Bir Daha Darbe Olmaması İçin
Millet ve devlet olarak çok farklı bir coğrafyada bulunuyoruz.
Herkesin gözünün üzerinde olduğu stratejik konumu son derce önemli bir yerde ikamet ediyorsanız; birçok art niyetli plan ve programların da içinde kendinizi buluyorsunuz.
Sadece bu da değil: Bu coğrafyada Selçuklu'yu da sayarsak yaklaşık 900 yıl boyunca tarihte sürekli ön planda olmuş bir milletiz. Bu süreçte millet ve devlet olarak sevenimiz çok olmakla beraber özellikle Batılı devletler başta olmak üzere sevmeyenimiz de olmuş.
Yeri gelmişken küçük bir olay aktarayımu2026
Bir vatandaşımız 2000'li yıllardan önce bir konferansa katılmak üzere Almanya'ya gidiyor. Konferansa ara verildiği esnada bir Alman vekille sohbet ederken; garsonun çarpması sonucu tuttuğu bardağın düşmemesi için çabalayan vekilin o hengamede elindeki çanta düşerek açılıyor. Bizim vatandaş, çantadaki bazı evraklarda o dönemdeki bir kısım vekillerimizin fotoğraflarıyla beraber olduğunu görüyor.
Nedenini sorup fikir tartışmaları yaparken; tartışmanın sonunda Alman vekilden şu dehşet sözü işitiyor: Biz Osmanlı'dan az mı çektik?... Sizi bir daha size bırakır mıyız?... Tabi ki, sizi kontrol edeceğiz.
İşte Dostlarım! Olayın asıl niteliğini görüyorsunuz değil mi?...
FETÖ'nün ve asker kamuflajlı terörist elemanları ile yandaşlarının nasıl bir hainlik içinde olduğunu ve kendilerini nasıl bir oyuna alet ettiklerini rahatlıkla tahmin edebiliyorsunuzdur, herhaldeu2026
Yukarıda dikkatlerinize takdim ettiğim sebeplerden dolayı özellikle Genç Osman'dan (Sultan Ahmet'i başlangıç olarak kabul edenlerimiz de olacaktır) bu yana direkt veya endirekt, açık veya gizli birçok müdahalenin yahut darbenin kurbanı olduk.
Ve Genç Osman'dan bu yana ilk defa "milli birlik ruhu" ile bir darbeyi millet olarak önlemiş olduk.
15 Temmuz'u gören nesillerimiz, adeta; analarımız ve babalarımız Menderes'e, Özal'a, Erbakan'a ağladılar, ancak biz Erdoğan'a ağlamayacağız dediler.
Ne Yapmalıu2026
FETÖ/PDY terör örgütünün yaptığı darbenin ve başka darbelerin olmaması için hem devlet hem millet olarak yapmamız gereken çok şey var:
Uzun vadeli unsurlardan başlayarak sıralamaya çalışayımu2026
- Oldukça hassas bir coğrafyada yaşayan ve ihtişamlı bir tarihe sahip olanlar olarak siyasi fikrimiz ne olursa olsun "milli menfaat" tabanında çok farklı düşünmemiz ve sürekli müteyakkız olmamız gerekiyor.
- Darbenin değil işaretini en küçük kokusunu bile ciddiye almak, soruşturmak zorundayız.
- Tüm yönleriyle tartışmak, hastalığını teşhis edip önlem almak mecburiyetindeyiz.
- Yekdiğerini düşünen ve milli menfaatler söz konusu olunca harekete geçiren bir toplum şuurunu her zaman dinç ve iri tutmaya devam etmeliyiz.
- Milletimize birinci sınıf bir hayat standardı sağlamalıyız: Bu bağlamda; milli gelirimizi en az 3-3,5 trilyon dolara, kişi başına gelirimizi en az 25.000 dolara çıkarmalıyız.
- İlköğretimden başlayarak vatan ve milli çıkarlar başta olmak üzere milli unsurlarla donatılmış bilinçli bir eğitim politikası geliştirmeliyiz.
Bu hususlara aykırı hareket etmeyi, zihinlerde vatan hainliği ile eşdeğer sayan bir vicdan kültürü geliştirmeliyiz.
- Sorgulayan ve doğrusunu bulunca koynuna koyup yaşamayı netice veren hakperest bir eğitim politikası geliştirmeliyiz.
- 15 Temmuz'da gerçekleştirdiğimiz milli birlik ruhunu sürekli uyanık tutmalıyız.
- Seçimlerle kendi kendimizi yönetebilen bir milletiz. Beğenmediğimiz veya hoşlanmadığımız bir yönetimin iş başına gelmesini hazmedebilme düşüncesini daha da geliştirmeliyiz.
