Bir 'irticaî' faaliyet olarak İstiklâl Marşı
Mehmet
Akif’in vefatından 85 yıl sonra Mısır Apartmanı müzeye dönüştürülüyor.
Mehmet
Akif, 27 Aralık 1936’da bu apartmanda vefat etti.
Cenaze
namazına memurların ve öğrencilerin katılması yasaklandı.
Mehmet
Akif, birilerinin gözünde iflah olmaz bir ‘mürteci’
ve aynı zamanda Arap milliyetçisi
idi.
Bunlar,
bugün de TBMM’yi terör ve ihanet yatağı haline getirmeye çalışıyorlar.
30
Aralık 1918’de kurulan Kürdistan Teali
Cemiyeti ile 20 Mayıs 1919’da kurulan İngiliz
Muhipleri (Sevenler) Cemiyeti artıkları
toplumu zehirliyor.
Bu
zehri yok etmek için İstiklâl Marşı
yazıldı, İstiklâl Harbi yapıldı.
İstiklâl
Marşı’nın “Korkma!” ile başlaması bu
yıkıcı, mandacı zihniyetin faaliyetlerine vurulmuş en büyük darbedir.
İstiklâl
Marşı’nda geçen “Doğacaktır.” ifadesi
zaferin müjdesiydi.
Akif,
İstiklâl Marşı’nı yazarken düşman topçusunun sesleri Ankara’dan duyuluyordu.
Bu
durumdayken:
“Doğacaktır sana vadettiği günler Hakk'ın,
Kim bilir, belki yarın belki yarından
da yakın.”
diyordu.
Korkunun sebebi
ihanetti.
İttihat-
Terakki’nin ihanetiydi.
30
Ekim 1918’de Mondros Mütarekesi’nin imzalanmasından iki gün sonra İT yönetimi
yurt dışına kaçtı.
13 Kasım 1918’de İstanbul
işgal edildi. Böylece Çanakkale Zaferi’nin de bir hükmü kalmamıştı.
Kürdistan Teali Cemiyetini, İngiliz Muhipleri (Sevenler) Cemiyetini kurdular.
O
gün işgali alkışçıları, bugünün terör ve darbe alkışçıları…
İngiliz Muhipleri Cemiyetinin bugünkü ajan, hain
Said Mollaları: FETÖ, DEAŞ; Kürt Teali
Cemiyetinin alçakları da Çağdaş
Yaşamcılar, PKK adıyla millî iradeyi kemirmeye devam ediyorlar.
İstiklal
Marşı, Çanakkale Zaferiyle yazılmaya başlanmıştır: 18 Mart 1915’ten 6 yıl sonra
12 Mart 1921…
Çanakkale
Şehitlerine şiirindeki ifadelerle İstiklâl Marşı’daki ifadelerin benzerliği
bunun en açık delilidir.
Çanakkale
Şehitlerine şiirindeki:
“Nerde -gösterdiği vahşetle “Bu: Bir
Avrupalı!”
Dedirir- yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi,
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud
kafesi! İfadesiyle
İstiklâl Marşı’nda geçen:
“Medeniyet” dediğin tek dişi kalmış
canavar.” ifadesi
arasında hiçbir fark yoktur.
Çanakkale
Şehitleri şiirinde: “Maske yırtılmasa
hâlâ bize âfetti o yüz...
Medeniyyet denilen kahbe, hakîkat,
yüzsüz.” ifadesi
tam olarak anlaşılamamış.
Maalesef
‘maske yırtılmamış’ o canavar bize hâlâ
afet…
Çanakkale’de:
“
Ne çelik tabyalar ister, ne siner
hasmından;
Alınır kal’a mı göğsündeki kat kat iman?
Hangi
kuvvet onu, hâşâ, edecek kahrına râm?
Çünkü
te’sîs-i İlâhî o metîn istihkâm.”
İstiklâl Marşı’ında:
“Garbın afakını sarmışsa çelik
zırhlı duvar,
Benim
iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Çanakkale’de:
“Bu
göğüslerse Huda’nın ebedî serhaddi”
İstiklâl
Marşı’nda:
“ Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim
var”
Çanakkale’de:
“ Şüheda gövdesi, bir baksana, dağlar,
taşlar...
O, rükû olmasa, dünyada eğilmez başlar,”
İstiklâl
Marşı’nda:
“Bastığın
yerleri “toprak” diyerek geçme, tanı,
Düşün
altındaki binlerce kefensiz yatanı.”
Ve
“Şüheda fışkıracak, toprağı sıksan şüheda.” ifadeleri aynıdır.
İstiklal
Marşı’nı yazdıktan 4 yıl sonra 1925’te Akif’in korktuğu başına gelir.
“ Canı, cananı, bütün varımı alsın da Huda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada
cüda.” demesinden
sonra Mısır’a gitmek zorunda bırakılması o dönemin ayıplarından birisidir.
“Ruhumun
senden İlahî, şudur ancak emeli:
Değmesin
mabedimin göğsüne namahrem eli.
Bu ezanlar ki şehadetleri dinin temeli,
Ebedî,
yurdumun üstünde benim inlemeli.” ifadesinden 10 yıl sonra da Ezansız ve Kur
’ansız yıllar başlar…
Çanakkale’de:
“Ne
hayâsızca tahaşşüt ki ufuklar kapalı”
İstiklâl
Marşı’nda:
“Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca
akın.” olarak
karşımıza çıkmaktadır.
“Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklâl.”
ifadesini ‘irticaî eylemlere’ dahil etmeye cüret edip darbeler yaptılar, 15
Temmuz’da işgal girişiminde bulundular.