teokratik iktidar kavramını eleştiren Dante, Papa’nın İmparator’un yetki alanına giren işlere karışmasını reddetmektedir. Dante, din ve Tanrı adına siyasal iktidarın Papa’nın ve kilise’nin mutlak otoritesi altına girmesine karşı çıkmakta, Papa ve Kutsal Roma Cermen İmparatoru’nun insan olduklarını ve kutsallaştırılmamaları gerektiğini ifade etmektedir. Devlet ve kilisenin, devlet ve dinin ayrılması fikrinin öncülerinden olan Dante, din veya imparatorluk adına despotizme karşı çıkmaktadır. Dini veya dünyevi gerekçelerle kurulan monarşik tek adam yönetimlerinin hiçbirinin kutsal ve evrensel olmadığını Dante söylemektedir.
Dante, insanın kendi varoluşunu gerçekleştirmesini hayattaki en önemli görev olarak kabul etmektedir. İnsanın birincil görevinin kendi varoluşu üzerine odaklanması gerektiğini söyleyen Dante, başkalarının söylediklerinin birincil derecede önemli olmadığının altını çizmektedir: “Sen yolunda yürü ve bırak ne derlerse desinler (Segui il tuo corso e lascia dir le gente).” Dante, başkasının kazancına ve yardımına güvenmeden yaşamanın gerekliliğine dair mesajını çok güçlü vermektedir: “Başkasının ekmeğinin ne denli tuzlu, başkasının merdiveninden çıkmanın ne denli zor olduğunu göreceksin.”
İnsan kendi yolunu takip ettikçe, kendi hayat stilini oluşturdukça, içindeki aydınlığı ortaya çıkaracak, oluşunu gerçekleştirerek olgunluğa ulaşarak kendi yıldızını parlatacaktır. Herkes, manevi, ahlaki, psikolojik ve sosyal açılardan olgunlaşmak, kendi yıldızının ışıltıyla parlamasını sağlamakla sorumludur. İnsanın olgunlaşması, hayat stilini oluşturması ve özgür bir benliğe kavuşması kolay değildir. İlahi Komedya, aslında insanın özgür, olgun ve kendisi olma macerasıdır. İnsanın kendisi olma macerası, zorluklarla, engellerle ve meydan okumalarla başlamaktadır. Cehennemi yaşamadan, insanın Araf’ı geçmesinin ve cennete ulaşmasının mümkün olmadığını düşünen Dante, şöyle demektedir: “Cennete giden yol cehennemde başlamaktadır.” Dante, baskı, zulüm, fanatizm, hukuksuzluk ve akılsızlık karşısında sorumlu bir hayat yaşamamızı, sessizliğin ve sorumsuzluğun cehennemimizi hazırlamak olduğunu söylemektedir: “Cehennemdeki en sıcak yerler, büyük ahlaki kriz zamanlarında tarafsızlıklarını koruyanlar için ayrılmıştır.” Dante’nin cehennemi hayat macerasının başına koyması, kendi cennetini ve cehennemini oluşturanın insan olduğunu ortaya koyması, onun insan kişiliğini ve hayatını gerçekçi ve derinlikli bir metafizik tasavvuru çerçevesinde değerlendirdiğini göstermektedir.
Dante’nin hayatında Beatrice merkezi yer tutmaktadır. Dante’nin Beatrice olan derin aşkı, fiziksel olmanın ötesinde metafiziksel ve manevidir. Dante, için Beatrice sadece aşk değil, aynı zamanda kurtuluştur. İlahi Komedya’da Beatrice, Dante’yi doğru yola ve kurtuluşa götüren manevi kişilik konumundadır. Dante’nin şu ifadeleri Beatrice’in güçlü ilham kaynağı oluşunu anlatmaktadır: “Sevda esin verince kaleme sarılırım/ Onun yüreğime yazdıklarını aktarırım.” Dante’nin Beatrice olan aşkında hayranlık, iyilik, güzellik ve saygı vardır. Dante, Beatrice’te hep Yeni Hayatı (Vita Nuova) görmektedir.
Dante, insanın paraya, altına, makama güce tapmasından çok rahatsız olmaktadır. Dante, sahte ilahlar edinilmesini şöyle eleştirmektedir: "Altınla gümüşü tanrı yaptınız kendinize; puta tapanlardan farkınız bir yerine yüz puta tapmanız."
Bugün kuraklaşan, çölleşen ve tükenen bir dünyadayız. Düşünceye, düşe, hayale, fikre, bilgiye, hikmete, aşka, umuda ve doğaya yer verilmediği, yıkıcı cehaletlerin, fanatizmlerin ve ayrımcılıkların insanlığı ve doğayı yozlaştırdığı ve yok oluşa sürüklediği bir durum içinde bulunuyoruz. “Bilmek kadar şüpheyi de seven” Dante, bizi varoluş amacımızı düşünmeye davet etmektedir: “Kökeninizi düşünün. Canavar gibi yaşamak için değil, erdem ve bilgiyi takip etmek için yaratıldık.” Dante, insan ruhundan fışkıran yeniliği, dirilmeyi, esinlenmeyi ve yoğunluğu tecrübe etmeyi insanlığa öğretmektedir.