Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
14 Temmuz 2024

​Bİr 15 Temmuz kahramanları var, bir de 16 Temmuz kahramanları!

Rabbim, hain darbe girişimini püskürten bütün şehitlerimizden, gazilerimizden razı olsun. Mekânları cennet olsun.

Darbe girişimine ilk soruşturmayı açan dönemin Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Harun Kodalak’a ait, başlıktaki ifade. Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi'ndeki "15 Temmuz Konferansı"ndan sonra kullanmıştı bu cümleyi:

“Bir 15 Temmuz Kahramanları var, bir de 16 Temmuz kahramanları!”

Bu ne demek?

Şu demek:

Bir…

CIA-FETÖ- Darbe Girişimi’ne karşı çıkmak, bu “işgal harekâtı”ndan ülkemizi kurtarmak için canlarını, mallarını gözlerini kırpmadan fedâ edenler var...

Bir de…

Bu işin havasını atanlar!

Bu ikinci kategoridekiler, baktılar ki, bu aziz millet, Cumhurbaşkanlarının riyasetinde, hain darbe girişimini püskürttü…

Hemen piyasaya çıkıp, kahramanlık edebiyatı parçalamaya, kendilerinin darbecilere karşı ne büyük kahramanlıklar gösterdiğini anlatmaya başladı.

H H H

Bunlardan birine bir arkadaş rastlamış…

Diyor ki;

Mühim mevkide bulunanlardan biri, darbeyi püskürtmek için yanına aldığı –kendisi gibi-

nice kahraman vatan evlâdı ile nasıl “cenk” ettiklerini öyle bir anlattı ki…

Kendimizden utandık!..

Sonra…

Sonra…

Ortaya çıktı ki, kendileri sıcak saatlerde “tatil beldesi”ndeymiş aslında.

Başkent’te verdiği “kahramanlık mücadelesi”ne “iş halledildikten sonra” katılmış!..

O katılışını da, sanki en başından alandaymış gibi ballandıra ballandıra anlatmış.

“Ne kahraman biri, keşke biz de onun kadar kahraman olabilseydik!” diye düşünen bizleri de iyice keklemiş!..

H H H

Bilirsiniz, gerçek kahramanlar mütevazı olurlar…

Seferde gövdeyi, kafayı taşın altına koyanlar, zafer sonrasında pek konuşmazlar.

İşin havasını atan, “zaferin” nimetine talip olan o kadar

çoktur ki...

Ve “nimeti paylaşma” faslında seviye o kadar düşer ki…

Nice gerçek kahraman, “Çekildik izzet-i ikbal ile bu acayip sahneden!” der…

Ve köşesine

çekilir...

Ya da…

“Meydan sahte kahramanlara kalmasın” diye biraz dirense de...

Zaman içinde, köşesine çekilmekten başka çare bulamaz!

H H H

O gün…

O gece, büyük kahramanlık destanları yazıldı.

Büyük bir bölümünü “otomobili olmayanların” ya da “teneke misali otomobili olanların” oluşturduğu milyonlar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çağrısına icabet ederek, memleketin en stratejik mevkilerine ölüm yağdıran alçaklara karşı çıktılar.

Tanklara, uçaklara kafa attılar…

Devasa demir yığınlarının altında ezilmeyi, kurşun yağmurlarına hedef olmayı göze aldılar.

Dışarıya çıkmaya takatleri olmayan yaşlı nineler, dedeler, anneler, babalar, evlâtlarına

“Al abdestini çık şehadet meydanına!” emrini verdiler.

H H H

Biz bu vatanı her seferinde, iman dolu göğsümüzle, büyük kahramanlık destanları yazarak kurtarmadık mı?

Ve elbette…

Seferdekilerle zafer kutlamalarındakiler hep farklı olmadı mı?

Çanakkale’ye dönüp de bakın; o destanı yazan kahraman vatan evlâtlarının ve onların evlâtlarının sonraki hallerine!..

Ve sonrasında…

Sonrasında, “elit” takımının “İngilizleri”, “İngilizceyi”, “Frenk gömleğinden”, tayyörlere, depiyöslere kadar “Fransız- ecnebi” olan her

şeyi nasıl da “kutsal ürünler” gibi

baş tacı edişlerine...

Biz de Kastamonulular olarak en büyük payları aldık; seferdeki kahramanlarımızı ve sonrasında “başımıza gelenleri” nasıl unuturuz?!

H H H

Sevgi böyle bir şey; vatan sevgisi…

İnsan, “Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli!” diyerek çıkar meydanlara…

Öncesini düşünür, o anı düşünür…

Sonrası için sadece “zafer”i ve "şehadet"i düşünür.

Ölürsem şehit İnşaAllah, ölmezsen gazi!..

H H H

Sonra…

Sonrası vatan sağolsun.

Bugünlerde, bir kenara çekilmiş…

16 Temmuz kahramanlarını uzaktan izleyen insanları görüyorum.

Menfur Darbe Girişimi’ne karşı ilk soruşturmayı açarak o gecenin en önemli kırılma noktalarından birine imzasını atan dönemin Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Sayın Harun Kodalak’ı bir dinleseniz!