Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
01 Temmuz 2022

Bir anı bir hikâye

2006 yılında Beyazıt ilçesinde yapılan yeni adliye binasının açılışı için Ağrı iline gitmiştim. O dönemin Yargıtay Başkanı Sayın Osman Aslan benimde açılışa gelmemi istemişti. Çünkü Sayın Osman Aslan ile 1970’li yıllarda Urfa adliyesinde birlikte görev yapmıştım. O zaman Ağrı Milletvekili olan Sayın Halil Özyolcu’da ayrıca gelmemi istemişti.

Ağrıya gittiğimizde, o zaman Ağrı Valisi Sayın Osman Aslan’ın damadı olan Halil İbrahim Akpınar’dı. Vali Sayın Osman Aslan ve Halil Özyolcu ile bir araya gelerek sohbet ettik. Bu aradaki zamanı değerlendirmek için daha evvel tanıştığım ehli hizmet, eğitimci yazar Maşallah Afşin beyefendiyle akşam yemeğin de bir araya gelerek hasret giderdik.

Akşam yemeğinden sonra programın yapıldığı mekâna geçtim. Misafirler bir masanın etrafında toplanmıştı. Sayın Osman Aslan beni görünce hemen ayağa kalktı ve; “Abdulkadir bey benim Yazı İşleri Müdürümdür” diyerek iltifatta bulunarak yer gösterdi. Masada o zamanın Adalet Bakanı Sayın Cemil Çiçek’te bunuyordu. Yemekten sonra sohbete başladık. Bir ara ben Sayın Cemil Çiçek ve Osman Aslan’a hitaben, “Sayın Başkanım siz Şanlıurfa’yı bilirsiniz, yeni yapılacak adliye binası Urfa’nın tabiriyle ‘Bamya suyu’ mevkiinde yapılacakmış. Bu bölgede dere akıyor, Böyle bir yer de Adliye binasının yapılması sakıncalı değil mi?” diye sordum.

Sayın Osman Aslan bu söylediklerimi dikkatlice dinledi ve bir görevliye (herhalde bir genel Müdür olsa gerek) hitap ederek, “Abdulkadir beyin dediklerini duydun siz bu konuda ne diyeceksiniz?” diye sorunca o görevli , “Efendim Abdulkadir bey doğru söylüyor, endişelerinde haklı olabilir ancak bu proje bizden daha evvel tasdik edilmiş, yapacağımız bir şey yok” diye cevap verdi.

Doğu Beyazıt Adliyesi’nin açılışından sonra hep birlikte Büyük İslam Âlimi AhmedeXane’nin mezarını ziyaret ettik ve harika bir mimari sanatıyla günümüze kadar uzanan İshakpaşa Sarayını da gezdik.

Urfa adliyesi bundan belki on beş yıl evvel Bamya suyu mahallesinde yapıldı. Yapıldığı o günden, günümüze kadar bu binanın altından sürekli olarak su kaynıyor. Zaman zaman vidanjörlerle su çekiliyor. Yukarda arz ettim ya Bamya suyu mahallesinde bu bina yapılmıştı. Böyle bir sonucu görmek için mühendis olmaya gerek yoktu. Maalesef bu binanın yeri yanlış seçilmişti. Aynı zamanda birinci sınıf arazileri de heba ederek bu arazilerin üzerinde mahalleler yapmaya devam edildi.

Felaket bunun la da kalmadı, bu binanın yetersizliğinden adliye beşe bölündü ve merkez binanın dışında dört yerde ek binalar hizmete girdi. Bir proje en çok100 yıl veya en az 50 yıl hesap edemezseniz devlet ve halk ekonomik olarak zarar görür, hem de vatandaşa gerekli olan hizmeti sağlıklı veremezsiniz.

Yıkılan Kızılay binasının yerinde iki katlı taştan yapılmış adliye binamız vardı. 1966 yılında ilk olarak orada göreve başlamıştım. Cezaevi de hemen adliyenin bitişiğinde yapılmıştı. Cezaevinden mahkûm veya sanıkları adliyeye açılan bir kapıdan mahkemeye getiriyorlardı. O adliye binası ile birlikte cezaevini de yıktılar, sonra da 1972 yılında hizmete giren bir adliye binasını yaptılar, orayı da yıktılar. Cezaevini Eyyubiye mahallesinde yaptıktan sonra o da yetmedi, şimdi ise Urfa’dan 35 kilometre uzaklıktaki Hilvan ilçemize yakın yeni bir cezaevi yaptılar.

Bence bu yapılanları fazla anlatmaya gerek yok. Her şey son derece açık. Ecdadımız ne kadar harika projeler yapmış. Bizde almışız kazmayı elimize durmadan yapmaya ve yıkmaya devam ediyoruz. Bununla da iftihar ediyoruz. Bu kazma hiç mi hiç elimizden düşmüyor bu gidişle de asla hiç düşmeyecek. Hem bir anıyı hem de bir gerçeği dile getirmek istedim.

Haydi kalın sağlıcakla.