Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
07 May 2020

Bir hegemonyanın çöküşü

Çok değil iki ay önce, bugünleri kimse tahmin edemezdi. Nasıl etsindi ki? Tarihe kazınmış büyük savaşlarda, büyük felaketlerde veya hastalıklarda bile, böyle bir şey görülmemişti. Bir tarafta üretimsel ve parasal krizler birbirlerini tetiklerken, diğer tarafta bunlara kamu sağlığı ve enerji krizi tuz biber ekmiş vaziyette. Dünyada yaprak kımıldamıyor adeta. İnsanlık ise rehin alınmışçasına, tedirgin ve çaresiz… Salgının bütün dünyayı vurduğu, tartışılmaz bir gerçek halini aldı. Lakin bazı ülkeleri de resmen çökerttiği kesinlikle inkâr edilemez. Örneğin virüs; “AMERİKA VE AVRUPA’YI KIRIP GEÇİRDİ” dersek buna kim itiraz edebilir ki? Zira övündükleri ve onları ayakta tutan, güçlü gösteren şeylerin silip gittiği herkesçe malum…

Evet, CORONOVİRÜS salgını, tüm ezberleri bozmaya yetti. Öyle ki Amerikan hegemonyasının sönümlendiğine, hepimiz yakından şahitlik ediyoruz. Aslında bunu “HİÇBİR HEGEMONYANIN EBEDÎ OLMADIĞI” kabulünde düşünürsek, çokta şaşırmamak gerekir. Zira tarihte kurulmuş onca hegemoninin, nasıl zaman içinde zayıfladığı koskoca bir örnek teşkil ediyor. Bu anlamda önümüzdeki tablonun da, genel hatlarıyla pek farklı seyretmediğini söyleyebiliriz. Diğerlerine göre tek farkı; ABD’nin yaşadığı/yaşayacağı krizin, KÜRESEL VE BULAŞICI olmasından ibaret. Bu da doların rezerv para hüviyetinden ötürü, çöküşe geçen mekanizmanın tüm dünyayı tehdit etmesini beraberinde getiriyor.

Yani EKONOMİK SONUÇLARI GÜDÜLEREK hazırlanmış, bir salgın karşı ile karşıyayız. Hazırlanmış diyorum çünkü; Covid-19’un laboratuvarda KÜRESEL ELİTLERCE üretildiğine olan inancımı, önceki yazılarımda birçok kez yazmıştım… Yoksa 1980’ler de çıkan bir kitapta, “Vuhan” ve “Virüs” kelimeleri beraber yazılmasaydı; her sene 70-80 milyar dolar bütçe ayıran IMF, 2020 için 1 trilyon dolar bütçe ayırmasaydı; 2010’da Rockfeller Vakfının, 2012’de Alman Robert Kock Enstitüsünün ve 2019’de Bill Gates Vakfının hazırladığı raporlar ne hikmetse bire bir günümüzü anlatmasaydı, başka şeyler konuşabilirdik belki… Ama hepsi maalesef ki gerçek… Hem de Wuhan’daki biyogüvenlik laboratuvarını, ABD’den Pitbright Enstitüsünün desteklediği ve bu enstitüye yardım yapan adreslerin ise GATES VAKFI ve WHO olduğu kadar…

Demem o ki; pandemi sonrası dönemde, kurulacak yeni dünyaya geçişin sancılı olacağı ayan beyan ortada. Takdir edersiniz ki doları çıkarttığımızda, Amerika’nın elinde SON KOZ olarak silah gücünden başka bir şey kalmıyor. O nedenle Amerika’nın bu gücünü, son raddesine dek kullanması kuvvetle muhtemel seçenekler arasında. Kaldı ki tarihte böylesine kritik geçişlerin, kolay olmadığı da tarihi vesikalarla sabit… Bu minvalde Nisan aynın sonunda, Trump ile Putin’in Amerikan ve Rus ordularının, “NAZİ ALMANYA’SINA KARŞI ELBE NEHRİNDE GİRİŞTİKLERİ İŞBİRLİĞİNE” atıfta bulunarak, yaptıkları ortak açıklamanın derin manalar taşıdığı tartışılmaz.

Hülasa CORONAVİRÜS ile esen rüzgârın, yavaş yavaş hissedildiği malumunuz. Keza Başkan Trump’un defalarca “Çin Virüsü” ifadesini kullanması ve tazminat isteyeceğini beyan etmesi, bize çok şey anlatıyor. Hatta geçenlerde Pompeo’nun " Virüs Wuhan'daki laboratuvardan sızdı. Ve yayılmasına engel olunmadı...” şeklinde sarf ettikleri de cabası. Tabi buna bazı ülkelerin eklenmesiyle, havanın oldukça ısınacağını tahmin etmek zor değil. Yani çok büyük bir sürpriz (anlaşma) olmazsa şayet, gidişatın bu istikamette seyredeceği yüksek ihtimal. Peki, işin nerelere varacağını sorarsanız? İlk önce Ortadoğu’daki hesaplaşmasının, PASİFİK BÖLGELERİNE kayacağını söyleyebiliriz. Batılı devletlerin içlerine çekilecekleri, dolayısıyla da Batı ile bağımlılık ilişkisine giren ARAP DÜNYASINDA, ÇÖKÜŞLER BAŞLAYACAĞINI ön görmek mümkün. O yüzden ALLAH’IN da yardımı ile Türkiye’nin hem Batı’da, hem Doğu’da, hem de kendi coğrafyasında, olağanüstü bir imkân yakalayacağı muhakkaktır. Zaten bu noktada Libya ve K. Suriye’deki son gelişmeler, takdire şayan ilerliyor. Sn. Berat Albayrak’ın; “YAKINDA TÜRK LİRASI İLE DIŞ TİCARET YAPILACAĞINI” açıklaması ve uluslararası yatırımcıları, Türkiye’ye davet etmesi ise bir o kadar heyecan verici…