Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
28 Ekim 2024

Bir gönül, bir gönle…

Gönülden dökülen sözler birer nağme olup yine gönüllere şifa olur. Dinlenir, dinlendirir. Bir kelam en saf hâliyle bir gönülde uyur. Uyuyanı uyandıran gönüllere seyrüsefer başlar. Güneş çağar, su ısınır, tohum toprağa düşer. Bir gönül, bir gönle…

İç, göğüs, yürek veya kalp… Her konak misafirini bekler. Dünya en büyük konak sanılır. Oysa gönlümüz değil midir sonsuz ve sınırsız konak. Gönül, bir kelimeden çok fazlası değil midir? Nice dert de kıvanç da burada eğlenir, sınar bizi. Sınanan da gönüldür, sınayan da. İç içe geçmiştir belki “bir” olmuştur. Gayrısına ihtiyaç duyulmadan yola devam edilir.

Yol. Tek hece, tek kelime ama ne varsa hepsini içine alır. Dileriz, düşeriz, düşleriz, düşümüz yol olur. Düşünce olur, düşüncemiz yolumuz… Ve gönülden gönle bir yol ararız.

Taşı yarıp çıkan çiçekte; kayalardan fışkıran suda ne vardır, nedir ki bu güç, bu tılsım? Var mıdır gönülleri? Gönüllerinde saklanan yücelik ile mi açılır dersiniz yollar? Taştan çiçek, kayadan su… Hangi dil, hangi söz ile bir gönülden çıkıp başka bir gönle kavuşur? Taş dile gelir; konuşur; anlaşır. Kaya, su ile buluşur; su toprak; toprak ise meyve bahçesine döner. Bekleyen, beklediğini bulur; can, tene; ten ise ruhuna…Bir gönül, bir gönle…

Tabiatın bağrında gönüller yaşar, bir damla su bir yaprağa düşer, yaprağın yüzünden okunur sevinç nameleri. Kuşlar korosu en güzel şarkılarını dile getirir ağaçlarda. Şen olur yuvalar. Gönüller gönenir; canlar yenilenir. Terütaze bir fidan boy verir. İnsan da böyle değil midir? Gönlüne düşen ile büyür. Her gönülde bir aslan yatar, denir ya. Gönüllerde yatan, ah gönüller ah! Kayalıklardan çıkan su, kendini dağa taşa vura vura akmasa kavuşabilir mi toprağına, çiçeğine? Peki, insan ve onu yollara düşüren gönlü, hangi çilelere razı, hangi geçitlerden, hangi ateşlerden geçerek kavuşacak?

İnsan, gönüldür. Gönül, hatır hem de hatırdan bir kale. Kaleler inşa eden insan gönüller inşa etse. İmara gönülden başlasa. Gönüller tarumar, virane değil mi şimdi? Yıkıla yıkıla enkaza dönen tenimiz, tenimizde mahzun bir gönül. İnsan, gönülden ibaret idi, öyle demiştik aşk meclisinde. Gönlümüzden geçen, gönlümüzde yer bulabiliyor mu? Parça parça olan gönülleri kim, ne ile birleştirebilir? Bir gönül, bir gönle düşmese çiçek açar mı, meyve olgunlaşır mı, yağmur yağar mı, güneş doğar mı, geceyi süsleyen yıldızlar ve ay çıkar mı? Bir gönül, bir gönle düşmese dualar kabul olur mu? Dilimiz açılır mı, cümlemiz kurulur mu, cümlemiz mecliste buluşur mu? Buluşmak, kavuşmak, bir olmak…

Ömrü dağ taş dolaşmakla geçen bir arı, çiçeklerin özüne ulaşmak için kim bilir nelere maruz kalır? Hangi fırtınalara tutulur, hangi tehlikelerden kurtulur? Kolay mı, öze erişmek, kolay mı buluşmak? Gönlünde bir çiçeğin özü vardır. Öz nedir, diye sormaya gerek var mı? Özüne kavuşmak. Özüne kavuşmak, aşk değil midir? Arı, özüne kavuşur, bal olur. Âşık, özüne kavuşur lâl olur. Nutku tutulur, gönlünde düğün alayı kurulur, şaşkındır, derin bir sakinlik belirir yüzünde. Sormaya ne hâcet, sızısı içinde yani gönlündedir. Ve bir gönül, bir gönle…

Gönül, benlik denilse de ne benlik kalır, ne senlik! Derûnunda bir sır yatar. Ruh buradadır. Ruh, ruhunu bekler. Âlemin künhünden doğar ve ona döner her can. Can, canını bulunca ağaç çiçeğe durur. Neşvünema bulur çöller. Can suyu olur içten gelen her söz. Nice söz, dile gelmek için ateşten gönüllerde pişer, gökten kendisini bekleyen bir gönle düşer. Ve bir gönül, bir gönle…

“Gönül verdim bir sitemkâr yâre ben/Cevr ü cefâsıyle bu candan geçtim” diyen Erzurumlu Emrah’ı canından vazgeçiren gönül… Cana, can veren gönül.

Gönlünü veren yani içini, ruhunu, özünü, varlığının hülâsasını belki kalesini teslim eder. Kime teslim olur, kimden aman dilersin? Budur aşk! Canını sunarsın. Ve bir can, derin bir göle benzeyen sevgilinin gözüne bakar, gönlü düşer, gönlünü almaya eğilir belki kendi sûretini görür. Eğilir, yüz yüze gelir; suya dokunur gibi dokunur, kaybolur sûret. Açılır gözü, dünya koca bir yalan olur. Bir gönül, bir gönlün hasretiyle yanar. Ve bir gönül, bir gönle düçar olur. Bir gönül, bir gönle şifa.