Bir dağın masalı- İgman Camisi
Ratko Mladic denen caninin
komutasındaki Sırp birlikleri 1993 yılının yaz aylarında Saraybosna
yakınlarındaki İgman Dağı’na bir saldırı başlattı. Sırpların amaçları dağı ele
geçirerek başkente girmek ve şehrin diğer tarafında olan Sırp birlikleriyle
birleşerek kuşatmayı daraltıp, şehri fiilen ikiye bölüp Bosna direnişi boğmaktı.
İgman düşerse, Bosna direnişinin dayanması mümkün değildi. Bu kadar kritik bir
dağı mücahitler muazzam bir şekilde savundular ve Sırplara geçit vermediler. Saraybosna'nın güneybatısında, Butmir, Ilıca ve Hrasnica semtlerinin üzerinde
ve Bjelašnica Dağı'nın yanında yer alan İgman Dağı, direnişin,
cehdin, fedakârlığın sembolü oldu. Dağın koynuna defnedilen, İgman direnişinin
uç beyleri Çedomir Domuz ile Adnan Doşliç’in epik hikâyeleri sinematografik bir
dille anlatılmayı bekliyor. Düşünsenize bir Sırp polisi savaştan hemen önce rahatsızlanacak,
kan lazım olacak, böyle bir durumda da 9 Müslüman Boşnak ona kan vererek
hayatını kurtaracak. Savaş başlayınca o Sırp polis de taraf değiştirip Boşnak
Müslümanlarla birlikte İgman dağını savunacak, hatta Sırp kuşatmasını yarıp
şehre ulaşacak. Hatta bu Sırp ile yakın arkadaşı Boşnak aralarında
kavilleşecek: kim önce ölürse onu gömüp ailesine bakacak. İşte bu muazzam
hikâyenin kahramanları Çedomir ile Adnan. Anlatmak yetmez, beyazperde şart!
Bosna Savaşı’nda yaşananların gelecek
nesillere aktarılması için yazılı ve görsel kanalların sonuna kadar
kullanılması gerekiyor. Bu bağlamda, Srebrenitsa Soykırımı’nı andığımız hafta
Balkan News’in video paylaşım sitesinde yayınlanan “Bir Dağın Masalı-İgman
Camii” belgeseli bir hafıza çalışması olarak öne çıkıyor. Yarım saat süren,
kısa ve özlü belgeselde, Bosna Savaşı gazilerinden, Gazi Spor Merkezi kurucusu Abdullah
oğlu Muhammed Şabanoviç’in ve Sancak doğumlu Gazi Hüsrev Bey mezunu İgman Camii
imamı, Gazi İmam Harun Huciç’in merkezinde; İgman Direnişini dinliyoruz.
Muhammed Şabanoviç’i dinliyoruz önce. Konuşmacının arkasında, spor salonunun hemen girişinde “Kanımız Bosna için feda olsun!” (I krvsvojuzaBosnumoju!) yazıyor. Başka hiçbir açıklamaya gerek olmayan bu zeminde inşa oluyor her şey. İgman direnişini yumruğu sıkılı, gururla anlatıyor Şabanoviç. Diğer önemli şahit Harun Huciç’ten de yine İgman direnişini, İgman Camii’nin yapılış sürecini ve bugüne uzanan serüvenini öğreniyoruz. Harun Efendi, hafta boyu Bosna direnişinin sembol yerlerinden biri olan Tünel’de rehberlik yaparken Cuma günleri de İgman Camii’nde Cuma namaz kıldırıyor. Çayırlık alanda konuşuyor hocamız. Siyah Kuğular’ın da destek vereceği Vozuća Savaşı’na (Bitkaza Vozuću) hazırlık yapılan zamanlarda Farz Harekâtı öncesi 10 binden fazla mücahidin toplandığı alanda kılınan Savaş Cuma’sını, askerlerin tekbir seslerinin korkuttuğu Sırpları, Harun Efendi’den dinliyoruz. Çok etkileyici. Her sene Ağustos ayının ilk Cuma’sında İgman Dağı’nda bulunan VelikoPolje adlı ovalık alanda başlayan kortej yürüyüşüne her yıl binlerce kişi katılıyor. Bir asker, bir mücahid, bir imam, üstelik şanlı bir dağda kurulan savaş camisinin imamı olan Harun Huciç’in ve onun gibi gazilerin varlığı çok kıymetli. Onların verdiği mücadeleyi yeni nesillere taşımak da bir o kadar kıymetli çünkü “unutulan soykırım tekrarlanır”. Bu değerli belgesele emeği geçen kardeşlerimizi canı gönülden kutluyoruz. “Bir Dağın Masalı-İgman Cami” belgeselini video paylaşım sitelerinde izleyip, paylaşıp değerlendirmeyi ihmal etmeyelim.
Aliya İzzetbegoviç için “İgman dağı gibi adam” denmesi boşuna değil. Bugün Balkanlar’da, Avrupa’da adeta kuşatılmış gibi duran Bosna, Makedonya ve Kosova’nın varlığı çok hayati. İslam Dünyası’nın hem sınır hem de sinir uçları olan bu coğrafyaların kuşatılmışlığı öyle ya da böyle devam ediyor. Bu coğrafyaların moral olarak yalnız bırakılmaması şart. Nasıl ki İgman düşse Bosna direnişi biterdi aynı şekilde Bosna düşecek olsaydı -Allah Teala muhafaza buyursun- Makedonya da Kosova da benzer akıbetleri yaşardı. Srebrenitsa Soykırımı’nı unutmayalım, İgman zaferini de. Özgüvenimizi kaybetmeden, geçmişimizi, yaşadığımız acıları unutmadan mevzilerimizi, ribat alanlarımızı bir an olsun terk etmeden uyanık olmaya devam edelim.