Bir de ‘milli’ olsa
2016 yılında binek ve hafif ticari araç satışı 983 bin 720 adet oldu. Bu satışlara ağır vasıta araçlar da eklenince toplam satışlar 1 milyon adedi gördü. Böylece Türkiye otomotiv sektörü satış rekoru kırdı.
2016’dan sonra ise gelen her yıl satışlarda düşüş yaşandı.
Aşağı doğru ibreyi en azından durdurmak isteyen otomotiv şirketlerinin uyguladığı fırsat kampanyalarına hurda teşviki, ÖTV ve KDV indirimleri eklense de düşüş devam etti.
Bu azalmanın ulusal ve küresel bir çok nedenleri var. Fakat konumuz bu değil. Detaylar başka bir yazıya kısmet.
Her ne olursa olsun günün kazananı Türkiye’ye yatırım yapan, üretim tesisleri kuran ‘yerli’ diye tanımladığımız otomotiv markaları oldu.
Daralan pazarda Türkiye’de ürettiği araçlarla satış birinciliğine oturan Renault’u sırasıyla Fiat, Toyota, Honda ve Hyundai takip etti.
Satış rakamları:
Renault : 23 bin 890
Fiat : 23 bin 677
Toyota : 10 bin 61
Honda : 7 bin 165
Hyundai : 2 bin 733
Evet, hangi marka ne kadar yerli araç satmış yukarıda listeledim.
Demek ki memlekette ‘yerli’ bilinci daha ağır basıyor.
Ve otomobil kullanıcıları araç alırken yerli üretim olmasına dikkat ediyor.
Bu gerçek şu sihirli cümleyi kurmamıza sebep oluyor:
“Bir de milli olsa”
Zamanı gelmedi mi? Şöyle gerile gerile ‘yerli ve milli’ aracımız işte bu demenin.
Geldi.
Geçtiğimiz günlerde Türkiye’nin Otomobil Girişim Grubu (TOGG) CEO’su Gürcan Karakaş, “Yerli ve milli aracın Aralık ayında ilk olarak SUV model olarak ön gösterimini yapacağız. 2022 yılında da seri üretime geçeceğiz” dedi.
Ve Türkiye’nin yerli ve milli otomobili için Taşıt Araçları Tedarik Sanayicileri Derneği (TAYSAD) üyesi 62 şirket kolları sıvadı.
Bu gelişme daha çok yeni.
Buna rağmen genel olarak ‘sessizlik hakim.’
Ne olursa olsun ‘mühim olan hayal etmek.’
Hayalimizi yitirmediğimiz sürece geleceğin dünya otomotiv pazarında ‘yerli ve milli’ imzalı araçlarımızla yer alacağız.
Gelişmeleri hep beraber bekleyip göreceğiz.
Sevgilerle...