Bir hayatı yazmanın tarifsiz güzelliği
Önceleri bizde sınırlı sayıda olan biyografi kitapları, son yıllarda giderek arttı. Değerli kişilerin hayatları, artık uzmanları tarafından etraflıca kaleme alınıyor.
Mehmet
Nuri Yardım
İlk biyografik yazımı 15 yaşlarında iken yazmıştım.
Bölgemizin büyük âlimi, şairi ve mutasavvıfı, Tillo’da hocası, büyük veli İsmail
Fakirullah ile aynı türbede yatan Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri
hakkındaydı. O günden beri biyografi türüne ilgim ve sevgim arttı. Üniversite
sıralarında şair ve yazarlarımızın hayatını araştırdım, hatıralarını tespit
ettim. Hocalarımız, Batı’da biyografi alanında çok çalışma yapıldığını, bizde
ise bunun yeterli olmadığını söylüyorlardı. Demek ki bu alanda bir boşluk
vardı. Hayatlarını araştırdığım ve haklarında kitap hazırladığım şahsiyetler
arasında Mevlâna, Yûnus Emre, Süleyman Çelebi, Muallim Naci, Mehmed Âkif Ersoy,
Ziya Gökalp, Yahya Kemal Beyatlı, Ahmet Haşim, Ahmet Hikmet Müftüoğlu, Ömer
Seyfettin, Fahrettin Celal Göktulga, Refik Halit Karay, Sâmiha Ayverdi, Safiye
Erol, Abdülhak Şinasi Hisar, Sait Faik Abasıyanık, Ziya Osman Saba, Mehmet Zeki
Akdağ, Cahit Öney de vardı. Kolektif olarak Mustafa Necati Karaer ve Ziya Nur
Aksun hakkında kitaplar hazırlamıştık. Son olarak Prof. Dr. Sefa Saygılı Hocamız
ile beraber Nasreddin Hoca kitabımız
çıktı. Kayıp İstasyon, Kalem Efendileri ve Aşina Çehreler’de de biyografiler bulunuyor.
15 yıldan beri devam eden “Yazı Editörlük ve Medya”
kursumuzda türler arasında en çok ‘biyografi’ye önem veririm. Hatta
öğrencilerime hayat hikâyeleri yazdırırım. Peki sadece şair ve yazarların tarihçe-i
hayatlarını mı? Hayır! Âlimlerin, devlet adamlarının, şehitlerin, ozanların,
mutasavvıfların, iş adamlarının, gazetecilerin, sanatkârların, bilim
adamlarının, sporcuların, kısacası topluma hizmet etmiş olan herkesin
biyografisini önemsiyor ve bunların tespit edilmesi gerektiğine inanıyorum. Bir
milletin kültürü, sanatı ve medeniyeti, bu edebî çalışmalarla gelişir, yayılır
ve gelecek nesillere intikal eder. Hele “Bir Müslüman’ın hayatını yazan, ona
can vermiş gibidir.” mealindeki mübarek sözü duyunca doğrusu biyografi türüne
olan bağlılığım, muhabbetim ve sadakatim daha da arttı.
BİR ÂLİMİN SERENCAMI
Türkiye’de son zamanlarda biyografi türünde kaleme
alınan eserlerin giderek artması ilim, edebiyat ve sanat dünyamızı da canlandırıyor.
Öyleyse elime ulaşan bazı kitaplardan bahsetmeliyim. Mehmet Genç Bir Âlimin Hayat ve İlim Serencamı, Abdullah Mesud
Küçükkalay tarafından kaleme alındı. “Hac Yolunda Bir Âlim Karınca” olarak
tanımlanan merhum Mehmet Genç’in eserleri ve yazma süreci üzerinde etraflıca
duruluyor. Hoca’nın iktisat tarihi, sosyal ilimler, tarih ve diğer alanlarda
ortaya koyduğu mühim eserlere ve değerli fikirlere dikkat çekilirken ilmî keşif
ve katkılarına da temas ediliyor. “Türk İslam Ahlâkı ve Osmanlı’nın Ruhu” bir
bakıma Hoca’nın genel bir portresi hüviyetinde. Eser, kronoloji, fotoğraflar ve
bibliyografya ile tamamlanıyor. Tanıtım yazısında, şu özlü ifadelere yer
veriliyor: “Bu kitap, hayatını ezelî hikmetin peşinden gitmeye ve ona ulaşmaya
adayan; kâinatı, insanı ve maddeyi anlamak ve onların gerçekliklerini
kavrayabilmek için bitmez tükenmez bir gayret gösteren; ilmî faaliyetlerini
hayatının değil, hayatını ilmî faaliyetlerinin bir amacı olarak kabul etmiş bir
âlimin, Mehmet Genç hocanın çile dolu hayat ve ilim yolculuğunu anlatmaktadır.”
