Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
09 Haziran 2021

Bir Cahit Zarifoğlu Portresi

Cahit Zarifoğlu üstadımız bu dünya göçünü tamamlayalı 34 yıl olmuş. Tam ismi Abdurrahman Cahit Zarifoğlu. Ailesi, Kafkasya’dan Maraş’a göç etmiştir. O, Ankara’da 1940 yılında bu dünyaya gözünü açar. Ve bu dünya macerasını tam 47 yıla sığdırdı. Şanlıurfa Siverek’te başladığı ilköğreniminin ardından orta öğrenimini 1951’de döndükleri Maraş’ta tamamladı. Lisenin son sınıfında beklemeli olduğu sırada bir ilkokulda vekil öğretmenlik yaptı.

Babaların yaptıklarında çocukların bilmediği hayırlar vardır.

Cahit Zarifoğlu’nun babası, başka bir kadınla evlenip onları terk eder. Ancak yılda on gün falan görüşür. Bu görüşme genç Cahit kaynaklı değil babasıyla alakalıdır. Babasızlık, onlar için yoksunluk ve yoksulluğu da beraberinde getirir. Genç Cahit kardeşlerine nazaran babasını uzun süre affetmez, onunla görüşmek istemez. Cahit Zarifoğlu, bir süre sonra ermiş bir kişi ile tanışıyor. Bilge Adam, ona:

“Babaların yaptıklarında çocukların bilmediği hayırlar vardır.”

Demiş, Genç Cahit o zamanlar bu sözü işitince babasına olan kızgınlığı ve küskünlüğü o zamanlarda sona eriyor.

Cahit Zarifoğlu ve arkadaşları, Mavera Dergisi çıkardığında Ruslar, Afganistan’a saldırmıştı. O, arkadaşları ile beraber, İşgal ve zülüm karşısında direnen Afgan halkına destek için bir kamuoyu oluşturmuştu. O zamanlar, İslami medyada bu kadar haber kanalı yoktu. O, zamanlarda Afganistan’dan sağlıklı haber almak için orada güvenilir insanlarla bağlantı kurmuşlardı. Mavera Ekibi, Bu insanlar, üzerinden gelen haberlere itibar ediyordu. Ülkemizdeki İslami hassasiyet de Mavera’ya.

Kısaca Türkiye’deki Müslümanların gündeminde Afganistan yokken onlar gündem oluşturabiliyorlardı. Bugün dönüp geriye baktığımızda Türkiye’deki Müslümanların gündeme hâkim olma kabiliyeti Cahit Zarifoğlu ve arkadaşları gibi kuvvetli değil malesef. Şu anda bize tepside sunulan gündemle meşgul oluyoruz. Arakan’da, Uygur Türkleri, Filistin, Suriye… Buralardan ancak bahsedildiğinde ilgileniyoruz. Bahsedilmeyince de unutuyoruz. Arakan’da, Doğu Türkistan’da zulüm bitti diye düşünüyoruz. Filistin’de Hakeza.

Bir müddet bu durum böyle devam etmiş. Onun en yakın arkadaşı Erdem Bayazıt, bir film ekibiyle beraber Afganistan’a gitmiş. Oradan gelen haberleri bizzat yerinde görmüşler. Afgan mücahitlere manevi bir moral olmuştu bu seyahat. Erdem Bayazıt, “İpekyolu’ndan Afganistan’a” adıyla bu seyahatini kitaplaştırmıştı. Cahit Zarifoğlu ise yer yer denemeler ve soruşturma yazıları yazsa da Afganistan için daha çok şiirleri ile akıllarda kaldı. Cahit Zarifoğlu, Mavera’da Afganistan konusunu o kadar çok işledi ki adı "Afganistan şairi"ne çıktı. Erdem Bayazıt da "Afganistan yazarı" olarak akıllarda kaldı. Afganistan’dan alınan sağlıklı haberleri bu sefer Erdem Bayazıt, ona ulaştırır.

Cahit Zarifoğlu, sadece Afganistan değil, Suriye’de yapılan zulmü de çok işledi. 80’li yıllarda. Suriye, o zamanlarda da böyle iç savaşla yıkılmıştı. Zalim Esad’ın babası binlerce Müslümanı katletmişti. O, İslam âleminin bin parçaya bölünmüş halini, anlamsız kardeş kavgasını dile getirir. Hama’ya şiirler yazmıştı.

Büllbül yolar dudağını

Bakınca kara aklın batağına

Yetmişbin şehit

Sayısınca billur kâse

Öyle bir sarsan ses

Gür gümrah dalmış

Hak'la yarenliğe İçinden akan nehir

İki yakayı çatan nehir

…..

Cahit Zarifoğlu, İslam coğrafyasının soluk borusu gibiydi. Onun haritasının hatları bütün İslam âleminden geçer. Gâh Afganistan'da, gâh Filistin'de gâh Suriye'dedir. “Daralan Vakitler” adlı bir şiiri var. Orada bahsettiğimiz harita bir bütün olarak duruyor. Beyrut, Kudüs ve Filistin'e yolu düşer ve buralar için çok gözyaşı döker, karalar bağlar. O şiirden gözyaşlarıyla ıslanan birkaç mısrasın aşağıya alıyoruz.

Beyrut'un gözyaşları şimdi

Kudüs'ün yanı başında

Müslümanlarsa uzaklarda

Sanki başka

Gelinmez bir dünyada