Bir Ali Kurt Hoca geçti bu dünyadan
Kıvılcımlar saçar aşkın, felâhın geldi ey Âli
Yiter ömrün, nedir ferman, kıdemlenmiş cefâkâre
Prof. Dr. Ali KURT
Hayatın en büyük gerçeği ölümdür. Faniliğin girdabında can çekişir
yaratılmış her şey. Muvakkat bir ömrün anlarını soluruz aslında nefes yerine.
Kum saatinin taneleri gibi tükenir ecel saatine hapsedilen bu nefesler… Son kum
tanesinin hazneye düşmesi gibi son nefesi veririz ve biter bu dünya gurbetimiz.
Ali Kurt Hoca da 1953 yılında İstanbul’da başladığı dünya
gurbetini, ömrünün neredeyse tamamını yaşadığı Erzurum’da sonlandırdı. Geride;
ailesi, öğrencileri, mesai arkadaşları ve sevenleri olarak yetimane bir hüzünle
gönlü kırık, gözleri yaşlı bir halde kalakaldık.
Malum salgın sürecinde birçok faaliyet internet üzerinden yapılmaya
başlanmıştı. Şanlıurfa’dan arkadaşımız Eyyüb Azlal’ın Zoom üzerinden yürüttüğü Osmanlıca
Safahat Okumaları gurubumuzun müdavimleri arasında Prof. Dr. Ali Kurt Hocamız
da vardı. Ben ilk önce onu edebiyat profesörü sanmıştım. Ancak Eyyüp Bey bizi
tanıştırınca onun bir Tıp Profesörü olduğunu öğrendim. Hatta onun Erzurum
Ziraat Fakültesinden hocam olan Prof. Dr. Ahmet Kurt’un oğlu olduğunu da…
O ilk tanıştığımız gün bana babası hakkında neler hatırladığımı sordu.
Ben de merhum Ahmet Kurt Hoca hakkında aklımda kalan bazı hatıralarımı
anlattım. Bunun üzerine Ali Bey, babası hakkında bir kitap hazırladığını benden
de bu anlattıklarımı yazıp göndermemi istedi. Ben de hocaya bir metin yazıp
gönderdim.
Hoca sadece hekimlik ile iştigal etmiyordu. Felsefe alanında
doktora yapıyordu. Sosyoloji, iktisat, hastane yönetimi bölümlerini bitirmişti.
Halen Açık Öğretim Fakültesinde Tarih okuyordu. O aynı zamanda Erzurum Tarihini Tanıtma ve
Araştırma Derneği başkanlığını yürütüyordu. Türkiye Yazarlar Birliği
Erzurum Şube yönetiminde de bulunmuştu. Osmanlıcasını ilerletmek için Safahat
Mektebi’ne katılıyordu. Gazetelerde köşe yazarlığı yapıyordu. Çok yönlü,
bilgili, donanımlı bir insandı.
Hoca ile her hafta yaptığımız Safahat Mektebi toplantılarından
sonra uzun uzun sohbetler ettik. Ona, malum hastalık sürecinden, aşı
çalışmalarına, salgının hangi seviyelere çıkacağına kadar çok şey hakkında
sorular sorduk, onun açıklamaları ile bilgilendik. Sonra da en girift tarihi meseleleri
tartışırdık. Mesela onunla Sarıkamış üzerine bir program da yapmıştık. Hoca bu
meseleyi de bilinmeyen yönleriyle araştırmış, okumuş bir insandı. Bu programda
da ondan çok şey öğrendik.
Onunla Zoom üzerinden birkaç gün Osmanlıcadaki Arapça unsurlar
üzerine çalışmıştık. Benim Ankara’ya tayin olmam sürecindeki Çorum – Ankara
arasındaki gelgitlerim yüzünden bunu devam ettiremedik. Bu yüzden ona karşı çok
mahcubum. Hoca son olarak benden babası hakkında yazdığı kitabın ikinci baskısını
yapacağı için kitabı yeniden okumamı ve düzeltilecek yerler varsa tespit etmemi
istemişti. Kitabı baştan sona tekrar okumuş, düzeltme yapılması gereken birkaç
hususu not almıştım. Hoca ile bu hususları görüşmek nasip olmadı. Geniş bir
zamanda görüşelim diye erteledik. Lakin o zaman bir türlü gelmedi.
Hocanın hastaneye kaldırıldığı, peşinden yoğun bakımda olduğu ve
nihayet vefat ettiği haberleri peş peşe geldi. Şok olmuştum. Çok sevdiğim bir
ağabeyimi kaybetmiştim. Gözlerimden yaşlar boşaldı. Hayat böyleydi işte. Bu güzel
insanı tanıdık, nasibimiz miktarınca hasbihal ettik, sesini duyduk, internet
aracılığıyla da olsa canlı yayınlarda yüzünü gördük, yazıştık. Bir buçuk yıl
kadar süren arkadaşlığımız bu vefat ile noktalandı.
Erzurum çok önemli bir evladını kaybetmişti. Sosyal medyada Şeref
Akbaba, Selami Şimşek, Rıdvan Canım, Hanefi İspirli, Yusuf Kotan, Mehmet Yaşar
Genç, Murat Ertaş ve Cahit Hınıslıoğlu gibi tanıdığımız Erzurumlu hocalarımızın,
dostlarımızın buruk mesajlarındaki ifadeler de hep bu yöndeydi. Safahat Mektebi
gurubumuzda Eyyüp Azlal, Mehmet Tanrıverdi ve Mehmet Pektaş hocalarımız da
üzüntülerini dile getiren dostlardandı.
Ağabeyimize, hocamıza rahmet, kederli ailesine, Erzurum’a ve sağlık camiamıza başsağlığı diliyorum. Mekânın cennet olsun Ali abi… Senden razı idik, Rabbim de razı olsun. Hakkını helal eyle gönlü güzel insan… Varsa bir hakkımız bizden yana helal olsun.