Bilim, hikmet ve üniversite
Yetkin Düşünce dergisinin 7. sayısı bilgi, bilim ve üniversiteler üzerine oldu. Şahsi kanaatimce, bir ülkenin geleceğe projeksiyon geliştirmesinde en temel mesele bilgi, bilim ve bunların işlendiği mekanlar olarak üniversitelerdir. Zira siyaset, ekonomi vb. tüm işleyişlerin bir bilgi ve bilim temelinde çerçevelenmesi gerekir ki, üniversitelerin üretimi bu bağlamda temel bir zemin teşkil eder.
Bugün üniversiteler konusunda çok boyutlu tartışmalar söz konusudur. Bunlara belki kısa kısa değinebiliriz. Birincisi, Üniversite ve medrese arasındaki kıyaslamalardan doğan tartışmalardır. Bazıları Türkiye’yi ancak medreselerin kurtaracağını iddia etmektedirler. Bu, biraz da Osmanlı’daki güçlü zamanlarımıza bakarak yapılan özdeşleştirmeden kaynaklanmaktadır. Önemli olan bilgi temelli bir işleyiştir. Bugün temel problemimiz; üniversiteleri bilgi ve bilimin ciddi işlendiği mekanlar kılmak ve kaliteli hale getirmektir.
Ben Yetkin Düşünce Dergisi’nde üniversite sorunlarına dair birkaç boyuta değinmiştim. Bunlardan en önemlisi, Üniversitelerin hakikat tekelciliğini kırarak bir tartışma zemininin merkezi olmalarıdır. Üniversiteler sadece toplumsal anlamda onaylanmış düşüncelerle yetinmezler. Bunların dışında farklı düşünceler üreterek eleştirel bir zihniyetle bunları sürekli tartışırlar. Bilgi ve bilimde gelişme ancak böyle olabilir.
Bu bağlamda üniversiteler, ancak kendi içerisinde farklı görüş ve düşüncelere kendisini açarak hakikat tekelciliğini kırabileceklerdir. Dolayısıyla öğrencinin aynı konuda farklı görüş ve tezleri savunan hocalarla karşılaşmaları, devlet ve toplumun işleyişinde birer alternatif olarak farklı görüş ve tezlerin ortaya konulması ciddi önem taşımaktadır. Bu konudaki handikap, farklılıkları yok etmek şeklinde gerçekleşmektedir.
Ülkemizde üniversitelerle gözlemlediğimiz bir diğer husus, üniversitelerin daha çok bir “ekmek kapısı” olarak görülmesidir. Lisans düzeyinde bir eğitim görmek, gelecekte iş bulmak amacına matuftur büyük oranda. Bu durum bir yandan Türkiye’deki iş ve istihdam meseleleriyle, devletin iş kapısı olarak görülmesiyle; diğer yandan sınıfsal yükselişlerde eğitim ve üniversitelerin önemli görülmesiyle ilintilidir. Ancak üniversitelerin bu işlevlerinden öte, bu işlevleriyle birlikte kaliteli bir bilgi üretim ve tartışma mekanı haline getirilmesi bir zorunluluktur.
Yetkin Düşünce dergisi, bilgi ve üniversite meselesini ele alan sayısında bu benzeri konuları tartışmaya çalıştı. Bu bağlamda sayıya Ahmet keleş, Muhammet Özdemir, Esat Arslan, vejdi Bilgin, İhsan Toker, Şaban Ali Düzgün, Yaşar Sarıkaya konuyla ilgili yazılarıyla katkıda bulundular. Dergiye ayrıca Durmuş Günay’ın üniversite konusundaki söyleşisi de renk kattı. Günay, üniversitelerde “tefekkür” de dahil birçok sorunu kısa kısa ele alarak analiz ediyor. Dergiye dosya dışı yazılarla Atasoy Müftüoğlu, M. Yaşar Soyalan, Kadir Canatan katkılarda bulundu.
Yetkin Düşünce dergisi ağırlıklı dosya konularıyla okuyucunun önüne çıkmaya devam ediyor. Bu zamana kadar sahadan aldığımız geri dönüşümler, olumlu yansımaları ve böyle bir derginin arandığını bize göstermektedir. Özellikle entelektüel ilgilerin ve tartışmaların giderek zayıfladığı bir ortamda, Yetkin Düşünce dergisi bu işlevleri de yerine getirmek arzusunda.
Retorik bir söylemin giderek baskınlaştığı, popülizmin yoğunlaştığı bir zaman diliminde sağlıklı tartışmalar ve burhana dayalı analizlere daha fazla ihtiyacımız var. Bunun için de kolaycılığa kaçmadan “tefekkür” ağırlıklı, kendimizi sorgulayan bir tartışma ile yavaş yavaş ilerlemek gayretindeyiz. Bunun için önemli desteğimiz tabii ki okuyucularımız. Her türlü görüş, düşünce ve önerileri bekliyoruz.