HÜR FİKİRLİ
TÜRK
Hür
Fikirli Türk Abdullah Sur, Mehdi Genceli’nin eseri. Abdullah
Tevfik Muhammedzade (Abdullah Sur), Azerbaycan edebiyat biliminin ve edebiyat
tenkidinin en dikkat çeken şahsiyetlerinden biri olarak önümüze çıkıyor.
Sur’un, Azerbaycan edebiyatından hareketle Türk edebiyatının tamamını ihtiva
eden ‘milliyetçi edebiyat-sanat anlayışı’na dikkat çekiliyor. “İki Devlet Bir
Millet” sloganıyla bağrımıza bastığımız kardeş Azerbaycan’ın sorumluluk hissi
taşıyan aydını Abdullah Sur’un yazdıkları hepimizi alakadar ediyor. Sadece şiir
ve hikâyeleri ile değil sosyal meselelere dair kaleme aldığı yazılarla da
temayüz eden münevverimizin muhtelif sahalara dair araştırma ve incelemeleri
bulunuyor. Azerbaycan’ın ekonomik, siyasal, kültürel ve sosyal meseleleri
üzerinde duran Sur’a dair bu biyografik eser sayesinde, edibimizin şahsında
kardeş ülke Azerbaycan edebiyatına olan yakınlığımız ve aşinalığımız da
artıyor.
YAZICIZÂDE KARDEŞLER
Mehmet Bilal Yamak’ın hazırladığı Yazıcızâde Kardeşler Muhammed Efendi-Ahmed-i Bîcân, eserleri Türk
İslam dünyasında en çok okunan iki ismin ilmî, tasavvufi görüşleri, eserleri ve
Osmanlı’ya tesirleri ayrıntılı biçimde okuyucuya sunuluyor. Bilindiği gibi
Yazıcızâde Muhammed Efendi ve kardeşi Ahmed-i Bîcan, Osmanlı tasavvuf
kültürünün temsil gücü yüksek olan iki abide şahsiyetidir. Yazıcızâde Kardeşler’in
eserleri, asırlar boyunca Osmanlı coğrafyasında ve Türk-İslam topraklarında çok
sevilmiş, okunmuş, hatta eserleri üzerinde şerhler yazılmış, kitapların tercümeleri
yapılmıştır. Muhammed Efendi’nin manzum Muhammediyye,
Ahmed-i Bicân’ın ise mensur Envâru’l Âşıkîn isimli eserleri, tasavvuf
çevrelerinde ve Osmanlı edebiyat dünyasında en çok tanınan ve okunan eserleri
arasındadır. Yazıcızâde Kardeşler, bu eserlerinde Hazreti Peygamber sevgisini
merkeze almışlardır. Bundan dolayı eserleri, İslam dünyasında ve bilhassa
Müslümanlar arasında çok okunmuş ve sevilmiştir. Bu üç mümtaz eser de Ötüken
Neşriyat tarafından kültür dünyamıza kazandırıldı.
BİROL EMİL ARMAĞANI
Yaşayan kıymetli edebiyat tarihçimiz Prof. Dr. Birol
Emil Hoca hakkında hazırlanan Birol Emil
Armağanı’nın son derece isabetli bir neşriyat olduğunu söylemeliyim. Serhat
Kabaklı başta olmak vefalı ve kadirşinas dostlara teşekkürler… Büyük boy ve
hacimli olan eser, yaklaşık 750 sayfa. Editörleri Bahtiyar Aslan, Münevver Ebru
Zeren, Meriç Kurtuluş ve Nuran Altuner. Türk Edebiyatı Vakfı Yayınları arasında
çıkan eseri okuyanlar, yakın dönem ilim hayatına ve bilhassa üniversitelerdeki akademik
edebiyat çalışmalarına da tanık olacaklardır. Önsözde Birol Hoca’nın hayat
hikâyesi var ama kendi kaleminden ve hatıralar eşliğinde anlattığı tarihçe-i
hayatı okumak ayrı bir zevk. Hitabeti kadar kitabeti de nefis olan Hocamız, bir
bakıma hayatını ve serencamını güçlü bir üslup ile okuyucularına aktarıyor.
