Bir darbenin ardındaki vurgun
12 Eylül 1980 darbesi yapılmıştı. O Tarihte yaşanan felaketler belki ciltlere sığmaz. Siyasi partiler kapatılmış, liderler tutuklanmış ,hürriyet kısıtlanmış, nerede ise kimseden çıt çıkmıyordu. İşin o boyutuna girmeyeceğim zaten bir çok insan o menfur darbeden sonra yaşadıklarını anlata anlata bitiremiyorlar. O tarihlerde resmi olarak işlemini yaptığım büyük bir vurgunla ilgili, bir anımı da ben anlatayım dedim.
1982 tarihinde Ceylanpınar nahiye iken ilçe olunca, Adliye yazı işleri Müdürü olarak tayinimin Ceylanpınar’a yapılmasını istedim. Çünkü bu göreve atandığım takdirde Adliye Yazı İşleri Müdürü, Noterlik ve İcra müdürü olarak bu üç görev birlikte yapacaktım. Urfa da görev yaptığım sırada borçlanmıştım. Devletin tanıdığı imkânlarla mali durumumu düzeltebilirdim. Nihayet kararnamem yazıldı ve Ceylanpınar’a giderek göreve başladım.
1980 ihtilalinden sonra Ceylanpınar’ın ilçe olması, bu ilçeye başka bir çehre kazandırdı. Bürokrasi ilgili bütün birimler ilçeye geldi ve bir çok memurun ilçeye tayin edilmesiyle ekonomik olarak da beraberinde ilçeye bir canlılık getirdi.
Allah’a şükürler olsun Ceylanpınar’a tayinim- çıkınca hayatımızın bir parçası olan İslami hizmete orada da devam ettik. Belki her gün onlarca kişirahle_i tedrisatın feyiz ve bereketinden istifade ediyordu.
1983 yılı olsa gerek sabahleyin adliye dairesindeki odama elindeki çanta ile düzgün kıyafetli biri geldi. Buyurun oturun , sizi dinliyorum dedim. Bu şahıs Devlet Üretme Çitliği ile bir sözleşme yapmıştı. Sözleşme de Ceylanpınar Devlet Üretme çiftçiliğinin bir yıllık sütünü alacaktı, Elli bin kadar koyun olduğunu , yüzlerce de büyük baş hayvan vardı. Bana tahmini bir rakam vermesini söyledim. Bana bildirdiği kadarıyla Noter masraf ı olarak kendisine aşağı yukarı o zamanın parasıyla belki bir milyonun üzerinde masraf olacağını söyledim. O tarihte bir milyon çok büyük bir para idi.
Adam benden bu bilgiyi alınca gitti. Aradan bir ay kadar bir zaman geçmişti ki, Maliye Bakanlığından bir yazı geldi . Ceylanpınar Devlet Üretme Çiftliğinden alınacak bir yıllık süt için ne HARÇ ve nede DAMGA vergisi alınmayacaktı. Yani başka bir deyişle bu firma vergilerden muaf tutulmuştu. Halbuki vergiler umumidir hususi bir firma için hususi bir uygulama olmamalıydı.
Her ne ise o adam yine yanıma geldi. Sözleşme işlemini yaptım ve çok cüz’i bir masraf aldım.
Antlaşmayı yapan firma sadece birkaç peynir ustası getirdi. İşçi, ve tesisin tümü devletindi. Peynir yapmaya başladı ve galiba üç ay sonra ekranlarda ürettiği peynirin reklamını yapmaya başladı. Büyük bir servet bu firmaya adeta hibe edilmişti.
Nihayet adliye müfettişi geldi Evrakları kontrol etti. Sen ne yapmışsın bu firmadan vergi almamışsın ,bütün ömrün boyunca çalışsan bu borcu öde yemezsin deyince sakladığım Bakanlık emrini önüne koydum. Sayın Müfettiş; bu işler Angara da oluyor lütfen orayı kontrol edin dedim. O da çok hayret etmişti.
Ceylanpınar a her Pazar günü nerede ise bir helikopter gelir, paşalarımız ve beraberindekiler Ceylanpınar devlet Üretme Çiftliğinin ürünlerinden mahrum olmazlardı. Çiftlik gerçekten çiftlikti. Bunlar benim bildiklerim Türkiye Ceylanpınar dan ibaret değil ki , Kim bilir başka yerlerde daha neler oldu. Dünyanın en büyük çiftliğinden büyük rütbeli adamlar hiç eksik olmadılar. Haydi kalın sağlıcakla. .A.Kadirİkbal