Neden bunu söylüyorum? Çünkü 15 Temmuz'dan önce Sayın Erdoğan'a karşıtlığından dolayı maalesef darbe çağrısını yapanlarımız vardı. Darbenin sıkıntılarını görünce değil, başımıza gelmeden akledebilmeyi kültür haline getirmeliyiz.
- Maalesef belli makam veya yerlere gelen yahut belli imkanlara sahip olan insanlar ne hikmetse milletvekili, Başbakan veya Cumhurbaşkanı olmak zorunda hissediyor kendini.
Ve bu sebeple her şeyi mubah gören bir hırsa kapılıyor. Bunun kılıfını da "vatanseverlik ve vatana hizmet" olarak hazırlıyor.
Halbuki vatana ve millete hizmet etmek sadece bu makamlarla mı olabiliyor? Nice yazarlar var ki, (Örneğin; Üstat Necip Fazıl) geçmişteki birçok Başbakandan, Cumhurbaşkanından daha çok bu millete faydası olmuştur ve hizmet etmiştir.
Yani illede siyasete ve makamlara odaklanmamak gerektiğini kültür olarak geliştirmemiz gerekiyor.
Bu noktada şöyle bir örnekleme yapayım: Öyle bir an yaşıyorsunuz ki, savaş halindesiniz. Çok kritik uluslararası anlaşmalar ve görüşmelerin içindeyken havada Devlet Başkanınızın olduğu uçağa fırlatılan füzeye bir pilotumuz canından vazgeçerek düşman füzesine, F-16'sıyla kendini siper ediyor ve Başkanı ile beraberindeki heyetin canını kurtarıyor. Arkasından ülkesinin zafere ulaşmasına neden oluyor. Şimdi bu asker, vatanına ve milletine hizmet etmiş olmaz mı?...
Yani herkes, sahip olduğu konumda ülke ve milletine, ailesine, çocuklarına faydalı olmak için gayret etmenin peşine düştüğünde sanırım bu tür sıkıntıları ya hiç yaşamayız ya da çok ama çok minimize ederiz.
Yani darbeciler ve FETÖ ve yandaşları gibi hırsa gerek yok.
Çünkü; Ötelerde çok daha muhteşem ve yüksek Makamlar var. Sen yeter ki; Allah rızası için milletine hizmet etu2026
- Tüm güvenlik ve silahlı kuvvet unsurlarının tek amacı vardır: "Millet ve ülke güvenliğinin" bekçiliği. Bu bilinci, sivil ve askeri zihinlerde silinmemek üzere yerleştirmemiz lazım.
Kısa ve Orta Vadedeu2026
Yukarıda saydıklarımızın büyük kısmı yıllara tekabül eden bir süreci gerektiriyor. Kısa ve orta vadede yapmamız gerekenlerin de olduğunu düşünüyorum:
1-Emniyet güçlerine belli bir kesimin hakim olmasının önünü tıkamak gerekir. Bu birimlere personel alınırken vatansever, kişilikli, milletiyle barışık ve üst düzey ahlaki değerlere sahip soyu sopu belli kişilerden alım yapılmalı.
2-Milli İstihbarat Teşkilatının çok iyi çalıştırılması ve yapılandırılması gerekir.
3-İç güvenliği sağlayan polis ve jandarma teşkilatlarının İçişleri Bakanlığına bağlanması gerekir.
4-Dış güvenliğimizden sorumlu Genel Kurmay Başkanlığının tüm unsurlarıyla her gelişmiş ülkede olduğu gibi Milli Savunma Bakanlığına bağlanması gerekir.
5-Askeri Yargı'nın tüm unsurlarıyla kaldırılması ve askeri suçların adli mahkemelerde görülmesi yolunun sağlanması gerekir.
6-Darbeyi bizzat planlayarak gerçekleştirenler için çok ciddi müeyyideler uygulanması lazım. Şuan milletimiz, idam cezasını istiyor. Benim canıma kastedenin yaşama hakkı olmaz diyor. Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan'ın ifade ettiği üzere bu Büyük Milletin her isteği kanaatimce dikkate alınmalıdır.
7- Hiçbir kurumun yer almadığı, Milleti ön plana çıkaran, İnsan merkezli, sade ve birkaç maddeden oluşan bir Anayasa yapılmalı.
Bu devletin ve bu ülkenin ve Cumhuriyetin tek bir bekçisi var: O da MİLLET. Maalesef kendi ismini Anayasada bulan her kurum, kendini ülkenin bekçisi ilan ediyor. Dolayısıyla insanın ve milletin dışında bir kurumun olmadığı bir sivil Anayasa yapılmalı.
