Bir Acil Durum ve Afet Bakanlığı Kurulmalı mı?
YÖNETİM düşüncesinde, ismine
proaktif yönetim dediğimiz bir yaklaşım var. Bu yaklaşıma göre sorun ya da kriz
ortaya çıkmadan evvel bu sorunu veya krizin yaşanmamasını sağlayacak ön
girişimlerde bulunuyor, tedbir alıyorsunuz. Hem sorunu önceden öngörüyor hem de
ortaya çıkmaması için çeşitli müdahalelerde bulunuyorsunuz. Yani burada sadece
müdahale değil bir öngörme, önceden sezme ve tahmin etme durumu var.
Örneğin orman yangını
çıkmadan evvel hangi şartlarda orman yangının çıkabileceğini önceden
öngörüyorsunuz. Deprem olmadan evvel çeşitli öncül verilerden yola çıkarak ne
zaman hangi şiddette ve hangi alanda deprem olacağı hakkında bir öngörüş ya da
tespit oluşturuyorsunuz. Sonrasında proaktif yönetim yaklaşımın bir gereği
olarak deprem olmadan evvel depremin yıkıcılığını ya da olumsuz etkilerini
bertaraf edecek önlemler alıyorsunuz ki deprem gerçekleştiğinde beklenen can
kaybı ve zarar gerçekleşmesin.
Böylece kriz çıkmadan
evvel krizi öngörüyor ve krizin muhtemel etkileri hakkında çeşitli
spekülasyonlar, tahminler ve önveriler sunarak sorun ortaya çıkmadan önce
tedbir alınmasını sağlıyorsunuz.
Geçelim uygulama
sahasına... Mesela özellikle ülkemizin kuzey kesimlerinde sıkça yaşanan sel
felaketi için bu yaklaşımı kullanabilir miyiz? Sel bir doğal afet. Oldukça da
yıkıcı etkileri olan ve vereceği zararlar noktasında neredeyse insanoğlunun
çaresiz kaldığı bir felaket. Belki sel olgusunu tamamıyla ortadan kaldırmamız
mümkün değil ama, muhtemel bir sel felaketinde ortaya çıkacak zarar ve ziyanı
asgariye indirebiliriz. Mesela dere yataklarına kurulmuş şehirleri tasfiye
ederek daha güvenli yerlere taşıyabiliriz. Sıfırdan yapılacak binalara da
ruhsat vermeyebiliriz. Ya da sel neticesinde eğerek debisi gerekse seviyesi
yükselmesi beklenen bir nehrin yatağını değiştirterek şehrin açığından, zarar
vermeden geçmesini sağlayacak tedbirler alabiliriz. Yahut çok fazla yağış alan
bölgeler için yeni bina ve beton standartları geliştirebilir, standartları
bölgesel farklılıklar üzerine yeniden tanımlayabiliriz. Bir ön tedbir olarak
sel yaşanması muhtemel bölgelerde özellikle havadan müdahale araçlarının bir
felaket ihtimali karşısında daima müdahaleye hazır hale getirecek bazı
iyileştirmeler yapabiliriz. Örneğin Karadeniz bölgesinin batı, orta ve doğu
kesimlerinde üç ayrı merkez kurarak afet durumlarında kullanılmak üzere beşer
onar acil müdahale helikopterini personeliyle birlikte hazır tutabiliriz.
Mesela bu helikopterlerde insanları güvenli bir şekilde taşıyacak büyük
sepetler olsa ve binalarda mahsur kalan insanlar bu sepetlere binerek güvenli
yerlere taşınsalar. Ya da helikopterler bizzat bindirilerek bölgeden
uzaklaştırılsalar. Gerek orman yangınlarında gerekse sel felaketlerinde hava
araçlarının ne denli önemli olduğu ortaya çıkmış vaziyette. Yani önden tedbir
alarak krizlerin derinliğini azaltabilir, özellikle tabii afetlerin ortaya
çıkaracağı riskleri minimize edebiliriz.
Peki bu işleri kim
yapacak? Örneğin AFAD bütün bu işleri koordine edebilir, ya da bizzat
üstlenebilir mi? Mesela bir acil durum ve afet bakanlığı kurulsa işin hem
bilimsel, düşünsel, strateji geliştirme boyutu bu kurumun uhdesine alında hem
de araç, gereç, insan kaynağı ve makine parkı açısından daha güçlü ve gelişmiş
bir organizasyon kurulsa fena mı olur? Mesela AFAD ve Kızılay gibi kurumlar bu
bakanlıkla koordineli çalışsa, bunun yanında makine araç gereç parkı açısından
belediyeler ve belediye birlikleri de bu tip durumlarda bakanlığın
inisiyatifine geçse fena mı olur?
Ya da afet ve acil durumlarda vatandaşın yardımına koşacak daha fazla sayıda müdahale ekipleri kurulsa... Bu ekipler hem müdahale hem de eğitim konusunda yetkin hale getirilse... Belki bu işlevlerin büyük çoğunluğunu AFAD üstleniyordur. Ancak organizasyonel olarak bölgesel ölçekte belki daha fazla organize olunabilir ve çeşitli risk grupları açısından farklı uzmanlık sahaları geliştirilebilir. Deprem, sel, yangın, büyük çaplı kaza, radyoaktif sızıntı, nükleer-biyolojik silahlar, vb... Başlıklar şüphesiz artırılabilir. Bütün bu başlıkların kurumsal anlamda sahada karşılığının oluşturulması için daha büyük bir organizasyona ihtiyaç olduğu kesin. İşte bu yüzden bir acil durum ve afet bakanlığı kurulmalıdır diyoruz.