Bir dünya çocuğu: Ferhan Şensoy
26 Şubat 1951 Tarihinde Çarşamba-Samsun’da doğan Ferhan
Şensoy, 31 Ağustos 2021 tarihinde vefat etmiştir. Ferhan Şensoy, tiyatro,
sinema, televizyon ve edebiyat alanlarında düşünce ve sanat hayatımıza renk
katan ve katkı sunan önemli bir sanatçımızdır. Ferhangi Şeyler isimli tek kişilik oyunu, zihinlere kazınmıştır. Ferhantoloji isimli kitapta düşünce
dünyasının değişik boyutlarını anlatan yazılarını bir araya getirmiştir. Tiyatroyu
toplumla buluşturan ve tiyatroyu sevdiren bir sanatçı olan Ferhan Şensoy,
insanlığa büyük bir miras bırakmıştır. Ferhan Şensoy, her şeyiyle bir halk
sanatçısıdır. Yavuz Pekman Şensoy’un halk için tiyatro yapan bir sanatçı
olduğunu şöyle ifade etmektedir: “Şensoy bir halk sanatçısı aynı zamanda o
halkın kendisidir. Halktan farklı biri değildir. Halkın içinden çıkmış bir
adamdır. Dolayısıyla o halkın beğenisini, espri anlayışını, hayata bakışını
bilir.” Şensoy, tiyatroyu bir toplumsal şenliği olarak icra etmiştir.
Ferhan Şensoy, ülkemizin Bertolt Brecht’i olarak anılmayı
hak eden sıradışı bir sanatçıdır. Şensoy, eserlerinde insan doğasının
özgürleştikçe güzelleştiğini ve kendini aştığını sahici bir şekilde ortaya
koymaktadır.Şensoy, sanat mirasıyla insanın kalıplardan özgürleştikçe
güzelleştiğini bize eğlenceli, renkli ve keyifli bir şekilde göstermiştir.
Ferhan Şensoy, “kaleminin sapını gülle donatma” iddiasında
olan bir sanatçı ve entelektüeldir. Galatasaray Lisesi ve Batı’da eğitim
gördüğü yılları anlattığı otobiyografik eseri
Kalemimin Sapını Gülle Donattım isimli eserde hayatı cesaretle ve doyasıya
yaşamak için çaba gösteren genç ve dinamik bir insanın profiliyle karşılaşmaktayız.
Şensoy, arkadaşlığa, tiyatroya ve edebiyata çocukluk yıllarından itibaren
tutkuyla ve coşkuyla bağlanmıştır. Tiyatroya olan düşükünlüğünü şöyle ifade
etmektedir: “Tiyatronun büyüsüne kaptırmışım kendimi, aşk ile izliyorum bütün
oyunları.” Ferhan Şensoy, bütün yaşamı boyunca hayata ve sanata çok yönlü
olarak bağlanmış, hayata dair büyük sanat eserleri meydana getirmiştir.
Şensoy, hayatı tiyatro olarak gören bir sanatçıdır. Ferhan
Şensoy’un hayatına baktığımız zaman, hayat ve sanat aşk işidir demekten
kendimizi alamıyoruz. Toplumsal düzeyde körelmenin ve yozlaşmanın büyük tehlike
olduğunu Şensoy mizahi bir dille şöyle ifade etmektedir: “Uyumak güzel de kitle
halinde uyuyunca sıkıntı büyük oluyor.” Şensoy, kendisini hayat ve sanatın bir
aşk olduğu konusunda bilinçlerimizi uyarmaya ve aydınlatmaya adamıştı. O,
pirincin taşını değil, “bilincin taşını ayıklamanın” çetin bir meydan okuma
olduğunu bize fark ettirmeye çalışmıştır.
Ferhan Şensoy, insanı ve hayatı seven birisiydi. Onun
tiyatroları, oyunları, senaryoları, denemeleri insan ve hayat sevgisini
anlatmaktadır. Şensoy, insan sevgisinin kendisi için nihai değer olduğunu şöyle
ifade etmektedir: “Yüreğim ünlü Fransız şairi Paul Fort'dan farklı çarpmıyor,
onun dediği gibi: "Eğer bütün insanlık el ele vermeyi isteseydi, bütün
dünya birlikte dansedebilirdi." Şensoy, kendisini “bir dünya çocuğu”olarak
görmektedir. Şensoy, insanı anlama arayışında olmadan Allah’ı tecrübe etmenin
imkansızlığını şöyle anlatmaktadır: “Camii insanlara Allah'ı öğretmez, insanı
bilen bilir Allah'ı, bunu öğretmek gerek insanoğluna.”
Şensoy, tabiatın korunması gerektiğini hep vurgulamıştır.
Rant ve kâr uğruna yaşam alanlarımızın ve doğanın betonlaşmasına karşı
uyarılarda bulunmuştur. Şensoy’un şu sözü maalesef bugün bir gerçeğe
dönüşmüştür: “Gün gelecek, bunlar sizin güneşinizi çalacaklar.” Bugün tabiatın,
dağların, ormanların, suların, hayvanların, denizlerin insanlardan çalındığı bir
felaket durumuna gelmiş bulunuyoruz.
Ferhan Şensoy, sahici anlamda bir maneviyat ve dindarlık
tecrübesinin ne olduğunu anlatmaya çalışmıştır. Şensoy, dindarlığı ve
maneviyatı bozan unsurları kısa ve özlü şekilde anlatmaktadır: "Din güzel
bir şiirdir, sapıklıklar barındırmaz”,“Din güzel bir masaldır, cinayetler
barındırmaz”,”Din güzel bir şiirdir, yobazlıklar barındırmaz.” Şiddetten,
ahlaksızlıktan ve yobazlıktan arınmış şiir gibi bir dindarlığa ve maneviyata
insanlık olarak ihtiyaç duymaktayız.
“Mezarına bir çiçek çizilmesini” isteyen Şensoy’u saygıyla
ve şiirle anıyoruz:
“Gönlümüz bir balıktır/ Bir garip kuş duygular yosun tutar/ Denizin içindeyiz / Bir garip seferdeyiz/ Seyrederiz alemi seyreder alem bizi/ Seyrederken ben alemi seyretsin alem beni/Artık saz zamanıdır şimdi söz zamanıdır/Havalar çok çok acayip havalar çok çok şizoid.../ Boris Vian diyor ki daktiloyla evlisin zaten/ Yoksul gönlüm susarak sevgiden yana/ Boris Vian diyor ki yalnızlıktır dinimiz/ Örneğin bir trenden istediğiniz yerde ininiz.../ Düşten de mor bir aşkı yaşadın da gittin yar/ Bir gittin ki sus oldu Pusa büründü hisar/ Bir vapur dumanıyla sanki gelecek gib i/Bir gün gelecek elbet, ütopyalar güzeldir/Onu bana verseler, vermeseler ne yazar/ Ben bir kadın sevdim ki, evim artık gül kokar/ Bir vapur dumanıyla sanki gelecek gibi/ Bir gün gelecek elbet, ütopyalar güzeldir.”