Bu konuyla ilgili düşüncelerimi daha sonra geniş bir şekilde paylaşacağımı ifade etmek isterim.
8-Tamamıyla Milli bir Eğitim Politikası. Buraya özellikle tekrar aldım. Bu maddeyi her önerinin başına yazsak yeridir. Zira her şey eğitimde başlıyor, eğitimde bitiyor.
İnsanı kutsal değer sayan, fen ve inancımızın bir arada yer aldığı ve öğretildiği, üzerinde çok ciddi kafa yorulmuş, genlerimizle barışık bir Milli Eğitim Politikası hayata geçirmemiz şart. Bunun hikayesi ve serüveni çok uzun. Belki birkaç yazıyla değerlendirmek gerekir.
Döviz almamak lazımu2026
Sosyal medyada ve geçen haftaki yazımda kısmen değindiğim döviz mevzuu.
Bu darbe girişimini finanse eden paragözlere, FETÖ'ye ve mali finansçılarına inat, belli bir süre döviz almamak lazım. Millet olarak rantçılara bir darbe daha vurmamız lazım.
Yatırımlar yapmaya, büyük düşünmeye, büyük hayaller kurmaya devam edeceğizu2026
Unutmayalım; varsa Millet vardır Ahmet, varsa Millet vardır Mehmet, varsa Millet vardır Rahmetu2026
Şükürler olsun ki, Milletimize aydınlık bir istikbal düştüu2026 Evet, her birimiz büyük düşünmeliyiz. Büyük düşünelim ki, Milletimiz büyüsün. Milletimiz büyürken Devletimiz büyüsün, yarınlarımız aydınlık olsunu2026
Artık küçük hayaller kuramayızu2026 Zira bu saatten sonra küçük düşünmek, yek-u yek yıkılmak demeku2026
Batının Çok Çeşit Yüzlülüğüu2026
Avrupa Birliği'nin bir sözcüsü veya yetkilisi "İdam cezası geri gelirse, Türkiye AB'ye giremez veya müzakereleri durdururuz" diyor.
Vatan kavramı, bunların ülkeleri söz konusu olunca bir şey ifade ediyor, herhalde? Öyle ya; bunlara göre kendi ülkeleri dışındaki hiçbir toprak vatan olamaz, terör kendi vatanlarında olursa sıkıyönetim ve olağanüstü hal ilan edilebilir! Yoksa o kadar ülkeyi sömürge haline getirebilirler miydi?...
Bunlara ikiyüzlü demek az kalıyor. Batı, ibadeti ihanete taşıyan garip bir adamın arkasında durarak ve körü körüne bağlılık yemini eden asker kılıflı teröristlere destek vererek ve teşvik ederek dört yüzlülüğünü, beş yüzlülüğünüu2026 ıspat etti.
Türkiye, Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana "kurtuluş savaşını verdiği" Batı'yla dost olmaya çalışan bir ülke. Her seferinde de AB sürecinde olduğu gibi uzattığı eli geri çevrilen bir ülke...
Artık dostluğu yobazlaştırıyorlar diyemiyorumu2026
Batı, gösterdiği "bukalemun yüzlülükle" insanlığı yobazlaştırıyoru2026
Batının yaptığını yapabilir miyiz?
Hayır. Çünkü biz her zaman adalet için, insanlık için var olduk. Ve "Hazreti İnsan Cevherinin" ortaya çıkması için çalıştık ve çalışıyoruz.
Batıyı da bu hizmete ortak olmaya davet ediyoruzu2026 Aydınlık yarınlarda yer almak istiyorlarsau2026 buyursunlaru2026
Düzeltme: geçen haftaki yazımda
"Kendini temsil eden seçilmişlere, darbe yapmaya kalkışanlara karşı sahip çıktı." şeklinde olması gereken ifade, yanlışlıkla "Kendini temsil eden seçilmişlere darbe yapmaya kalkışanlara sahip çıktı." şeklinde yer almıştır.
"Sayın Erdoğan'ın şahsında millete yapılan darbe girişimininu2026" şeklinde olması gereken ifade, sehven "Sayın Erdoğan'ın nezdinde millete yapılan darbe girişimininu2026" şeklinde yer almıştır.
Takdir ve tebrikle mesaj atan okurlarımın dikkatini çekmemesine rağmen "Bu ifade sürçmelerinden dolayı okurlarımdan özür dilemek istedim ve düzeltme ihtiyacı hissettim."