Bir Diş Perisi Masalı
Ah bu masallar! Geçmişin ve geleceğin dili masallar. Sevgi olmasa bu masallar da olmayacaktı. Masallarımız da olmasa çocuklarımızı tümden kaybedecek ve onları teknolojinin kurbanı yapacaktık. Bu masallar aracılığıyladır ki ancak geleceğe bir kod, bir şifre bırakıyoruz.
Çocuklu masalların yazarı Mustafa Ruhi Şirin, "İçinde ayrılık geçmeyen masallar akılda kalmaz." Derdi. Ah ayrılık! Senin masalını sonra yazarım.
Karlı dağlardan karanlık kuyunun dibine tilki anayasasından ormanlar kralına, gece bekçisi baykuştan çimlere inci dağıtan papağanı unutmuştum. Ha! Bir de periler vardı. Hepsine birden masal perisi derdik. Mustafa Ruhi Şirin haklıymış. Perileri bir bütün olarak tanıyoruz. Oysa onların tek tek isimlerini hatırlamıyoruz. Onları içinde ayrılık geçmemiş diye mi tanımıyoruz acaba?
Nereden çıktı bu masal? Hikaye dururken masal mı anlatacaksın bize, diyen biri çıkabilir. Evet, bu gün bir masal, daha doğrusu şahit olduğum, kahramanına borç para verdiğim, hatta kahraman yorulduğunda ona yardımcı bir kahraman da bulmaya çalıştığım bir masal anlatacağım.
Evin en küçük çocuğu Osman Eren, daha yedi yaşına ayak basmamışken süt dişleri sallanmaya başlamıştı. Çocuk, yemek yerken, elini ağzına atarken dişin sallantısı ona öyle acılar veriyordu ki anlatılamaz. En sonunda annesi, Osman Eren'e banyo yaptırırken çocuğun süt dişleri düşüvermişti. Banyodan annesi sevinçle ama Osman Eren ağlamaklı bir şekilde çıkmıştı.
Masal burada başlıyor işte.
Diş Perisiu2026
Annesi "Gel Eren'im, bu dişini peri dişine verelim o da bu diş yerine sana para versin." Bu olaya şahit olan evdeki büyüklerin tebessümüne diğer çocukların kahkahası karışınca anne, apar topar Osman Eren'in dişlerini bir peçeteye sarar ve çocuk odasındaki dolabın altına atıverir.
Fakir o zaman anlar ki masallar bir ihtiyaçtan doğmuştur. Çocuğun dişinin ağrıması, kanaması ve dişinin düşmesi ona büyük acılar yaşatmıştır. Şimdi bu acıların bir mutluluğa dönüşmesi gerekir. Bunun için bir masal yani tatlı bir yalanla (sevimli de olabilir) acılar dindirilir.
Ve sabah oluyor. Osman Eren durur mu hiç. Erkenden kalkıyor. Doğruca peçeteye sarılan dişinin atıldığı dolabın altına bakıyor. Bakıyor ama ne dişi var ne de diş perisinin getirdiği para. Bu işe çok kızan ve biraz da hayal kırıklığına uğran Osman Eren, olayın müsebbibi olan annesine doğru koşuyor.
"Anne anne" diye ağlamaklı bir ses. Mutfakta kahvaltı hazırlamakla meşgul olan anne biraz da tedirgin, galiba dünkü diş olayını da unutmuş bir vaziyette "Ne oldu oğlum?" Osman Eren biraz kırgın biraz da kırgın "Anne, dolabın altına baktım ne dişim var ne de diş perisinin getirdiği para. Hani diş perisi bana para getirecekti." Ve ardından yavaş yavaş ağlama sesiu2026
Anne, hemen dünkü olayın daha doğrusu masalın moduna girer. "Ha diş perisi mi? Galiba uykuda kalmış. O da son günlerde senin gibi televizyonu çok izliyor, telefonlarda oyun oynuyor. Bu yüzden geç uyuyor. İşine de doğru dürüst gidemiyor. Şimdi diş perisinin annesine haber vereyim de uyandırsın onu. Geçenlerde de dişini çıkaran diğer çocukları üzmüştü. Bu Diş perisi de çok oluyor amma ha!u2026"
Annenin yaptığı bu karşı atak sonucunda Osman Eren, televizyon ve akıllı telefona karşı biraz mesafe koyacak mı, bu bilinmez ama onun düşen dişi yerine parasını beklediği biliniyordu. Anne Osman Eren'e çikolatalı bir dürüm hazırlar ve "Al bunu ye oğluşum. Ben de hemen gideyim diş perisine bakayım. Paranı getirip getirmediğini bir bir öğreneyim. Bu arada sen o paralarla ne yapacaksın, karar ver. " Der.
Çocuk aklı işte " Çok param olacak, şakır şakır sesler çıkaracak, Bakkal amcaya giderim, çil çil horoz şekeri alırım.u2026" Bu sefer işe Osman Eren'in ablası karışır. "Bana da bana da şekerinden birazcık verecek misin? Ay ne kadar çok şekerin olacak?... Ablası Osman Eren'i oyalarken anne de dünkü anlattığı kahramanına yardım etmeye çalışıyordu. Diş perisi zor durumda. Onu uyandıracak. Bütün bunlar için bozuk paralara ihtiyaç duyulacak. Babadan yardım isteniyor. Cepteki bütün bozuk paralar çıkarılıyor. O paralar peçeteye sarılıyor. İçine de bir şeker konuluyor.
Büyük an geliyor. Osman Eren çağrılıyor odasına "Bak işte diş perisi sana para gönderdi. Hem de aynı peçete içinde. Bu şekeri de Şekerci Ahmet Amca gönderdi. Afiyetle yesin Osman Eren'im, çabucak büyüsün," Dedi. Osman Eren diş perisinden sonra kendisini mutlu eden bu şekerci amcayı tanımıyordu. Heyecanlanarak "Bu Şekerci Ahmet Amca da kim anne, onun da Şeker Hoca gibi eşeği var mı?" "Hayır, yavrum, Şekerci Ahmet Amca, babanın arkadaşı. Onun eşeği yok ama arabası var. Diş çıkaran çocuklara şeker hediye ediyormuş."