Dolar (USD)
32.49
Euro (EUR)
34.60
Gram Altın
2479.72
BIST 100
9566.75
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

10 May 2022

Bir iki üç tıp demeyelim çözelim

Bazı meslek örgütlerine bakarak bir meslek grubunun tamamını kötülememek gerekiyor.

Toplumun tüm cenahları için geçerli bu...

Sadece vakit ezanlarında "caminin yolunu" tutan, cemaati ise "caminin masraflarını" gidermek için bir kaynak olarak gören imam ile teröristin hayatını kurtarmayı önceleyip askerin vatan düşmanlarıyla şehadete ermesini dile bile getirmeyen doktorlardan başkası da var elbet memlekette...

Hem de inanılmaz sayıda fazla...

Aralık 2021’den bu yana ortaya çıkan fiyat dengesizliklerinin mesleklerdeki zorluğu daha zor hâle getirdi.

Tıpta Uzmanlık Sınavına kadar deliler gibi çalışan ve gençliğinin en güzel yıllarını kitaplar arasında veya vücudunun üzerine çizimler yaparak geçiren bir tıp öğrencisinin, hayatını anlama fırsatı bulamadan insanlara yardım etmeye çabalaması yetmezmiş gibi “Bunlar çok maaş alıyor, ellam.” diye olayı görmek büyük bir haksızlık...

Bu insanların yapabildiğini herkes yapabilseydi "meslek uzmanı" diye koltukları dolduranların o meslekte sorun bırakmaması gerekirdi.

Memlekette çalışanlara arasında en liyakat sahibi olanlara dair bir sıralama yapılsa bana göre bu sıralamada doktorlar bir numara olurdu.

Üstelik bir de artık memleketin her tarafından insanın meşrebine bakılmaksızın hekimlik gibi kutsal bir mesleğe adım atabildiği bir düzen varken bunu bir düşünelim.

O mesleği seçenlerin acaba ailesinde, hatta sülalesinde kaç kişiye bakmak zorunda olduğunu...

Acaba dağda çobanlık mı yapıyordu da TIP'ı kazandı yoksa sanayide çalışırken geceleri mi koşturdu, diye düşünmek gerek.

“Kimse bilmez benim derdimi

Benim sessizliğim sizlere nefes gibi

Bir dokunsan, açsan içimi

Görürsün taa içerideki yaremi...”

Hekimler başta olmak üzere bütün değerlerimizi ülkemizde tutmak için çabalamalıyız.

Bunun yolu bazı mesleklere ayrıcalık kazandırmak değil elbet...

Yekunun öngörebileceği bir düzen oluşturabilsek yeter.

İnsanların "özel camiler" gibi bir seçeneği olmadığı gibi bazı insanların da "özel hastane" gibi bir seçeneği yok.

Ya SGK sistemini revize edelim ya da yeni vizyonlar kazanalım.

İçki, sigara ve bilumum kötü alışkanlık sahiplerinin primlerini yükselterek fakir fukaranın daha iyi hizmet almasını sağlayacak bir düzen kuralım mesela...

Basamak ödemesi sadece emeklilik maaşında esas kabul edilmesin.

Sosyal devlet ilkesini de bozmadan hekimlerin ve diğer sağlık çalışanlarının yanında eczacıların da memnun olacağı bir sağlık sistemi kuralım.

Sağlık reformu öncesinde "sağlık" diye bir şey yoktu.

Şimdi ise "önleyici tıbbı" ilerletmeye çalışırken hekim ve ilaç sıkıntısı ile boğuşan bir sistemimiz var.

Bunu aşmazsak yakında tedavi ettirecek doktor bulamayacak, "ilaçta yerlileşme" olarak 2017’de başlattığımız serüveni Dünya Ticaret Örgütü eliyle Avrupalı ve Amerikalı lobilere kaptıracağız.

Eczanelere "borç yazdırma" döneminin geldiği vakitlerdeyiz.

İlaçların verimli kullanılması, israf edilmemesi ve bir an önce hızlıca yerlileştirilmesi için dört koldan seferberlik yapılmalı.

SMA hastaları başta olmak üzere çare bekleyen birçok garip gurebanın duası, bu ülkenin kalkınmasına yeter de artar.

Allah çözümü olmayan hiçbir dert vermedi.

Ülkemiz ekonomik sıralamalarda ilk yirmide yer alırken bile kovid aşısını ortaya koyabilecek kadar girişken ve cefakar ekiplerle dünyada aşı üretebilen sayılı ülkeler arasına girebildi.

Üstelik 10 yıldan az sürmeyecek aşı sürecini büyük bir hızla yürüterek...

Batıda bunu yapanların şirketler olduğu ve milyarlarca dolar para kazandığını düşününce, devletine milletine bağlı hekim ve uzmanlarımızın kuru maaşa bu keşfi yaptığını göz ardı etmemek gerekiyor.

Daha önce silah sanayiinde gördüğümüz gibi "stratejik bilgileri" yabancı ülkelere satan kansızlar varken bu fedakarlıklar görülmeli ve daha organize olunmasını sağlayarak kaynakların verimli kullanılacağı ve bölgesine hatta dünyaya katma değer üreten topyekun bir sağlık sistemi kurgulamalıyız.

Ülkemiz için Avrupalıların huzurevi hedefinden daha fazlasını hayal etmeliyiz.