Bilmediğimiz birçok hususu öğreniyor, yeni malumatla donatılıyoruz. Ailesini
anlatmakla başlayan Hocamız, üniversiteye intisabını Tanpınar ve Mehmet Kaplan
gibi dev hocalarla tanışmasını da naklediyor. Her satırı kıymetli, her fikri
önemli sayfalar. Mesela üniversite hocalığına geçtikten sonra Mehmet Kaplan’ın
yaptığı tavsiyeler, bir bakıma hepimizin can kulağıyla dinleyip uygulamamız
gereken hayati öğütlerdir. İşte o satırlar: “Yarından itibaren Fuad Köprülü’nün
bütün eserlerini okuyacaksın. Türk edebiyatı araştırmalarına ilmî metodu
getiren, edebiyatımızı Eski, Yeni, Halk diye ayırmadan bir bütün olarak gören
ilk ilim adamımız Fuat Köprülü’dür. Gerçi onun metodu bugün aşılmıştır. Fakat
hiçbir sahada ilkleri bilmeden yenilik getirilemez. Dil, edebiyat ve kültürde
de böyledir. Bütün medeniyetler Eski’nin mirası üzerine kurulmuştur.”
“Hatıralar” bölümünde Abdullah Uçman, Mehdi Ergüzel ve
İsa Kocakaplan’ın yazılarını da okuyoruz. “Makaleler” çok geniş bir alana
yayılıyor ve esere derinlik katıyor. Farklı imzaların muhtelif konularda kaleme
aldığı yetkin makaleler. Kitap, Kemal Yavuz’un, Türkçe’nin uzun macerasını
anlattığı şiir ve ardından seçilmiş fotoğraflardan oluşan albümle bitiyor.
HER KUYUDA BİR YUSUF
Yazar Beşir Ayvazoğlu, günümüzün biyografi üstadıdır.
Bu vadide pek çok seçkin eseri kaleme almıştır. Kapı Yayınları’ndan yeni çıkan Her Kuyuda Bir Yusuf isimli eserinde,
‘altı renkli adam, altı farklı hayat’ı anlatıyor. Ki bunlar Cunuçen Tanrıkorur,
Nuri Arlasez, Hakkı Süha Gezgin, Hasan Ferit Cansever, Florinalı Nâzım ve
Hânende Nedim’dir. Bu şahsiyetlerin bariz vasıfları ve hususiyetleri şu
satırlarda vücut buluyor: “Tanrıkorur: Titiz, mükemmeliyetçi, müşkülpesent bir
bestekâr ve ud virtüözü.” Arlasez: “Kendini bir medeniyeti kurtarmaya adamış, fakat
şöhretten bucak bucak kaçan münzevi bir koleksiyoner.” Gezgin: “Hayatını
öğrencilerine adamış bir edebiyat öğretmeni, yaşadığı müddetçe millî musikiyi
savunmuş bir neyzen ve ismi Vakit
gazetesiyle özdeşleşmiş bir muharrir” Cansever: “Türk Ocağı’nın kurucularından
idealist bir tıp doktoru v e vejetaryen bir Türkçü.” Nâzım: “Kabiliyetleri çok
sınırlı, fakat ihtirası sınırsız bir şair.” Nedim: “Zayıf karakterli, fakat
benzerinin dünyaya bir daha gelemeyeceği iddia edilen bir hânende.” Okunası bir
eser.
BEŞ FARKLI ESER
Biyografi sahasında hazırlanan ve kitaplaşarak
okuyucuların ellerine ulaşan eserlerin hepsi üzerinde ayrıntılı biçimde durmak
mümkün değil. Ama hakikaten her biri emek mahsulü ciddi çalışmalar olarak
gözümüzü aydınlatmakta, gönlümüzü şad etmektedir. Şimdilik diğer biyografik
eserlerin en azından isimlerini, yazarlarını ve yayıncılarını kaydetmiş olayım:
Cevdet Paşa’nın Lâyihaları – Devlet Din –
Islahat – Hukuk- Maarif, Hazırlayanlar: Ahmet Zeki İzgöer-İsmail Kara
(Dergâh Yayınları); Tanpınar’ın
İstanbul’u, Mehmet Samsakçı, (Fatih Belediyesi Yayınları); Her Şey Bana Karşı – Ahmet Hamdi Tanpınar’ın
Son Savunması, Murat Koç (Eren Yayıncılık); Nâbî, Cihan Okuyucu (Akıl Fikir Yayınları), Tanburî Cemil Bey, Bekir Şahin Baloğlu (Dergâh Yayınları).