Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
27 Temmuz 2019

Binali Yıldırım’a yakışır

Binali Yıldırım’ın hayat hikâyesini uzun uzun anlatmaya gerek yok. Daha önce çok önemli görevler yapmış olmasına rağmen son seçimde vatandaşla o kadar iç içe geçti ki, hayat hikâyesini öğrenmeyen kalmadı. Alçakgönüllülüğü ile öne çıkıp tanıtım filminde kendisini “Topal Dursun’un oğlu” olarak tanıtması da sevilmesindeki öncelikle nedenlerden biri... Vatandaş kendisine yakın duranı takdir ediyor. Bu kadar devlet hizmeti yapıp, hala alçakgönüllü olabilmek herkesin başarabileceği bir şey değil.

Son seçimlerde ipi göğüsleyememesi Binali Yıldırım’dan kaynaklanmıyor. Bir bütün olarak Cumhur ittifakının yorgunluğunu, belediye ve devlet kademelerinde görev yapanların vatandaştan uzak oluşunu ve vurdumduymazlığını yansıtıyor.

Recep Tayyip Erdoğan, görev yaptığı her kademede vatandaşa yakın olmak, onun fikrini almak için büyük bir çaba içine oldu. Çünkü çok iyi biliyordu ki, yakın çevresindekiler kendisine doğru bilgi verecek durumda değil. O yüzden büyükşehirde iken Beyaz Masa’yı kurdu. Başbakanlık’ta Bimer’i, Cumhurbaşkanlığı’ndan Cimer’i kurdu. İsteyen herkes kimliğini belirterek bu kanallardan derdini anlatıp çözüm isteyebiliyor. Haklı ise problemi de kısa sürede çözülüyor.

***

Peki ya belediye ve devlette görev alan insanlar öyle mi? Vatandaş bir belediye başkanına, bir başkan veya bakan yardımcısına veya bir bürokrata rahat ulaşabiliyor mu? Asla ulaşamıyor. Seçimden önce sivil toplum kuruluşlarını gezen belediye başkanları şimdi onların telefonlarına bile çıkmıyorlar.

Bir insan kendisini iyi yetiştirmiş olabilir. Özel sektörde de başarılı ve çok iyi yönetici olabilir. Ancak devlete geldiğinde işini halkla birlikte, halkla iç içe yürütemiyorsa başarılı değildir. Asıl maharet, eleştiriye açık olması ve yaptıklarını doğrudan halkla konuşarak yürütmesidir. Devlet hizmeti bunu gerektirir. En belirgin ve bariz örnek, Vali Recep Yazıcıoğlu’nun hizmetleridir.

Günümüzde halkla iç içe olan ve açık kapı politikası güden örnekler de var. Birçok belediye başkanı haftanın bir gününü halk günü ilan ederek, belediyede vatandaşın görüşlerini ve şikâyetlerini dinlemekte ve bu doğrultuda hareket etmektedirler. Bu insanlar makam mevki kaygısı olmayan, halka doğrudan hizmeti ilke edinmiş devlet adamlarıdır.

Devlette görev alanların yeri gelince vatandaşın arasına girebilmesi, vatandaşın da koruma ve özel kalem duvarlarını aşarak kendisine ulaşabilmesini sağlaması gerekir.

***

AK Parti’nin en büyük problemlerinden biri, yetişmiş yönetici sıkıntısıdır. İlk dönemlerinde bu ihtiyacın bir kısmını Gülen’in adamları karşılıyordu. Ancak onlar da devlete ve millete değil kendilerine çalışıyordu. FETÖ’cüler büyük oranda tasfiye edildikten sonra günümüzde profesyonel yönetici azlığı yine kendini göstermeye başladı.

Eskilerin “kaht-ı rical” dediği, halkın önüne düşecek, insanları harekete geçirecek, milleti gayrete getirip çalışmasına öncülük edecek yöneticilere ihtiyaç var. Türkiye, doğal kaynaklarıyla, genç ve dinamik nüfusu ile bulunduğu jeopolitik konumu ile çok yüksek bir potansiyele sahiptir. Eksik olan bu imkânları kullanıp Türkiye’yi zenginleştirecek yetişmiş yönetici eksikliğidir.

Mevcut bakanların bir kısmı bulundukları makamı etkili bir icraatla dolduramamışlardır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin oturması için uğraş verilen bir dönemde, çok konuşmayıp çok çalışan, çalışmasını da halkla birlikte yürütecek yöneticilere ihtiyaç var.

Recep Tayyip Erdoğan’ın tek başına ülkeyi yönettiği algısının kırılması için başta Binali Yıldırım olmak üzere AK Parti’nin yetişmiş kadroları iş başına getirilmeli ve bu akil adamlardan istifade edilmelidir. Gençler de onların yanında muhtelif görevlerde yetişmeli ve olgunlaşmalıdır. Kişilerin değil milletin zenginliği için buna ihtiyaç var.