Dolar (USD)
35.22
Euro (EUR)
36.73
Gram Altın
2963.06
BIST 100
9679.78
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

BİR 'HAVARİ' YARATMAK

Halkın tümünde aynı oranda bir farkındalık oluşturmaktan bahsetmiyorum. Aslına bakılırsa, böyle bir şeyi ne mümkün ne de gerekli görüyorum. Fakat değişimin gerçekleşebilmesi, bu halkın içerisindeki farklı tabakalarda belli oranlarda farkındalık oluşmasına bağlıdır. Mesele bir noktadan sonra gelir yapı-faillik ilişkisinden, sünnetullaha kadar bir dizi tartışmayı ajandamıza bırakır.

Bir toplumda değişimin gerçekleşebilmesi, ne tek başına insan edimlerinin ve arzularının ve bu bağlamdaki değişimin, ne toplumda varolan ve sosyal, kültürel, ekonomik birçok unsurların oluşturduğu "yapı",nın, ne de tek başına "lider" unsurunun bir sonucu olarak okunamaz. Aslında değişim, güçlü (ilkelere bağlılığıyla güçlü) lider ile birlikte kaderine sahip çıkan bir kitlenin yapısal ögeleri de dikkate alarak gerçekleştirdikleri bir şeydir. Bir değişimin gerçekleşebilmesi, lider peygamber de olsa, sünnetullah, yani Allah'ın tarih ve toplumun akışına koymuş olduğu ilkeler çerçevesinde mümkündür.

Bu bağlamda Hz. Muhammed (SAV) tek başına karizmatik bir lider olarak toplumu alıp götürmüş değildir. Gittikçe kendisini güçlendiren ve kendileriyle güçlendiği bir "sahabe"nin ilkelere bağlı, davasına kendisini adamış tavrıyla sıkıntıları aşmış ve değişimi gerçekleştirmiştir. Tabii ki Allah tarihte, mü'minlerin tarafındadır fakat onların "Allah'a yardımcı olmaları" (61/Saf, 14) şartıyla. Dolayısıyla tarihte Müslümanlar olarak etiketlenen insanlar için garantilenmiş bir galibiyet yoktur.

Kur'an-ı Kerim şöyle der: "İsa, onların inkarcılığını sezince, 'Allah (CC) yolunda bana kimler yardımcı olacak?' dedi. Havariler: 'Biz, Allah yolunda yardımcılarız; Allah'a inandık, şahit ol ki bizler müslümanlarız' şeklinde cevap verdiler." (3/u00c2l-i İmran, 52) Pagan Roma imparatorluğu'nun içerisinde sıkı takibata uğrayan Hz. İsa (AS) güçlü mesajları ile davasını sahipleneceği havarilerini (yardımcılarını) oluşturmuştur. Verdiği sıkı mücadelenin sürekliliği, havarileri ile gerçekleşebilmiştir. Cemil Meriç üstadın tabiriyle, Havarilerini yaratabildiği için Hz. İsa'nın yeri tarih olmuştur. Yoksa Hz. İsa da Hz. Muhammed de başarısız romantik devrimciler olarak kaydedilecekti.

Değişim, adanmışlık, ilkelere bağlılık, fedakarlık gibi temel değerlerle donatılmış bir konsept üzerine oturur. Eğer "bal tutan parmağını yalar" bir toplumun bilinçaltının dışavurumuysa, buradan farkındalıklara sahip havariler çıkmaz. Farkındalıkların aynı zamanda farklılıkları da ortaya çıkarması gerekmektedir. Bu bağlamda, süregelen olağanlıklardan farklılaştığınız oranda, bir farklılık yaratabilirsiniz. Bunun yolu da, aynı olağanlıkları sürdüren insanların yerine başkalarını ikame etmekten geçmez; yolu değiştirmekten geçer. Olağanlıklar devam ettiği sürece, "bizim" ve "sizin" kelimelerinin yer değiştirmesi bir değişim değildir; sadece bir değişim görüntüsü verir ve dolayısıyla aldatıcıdır.

Farkındalıklara sahip bir topluluğun bulunmaması, toplumun kendi kaderini sahiplenme konusundaki isteksizliği, lideri bir odak noktası haline getirir ama beraberce yürünecek yoldaki tüm yükün ihalesi de liderde kalır. Üstelik aşağıdan yukarıya işleyen mekanizmada, aşağıdaki süreçler son derece sağlıksız çalışır ve aslında sağlıklı değişimi desteklemez.

Bu sebeplerle sormamız gereken birinci soru; acaba lider havarilerini yaratabilmiş midir? Buna çoğu zaman heyecanla "evet" cevabı verenlerin oranı yüksek çıkabilecektir. Fakat bu durum yanıltıcı olabilir. Çünkü havari olarak görülenlerin büyük oranda heyecanlı "fun"lar olduğu; süreci değil sonucu önemseyen, bir gün sıranın kendilerine geleceğini hesabeden bir güruha dönüştüklerini izleyebilirsiniz. Bir de havarilerin içerisinden "Yahuda" çıkarsa, Hıristiyanlığın "insan"ı bir türlü Tanrı ile barıştıramayan kaderi, insanlığın mahkumiyetine dönüşecektir.