Bir dizi üzerinden Türkiye'yi okumak
Berkun Oya’nın Bir Başkadır isimli yeni dizisi, bugünlerde en çok tartışılan dizilerin başında gelmektedir. Aslında burada konuşulan ve tartışılan bir Netflix dizisi değil, Türkiye’dir. İnsanlar, Türkiye’yi konuşmaya ve tartışmaya açtırlar. Bir Başkadır dizisi üzerinden insanlar, kendilerini konuşmak ve tartışmak istiyorlar.
Türkiye, doya doya konuşamamış bir toplumdur. Toplum adına
hep birileri konuşmuştur. Farklı toplum kesimleri, kendi adlarına konuşanları
sadece dinlemişler veya onaylamışlardır. İnsanların günlük hayatlarında ne
yaşadıkları, ne düşündükleri aslında kendisini üstte gören güç sahiplerinin
umurunda olmamıştır. Bir Başkadır dizisinin farklı toplumsal kesimlere mensup
insanların hayatlarından kesitler sunması, insanlarda kendi hayatlarının önemli
ve ilginç olduğunu düşüncesini yaratmıştır. İnsanlar, dizi üzerinden kendi
hayatlarına ilgi duymaktadırlar. Bir Başkadır dizisi, insanların kendi hayatlarının gündeme
gelmesinden dolayı duymak istedikleri haz ihtiyacını bir nebze de olsa tatmin
etmektedir.
Türkiye toplumuna ait bir şeyler anlattığı varsayılan dizi
ve filmlerin, her zaman için ilgi ve
alaka uyandırdığını söyleyebiliriz. Türkiye, diziler üzerinden anlaşılmayacak
kadar karmaşık ve gizemli bir toplum yapısına sahiptir. Kürtler, Aleviler,
Romanlar, gecekonduda oturanlar, okumamış kadınlar, seküler elitler, şehirliler ve daha birçok
toplumsal kesim, Türkiye toplumunu karmaşık ve gizemli hale getirmektedir. Bir
Başkadır dizisi, birçok toplumsal kesime mensup değişik karakterlere yer
verdiği için ilgi toplamakta ve tartışılmaktadır.
Türkiye, birbiriyle sahici anlamda ilgilenmeyen ve tanımayan
toplum kesimlerinden oluşmaktadır. Zengin ve varlıklı kişiler, ev işleri dahil
kendilerine hizmet edenlerle hiçbir zaman bir ilişki kurmamaktadırlar. Zengin
bir adam, temizlikçi bir kadının kendine
özgü bir dünyası olduğunu bile düşünmemektedir. Sekülerler, dindarlardan ne
kadar farklı olduklarını, onların alışkanlıklarının kendi alışkanlıkları
olmadığını gösterme çabasındadırlar. Şimdiye kadar ağa, bozuk Türkçe ve aşiret
etrafında oluşturulan çarpık Kürt algısının ötesinde Kürt insanların, günlük
hayatlarına dokunmayı ve onları anlamayı gereksizlik sayan bir tavır hakimdir.
Farklı toplumsal kesimler arasında ciddi toplumsal sorunlar vardır. Hiç kimse,
ötekini anlayarak ve ilişki kurarak kendini anlayabileceğini düşünmüyor.
Türkiye, herkesin bir ötekini değiştirmek istediği, adam
yapmaya kalktığı birbirine zıt mahallelerden oluşmaktadır. Seküler-Muhafazakar,
sol-sağ, Alevi-Sünni, Kürt-Türk, köylü-şehirli, eğitimli-eğitimsiz olarak
kategorilendirilen mahalleler, bir diğer mahalleyi adam etmeyi kendine vazife
olarak görmektedir. Türkiye toplumunun hiçbir mahallesi, sahici anlamda insanla
ve toplumsalla ilgilenmemektedir. Türkiye’deki mahallelerin derdi, toplumu
geliştirmek veya dönüştürmek değildir. Türkiye’deki mahalleler, diğerlerine
kendilerini dayatma arzusu, çabası ve amacı içindedirler. Bir Başkadır dizisi,
farklı mahallelere mensup insanların bir ötekine kendini dayatma, yargılayıcı
olma ve tepeden bakma tutumlarına dair önemli bir içeriğe sahiptir.
Bir mahallenin diğerlerine kendisini dayatma arzusu ve amacı
içinde olduğu Türkiye toplumunda, kitleler birbirinden kopuk yığınlar
halindedir. İnsanlar, şimdiye kadar konuşamamanın ve tartışamamanın açlığı
içindedirler. Ayda 20 veya 30 civarında kadının, erkek şiddetiyle hayatını kaybettiği bir
ülkede, kadın ve erkek eşitsizliğine
dair şimdiye kadar sağlıklı bir tartışma yapamadık. Kürtler, gecekonduda
yaşayanlar, Aleviler, yoksulluk içinde yaşayanlara dair bilgiye ve analize dair
konuşmalar yapmamız lazımdır. Bilgiye ve sistematik araştırmaya dayalı olarak
birbirimizi anlama ve öğrenme çabamız olmadığı için bir dizinin yüzeysel bir
şekilde gündeme getirdiği ilişkiler ve çelişkiler üzerinden konuşuyor ve
tartışıyoruz.
Seküler-dindar, Alevi-Sünni, Kürt-Türk, şehirli-köylü,
genç-yaşlı, kısacası bütün mahalleler,
toplum denilen yapının tamamından çok rahatsızdırlar. Pandemi günlerinde
kurallara uymayanları görünce, insanların ağzından bu toplum adam olmaz cümlesi
düşmektedir. Toplumun adam olamayacağı, bu toplumun iflah olmayacağı şeklinde
bir kanı, bütün mahallelerin neredeyse ortak kanısıdır. Farklı toplumsal
mahalleler, toplumu bir bütün olarak suçlayarak kendi gettoculuklarını,
darlıklarını, sığlıklarını ve verimsizliklerini meşrulaştırmaya ve sürdürmeye
çalışmaktadırlar. Toplumun hiçbir şekilde adam olmayacağı konusunda var olan
anlamsız mutabakatın ötesinde farklı toplumsal kesimlerin adam olmak ve adam
etmek yerine, nasıl insan olabiliriz sorusunu ciddiyetle konuşmaları ve
tartışmaları gerekmektedir.