Bilim ve insanlığın geleceği
Koronovirüs salgınının insan türünün varlığını tehdit ettiği bu zor zamanlarda en çok gündeme gelen alanların başında bilim gelmektedir. Son yıllarda dünya devletlerinin bilimsel araştırmalara fon ayırmaması, bilimsel araştırmalara yeterli düzeyde yatırım yapmaması, Koronavirüs salgınına karşı insanlığın etkili bir tedaviye kavuşmasına engel olmaktadır. Koronavirüs salgını, bilimin hiçbir şekilde ihmal edilemeyecek bir alan olduğunu ve bilime yapılacak yatırımın insanlığın tür olarak devamı için yapılan en değerli girişim olduğunu göstermektedir.
Bütün dünya, bugün bilimsel araştırma merkezlerinden ve laboratuvarlarından gelecek olan haberlere odaklanmıştır. Bilimsel araştırma merkezlerinde ve laboratuvarlarında insanlığın bugün duymak istediği en önemli şey, Koronavirüsüne karşı etkili olacak aşının geliştirildiğine dair bir haberdir. İnsanlık, umudunu bilimsel araştırmalardan gelecek sonuçlara bağlamıştır.
Koronavirüsü salgınının insanlık için küresel bir beka sorunu haline gelmesinden sonra dünyanın önde gelen bilimsel ve akademik kurumları, bütün verilerini, bilgilerini ve kaynaklarını herkesin ulaşımına açık hale getirdiler. Koronavirüsüne karşı bilimsel verilerin ve kaynakların herkesin kullanımına açılması, küresel düzeyde bilimsel alandaki işbirliği için çok önemli bir adım anlamına gelmektedir. Koronavirüsü, insanlığın küresel düzeyde bilim alanında açıklığa ve işbirliğine gelecekte daha fazla ihtiyaç duyacağını göstermektedir. Yardımlaşan açık bilim, bugün ve gelecekte en çok ihtiyaç duyduğumuz şeydir.
Tarih boyunca ideoloji, fanatizm, inanç, iktidar, ekonomi ve ahlak adına hakikatin kendi tekellerinde olduğunu iddia eden kişiler, gruplar, kurumlar ve güçler olmuştur. Bugün insanlık, doğrunun dogmatik bir şekilde kendi tekellerinde olduğunu iddia eden hiçbir kişiye, yapıya, kuruma ve güce ihtiyaç duymamaktadır. Bir durumu gözleyerek veya bir fikri test ederek yola koyulan bilim, yanlış sonuçlara ulaşmamızı ve yanlış yollara sapmamızı minimuma indirgemek için deneylerini, gözlemlerini, testlerini ve araştırmalarını yapar. Her araştırma, deney ve gözlemden elde edilen veriler sayesinde bilgilerimiz çok sağlam sonuçlar üzerine oturtulmaya çalışılır ve hayatımızın güvenlik içinde sürmesi için bilimsel yolların tatbik edilmesi sağlanılır. Bilim bize en güvenilir sonucu sunma arayışındadır. Bilimin elinde her problemin çözümü için sihirli bir değnek yoktur. Koronavirüsüne karşı bilimin hemen sihirli bir aşı veya tedavi gerçekleştirmesi mümkün değildir. Bilim, zahmetli bir iştir. Büyük, ince ve dikkatli emeklerle yapılan araştırmalar ve elde edilen veriler ışığında bilim, ince ve uzun bir yolda ilerleyerek sürekli olarak bize yol göstermeye çalışır.
Bilimin amacı bizi kandırmak veya aldatmak değildir. Ancak bilim adına yalan atan ve bizi kandırmaya çalışan sahtekarlar ve şarlatanlar hep vardır. Kelle paçanın Koronavirüsüne karşı en etkili gıda olduğunu veya bu virüsün genimize işlemeyeceğini söyleyen yalancı ve sahtekâr yalancıları maalesef her gün dinliyoruz. Bugünlerde en çok dikkat etmemiz gereken husus bilim adına her türlü yalanı söyleyen sahtekârlara ve şarlatanlara kulaklarımızı tıkamaktır.
Bilim, doğruyu sığlaştıramaz, yüzeyselleştiremez ve içini boşaltamaz. Bilim, doğruyu en sağlam ve somut haliyle anlama, çalışma, açıklama ve kullanmak demektir. İnançlar, ideolojiler ve bâtıl yanılsamalar, gerçeği karartabilir ve cehaleti değişik maskelerle hakim kılabilirler. Günümüzdeki en büyük tehlike, cehaletin hayatlarımıza hakim olması ve hayatımızı tehlikeye düşürmesidir. Günlerce yapılan bilgilendirme çalışmalarına rağmen 2 saat içinde binlerce insanın çıldırmışcasına sokaklara çıkması ve marketlere saldırması, bilimin ve aklın yokluğunda hayatlarımızın gene kendi ellerimizle çok kolaylıkla alt üst olabileceğinin çok acı bir şekilde yaşadık. O 2 saatlik çılgınlığın, çok yakın zamanda hepimize artan ölümler ve vakalar olarak döneceğine şüphe yoktur. Koronavirüse karşı 2 aydır sürdürdüğümüz mücadeleden sonuç alabilmemiz için bilimsel ve rasyonel bilgiye, düşünceye ve yaklaşıma, hayatlarımızda maksimum düzeyde yer açmalıyız.
Hayatlarımızda gerekli olan değişimler için bilime, bilgiye ve akla yer açmak zorundayız. Batıl inançlar, efsaneler, dedikodular, komplo teorileri, yalanlar ve şarlatanlıklar, sağlıklı, makul ve bilimsel bir şekilde biyolojik, psikolojik ve sosyal varlığımızı korumanın önünde engel oluşturmaktadırlar. İnsan onuru, insan hakları, insan özgürlüğü, insan güvenliği ve demokrasi başta olmak üzere insana ait asli değerlerin ve ihtiyaçların bugün ve gelecekteki güvenliği, bilime, araştırmaya, sanata, ahlaka, akla, felsefeye ve düşünmeye bağlıdır. Felsefe ve bilim, insanlığa bir bütün olarak saygı duymayı, insanlığın bir parçası olarak ilişki ve bağlantı içinde olmayı, insanlığın diğer canlılardan ayrı düşünülmeyeceğini bize öğretmektedir. İnsanlığın geleceğinin güvende olması için bilimi ve insani değerleri birlikte alan yeni bir anlayış değişikliğine ihtiyaç vardır.