''Bilinç ve İstikamet''
“İslam nedir, ne değildir?” sorusu, tüm zamanların en yaygın ve en güncel sorusudur…
İslam, kültürel bir niteleme, tarihsel bir malumat, toplumsal bir tema, geleneksel bir miras, kalıtsal bir aidiyet değildir…
İslam, bilinçli bir tercihtir…
Bir hayat tarzı, bir dünya görüşü, bir varoluş biçimidir…
Âlemlerin Rabbine teslimiyetin adıdır…
Bu teslimiyetin bir diğer adı da koşulsuz, kuşkusuz, katıksız bir imandır…
İman ise aynı zamanda bir ideal, bir iddia, bir irade demektir…
İmanın öngördüğü yaşam için ise bilinç ve istikamet gerekir…
İmanla yola çıkanların yolda hiç sapmadan, zikzaklar çizmeden, yalpalamadan, bilinçli ve dosdoğru ilerlemeleri gerekir… Ta cennete varana kadar…
Yaşamın tüm kademelerinde tevhidi bir bilinci, istikamet ayarlı bir duruşu sürdürmeleri zorunludur…
Kişiliklerimiz, kimliklerimiz, kurumlarımız, kadrolarımız, kitlelerimiz “bilinç ve istikamet” terkibinin neresinde duruyor? Sorgulamak durumundayız…
Bilinç ve istikamet, varlık âleminde sadece insana has bir durumdur… İnsanın bilinci ve istikameti bozulursa dünyanın ne dengesi ne de düzeni kalır!
Bilincimiz üzerindeki blokajları, yolumuza döşenen bariyerleri görmek mecburiyetindeyiz…
Yürüdüğümüz yolun, izlediğimiz izin, tuttuğumuz elin farkında olmalıyız…
Söylemimizle, eylemimizle, yöntemimizle müstakim olmak durumundayız…
Sürekli kulvar değiştiren, hedef sapması yaşayan, yön travmasından kurtulmayanların yaygınlaştığı bir zaman diliminde onarıcı bir özeleştiriye, diriltici bir özgüvene, sürükleyici bir özveriye öncelikle ihtiyacımız var…
Yüreğini kavi tutan, azmi ve aşkı körelmeyen, sefere sadakatini kaybetmeyenlerin sorumluluğu daha da büyüyor…
Modern zamanlarda bilincimize musallat olan farklı marazları savmak ve sağlıklı bir yürüyüşü en zor şartlarda sürdürmek zorundayız…
Bilincimize, bütünlüğümüze yönelik sistematik operasyonları etkisizleştirebilmek için inanç, bilinç, direnç dünyamızı sahihleştirmek ve zenginleştirmek kaçınılmazdır…
Bir bilinç yüklemesi, istikamet tashihinde artık gecikemeyiz…
Kapalı, yaralı, defolu bilinçle davanın yürümeyeceği kesin…
İslami temel konu ve kavramlarımızı bu bakış açısı ile yeniden ele alma ihtiyacı duyduk…
Bu vesileyle tam da Ramazan ayının arifesinde yeni bir kitap çalışmamız oldu: “Bilinç ve İstikamet’’. Dört duvar arasında kaldığımız şu günlerde kalıcı olmasını umduğum en güzel çalışmalardan birisi de okumak olacaktır..
Bu çalışmanın yeniden inşa sürecinde inanca, bilince, dirence az da olsa bir katkı sağlayacağını umuyorum…
Sadaka-i cariye olması duası ile…