Dolar (USD)
34.53
Euro (EUR)
36.16
Gram Altın
2984.26
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
15 Nisan 2020

Bilim Maskesi !

“Kilise ile bilim insanlarının (halkın) iktidar kavgasıdır “din ile bilimin karşı karşıya gelme” hikayesi. Ve Kilise, dinin hakimiyetini değil, dini kullanarak kilisenin (ruhban sınıfın) iktidarını gözetiyordu. Bilim insanları, yöneticiler ve bu tartışmanın kendilerini de baskıdan kurtaracağına inanan halk, “kilisenin engizisyon tahakkümünden “ dinin karşısına bilimi koyarak kurtulmaya çalıştı…”

Bizdeki bilim tanrısına tapanların çoğu bu tarihi süreci çok iyi bilir aslında. Batı buhranlı dönemlerden geçerken, Müslümanların bilimsel araştırmalarda, eserleriyle ve inşa ettikleri medeniyet ile hangi noktada olduğunu da gayet iyi bilirler.

Bilimi dinin karşısına koymaya kalkanların çoğunluğu bunu kasıtlı bir şekilde yapmaktadır.

Neden mi?

Samimi olarak arayış buhranında yönünü kaybetmiş çok küçük bir azınlık dışında, bu kişilerin çoğunun derdi ne bilim, ne ilim… Hedonist bir yaşam tarzını bilimcilik maskesiyle perdelemektir niyetleri. Yaşam tarzlarını kısıtladığını düşündükleri için, bilim- din çatışması adı altında, özellikle İslam düşmanlığı yapıyorlar. İdeolojik bir mücadele biçimi olarak bilimi kullanıyorlar da diyebiliriz buna. Aynı kilisenin insanlara tahakküm aracı olarak dini kullanması gibi bir şey aslında yaptıkları…

Uzun bir zamandır özellikle bizdeki “bilim din çatışması” diyerek, din karşıtlığı yapanları izlerim. Yazdıkları, varsa eserleri, yaptıkları iş, ideolojileri, sosyal çevreleri, neyi sever, neyden nefret ederler…

Yazdıklarına bakıyor ve her seferinde hayretler içinde kalıyorum. Varlık sebebi, İslam ve Müslüman düşmanlığı olabilir mi bir insanın? Her şeylerini bu düşmanlık üzerine inşa etmişler. Hayatları, yazdıkları, eserleri, ilişkileri, para kaynakları, servetleri… Evet, İslam’a saldırmak, Müslümanları tahkir etmek, bu milletin mukaddesine dil uzatmak, gelenek ve göreneklerini küçümsemek, töresini bozmak kazanç kapısı olmuş bunlar için. Ne kadar fazla saldırırlarsa “belirli mahfiller” tarafından o kadar alkışlanmış ve maddi destek görmüşler…

Çoğu sığ, cahil, okuduğunu pek anlamayan, anlasa da gözlerini kör eden nefretten dolayı hakikati dile getiremeyen bildiğin holigan tipler. Sadece hazza göre yaşamak isteyen ve bunun, dinin va’z ettiği düsturlara, ahlaka, toplumsal sorumluluklara aykırı olduğu bildikleri için, dinin karşısına bilimi çıkartmaya çalışan zavallı şeyler bunlar.

Bilim nedir diye sorsan “doğmalara karşı olmak” falan filan geveler dururlar ancak. Bilimin insan hayatının neresinde olduğunu -olması gerektiğini bilmezler. Bilim hangi meseleleri kuşatır/kuşatmalıdır, sınırları neresidir, bilime hangi zaviyeden bakılmalıdır, bilimin ahlakı nedir/ne olmalıdır sorularının cevabı da yoktur bunlarda. Mesela inanç, ahlak, aşk, sevgi, nefret, ruh, sanat, şiir, hikemiyat, felsefe gibi konularda bilimini nereye koyarsınız? Mesela insanın varoluş sancısında bilimin rolü ne olabilir?

Bilimin elbette hayatımızda önemli bir yeri var. Fakat hayatımızın her alanını kuşatamaz. Bilim dine yer gösteremez. Ahlakın çerçevesini çizemez. Din bilime yer gösterir, bilimin ahlakını da yine din belirler. Bu olmadığı zaman, bilimsel araştırma deyip yüz milyonları katledecek virüsü üretir, insanlığı yok etmeye kalkarsınız. İnsanlığa faydalı olacak bilimsel nükleer çalışmaları, insanlığı sömürecek, yüz binlerce insanı bir anda yakıp yok edecek atom bombasına çevirebilirsiniz. Küresel ısınma dersiniz, sebebi bilim ve teknoloji olur. Ozon tabakası dersiniz, bilim ve teknoloji kaynaklıdır. Savaşlar, katliamlar, işgaller bilim ve teknolojide ileri giden ülkelerin eseridir. Dünya servetinin yüzde doksanı “bilim ve teknolojik araştırmalara en çok yatırım yapan, en çok destekleyen ve savunan” yüzde onluk kesimin elindedir. Haklının değil güçlünün haklı görüldüğü dünyayı, o bilim tanrısına tapan, bilim her şeyin önündedir diyen zihniyet ayakta tutar.

Mesele bilim de değil ilim de… Mesele ahlaki ve ruhi olarak çürüyen insanlığın bilim maskesiyle kendini gizleme çabasıdır.

Bizdeki yozlaşmış zihniyetin ahvali de budur.

“İslam bilime uygundur” gibi saçmalıkları ise, “kendisini seküler camiaya şirin görünerek hoca diye pazarlamaya kalkan akla tapan tipler” geveleyip dursun. Biz Müslümanız. İnancımız bize insanlığa faydalı olmanın ehemmiyetini öğretmiştir. Bin beş yüz yıllık İslam Tarihimiz, her ne kadar çoğu hala Batının yağması ve gizlemesiyle bilinmese de alanında çığır açmış ve insanlığın hizmetine sunulmuş nice bilimsel keşif ve eserlerle doludur. Biz bilimin hakikatine ve önemine inanır ve fakat nerede durması gerektiğini, nasıl bakılması gerektiğini ve ahlaki olarak sınırlarını da gayet iyi biliriz.

Bilim din çatışması diye bir şey yok bize göre. Bilim maskesi takarak, kendi sefil anlayışını insanlığa dayatan yozlaşmış cahil bir zihniyet var…