Bir Cengâver Muhabir: Fulya Öztürk
Asrın en büyük felaketi olarak isimlendirilen Kahramanmaraş depremini olduğu anda Hatay’dan gelen bir telefonla öğrenmiştik. Sabahın o saatinde hemen ekranlara kilitlendik. Birçok TV kanalı o saatte henüz deprem haberlerine başlamamıştı. Tesadüfen CNN TV kanalına takıldık. Saatler geçtikçe olayın vahameti ortaya çıkıyordu. Çok büyük bir depremle yüz yüzeydik.
Ertesi günü depremin yaptığı
yıkım daha da belirginleşmişti. Ancak depremi güncel siyasete alet etmek
isteyenler de sahnede yerlerini almışlardı.
Devlet nerede, Kızılay nerde, Afat nerede gibi bir sürü hezeyan, asılsız
ihbarlar, depremzedelerle alay edenler, dalga geçenler maalesef sosyal medyayı
işgal etmiş gibiydi. Tabi ilk şoklar atılınca bunların cevabı da hızlıca
verilmeye, asılsız haber yapanlar ve provokatörler karşılarında yok olduklarını
sandıkları devleti buldular.
Bu acılı ve sancılı süreçte belki
de depremin ilk gününden itibaren bir muhabirle aşina olduk. İsmi Fulya Öztürk
idi. Daha öncede farklı programlarda muhabir olarak izlediğimiz Öztürk
gerçekten gönüllerimizi fethetti. Arama ve kurtarma çalışmalarını bütün
samimiyetiyle, heyecanıyla ve duygu seliyle ekranlara taşıdı. Öyle ki deprem
ile ilgili haberleri sadece ondan izler olduk.
Çoğu zaman onu uykusuz, solgun
ve bitkin bir yüzle izledik ama o bize hep umudun haberlerini veriyordu. Onun
bize canlı olarak aktardığı arama kurtarma faaliyetlerinde “sessizlik
isteniyor” dediğinde biz de evlerimizde sessizleştik. Kurtarılan her canımız
için onunla beraber sevindik ve sevinç gözyaşları döktük, tekbir getirdik.
“Maalesef” diye verdiği her haber için yüreğimiz burkuldu ve onunla beraber
ağladık.
Fulya Öztürk ve ekibinin
objektifinden AFAD’ın, madencilerimizin, itfaiyecilerimizin, Mehmetçiğimizin,
polisimizin, Kızılay’ımızın, Diyanetimizin ve sahada mücadele eden ne kadar STK
varsa, ne kadar yabancı ülke kurtarma ekibi varsa hepsinin canla başla
ettikleri mücadeleye şahitlik ettik.
Viraneye dönen Maraş’ımızın
sokaklarını onun ve ekibinin objektifinden biz de dolaştık. Patlayan yolları,
oluşan devasa yarıkları dahası depremin korkunç gerçeğini onun sayesinde gördük.
Elbette diğer kanallarda da onlarca muhabir aynı işi yaptı. Hepsine teşekkür
ederiz ama Fulya Öztürk bizim için bir başkaydı. Televizyonu açtığımızda annem
ve babam bile artık “şu kara kızı açın” diye bizi uyarır olmuştu.
Onun bu içten, samimi ve dolaysız
sunumu, depremzedelerle olan diyaloğu, kurtarma ekiplerinin işlerini
kolaylaştırmak için gösterdiği çabalar, askerimizle ve polisimizle yaptığı
görüşmeler asla hafızlardan silinmeyecektir.
Hele sokak aralarında gezerken
yıkılan bir binada perdenin arkasından el sallayan Can ismindeki 14 yaşında bir
gencimizi kurtarmak için gösterdiği çabayı asla unutmayacağız. Onun “Can!Dayan,
kurtaracağız seni ablacığım!” diyebağırmasını ve gerçekten de Can’ı ve o binada
başka insanlarında kurtarılmasına vesile olduğunu da unutmayacağız. Sonrasında
Can ile yaptığı röportajı da…
Fulya Öztürk, bizim için
enkazın arasından fışkıran bir umut sesiydi. Yaptığı habercilikle gerçekten de
milyonların sevgilisi oldu.
Kimmiş
bu Fulya Öztürk diye yaptığım küçük bir araştırmada onunla ilgili şu bilgileri
edindim. Fulya Öztürk, 1989 yılında Adana’nın Seyhan ilçesinde doğmuş. Marmara
Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo ve Televizyon bölümü mezunu. Öğrencilik
yıllarında Star TV’de iç yapımlarda görev almış. 2008 yılında CNN
TÜRK Programlar Departmanı'nda çalışmaya başlamış. Bazı programların
yapımcılığını üstlenmiş.
2018
yılında İnsani Yardım Vakfı yetkilileri ile
birlikte Etiyopya, Somali gibi Afrika'nın yoksul ülkelerine
giderek Türkiye'den giden yardımları görüntülemiş. Afrika ve Arakan'dan
yaptığı haberlerden ötürü 2018'de HEMPA Çocuk Hakları Derneği'nin Ankara'da
düzenlediği Çocuk Hakları Zirvesi'nde En Duyarlı Muhabir Ödülü'ne layık görülmüş.
Fulya
Öztürk’ü yine Elazığ Depremi, Çorlu tren kazası, Karabağ savaşında da ekranlarda
izlemişiz.2021-22 tarihlerinde sunduğu “Fulya ile
Umudun Olsun” adlı bir programla faili meçhul cinayetleri, kayıp
insanları ve aile içi sorunları ekrana taşıdı. Bu program ile "En İyi
Gündüz Kuşağı" ve "En İyi Realite Programı"
dallarında televizyon ödüllerine layık görülmüş.
Fulya Öztürk’e gazetecilik ve
yayıncılık hayatında başarılar diliyorum.