Bilgi Kırıntıları
Bazen dost meclislerinden, muhabbet dolu sohbetlerden, irfan yüklü kitaplardan bilgi kırıntıları toplarım. Sonra bakarım ki, o minik mücevherler, aslında hayatımıza mana katacak bir cevher ambarıdır, yolumuza ışık tutacak hikmet pırıltılarıdır. O bahçeden bir demet çiçeği sizinle paylaşmak istiyorum.
Atayu00ee çok konuşanları şu beytiyle ikaz eder: "Tecrübe ehli bunu böyle bilir / Kim ki çok söyleye ol çok yanılır"
Cumhuriyet devrinin iyi şairlerinden Ahmet Muhip Dıranas bir gün dostlarına şöyle demiş: "Ben her şeyimi şiir için feda ettim."
Şerif Aydemir 17 Mart 2012 tarihinde Kubbealtı'nda bana ve M. Zeki Kuşoğlu'na Koca Ragıp Paşa'nın şu mısraını nakletti: "Mana kadu00eemdir, kimsenin malı değildir."
Mustafa Demirci, Fatih Sultan Mehmed'in şu ölümsüz sözünü bulup göndermişti: "İmkanın sınırını görmek için, imkansızı denemek lazım."
Bu sözü kim söylemiş bilmiyorum, ama bana pek anlamlı geldi: "Bir medeniyet başka bir uygarlıkla karşılaşmazsa kendisini geliştiremez."
Şair ve hatip merhum Rıdvan Çongur, İstanbul'a geldiğinde görüşürdük. 23 Şubat 2012 tarihinde yazdığı "Zeynep Sultan" dörtlüğünü fakirle paylaşmıştı: "Hayat, Rabbimizden bize hediye; / İşte geldik, gidiyoruz gördün mü? / Bir gün bu ülkeden ben de giderim, / Canım hediyedir benim rabbime."
Şair şöyle demiş: "Nadan ile sohbet etmek güçtür bilene, / Çünkü nadan ne gelirse söyler diline"
Halk şiirinden iki mısra: "Ölüm ile ayrılığı tartmışlar / Elli dirhem fazla gelmiş ayrılık"
Şairler şaka ile karışık şöyle derlermiş: "Yazın içelim kışın tövbe ederiz." Tabii yaz mevsiminden kışa kalacağına garantisi olan varsa, buyursun içsin.
Balzac'tan güzel ve hoş bir söz: "Cemiyet hayatına girmeyen roman yazamaz, cemiyete giren de roman yazmaya vakit bulamaz."
Son devrin tanıklarından yazar Münevver Ayaşlı'nın 30 yıl önce okuduğum muhteşem bir eseri vardır: Edep Yahu00fb. Şu beyti okuma zamanıdır: "Ehl-i diller arasında aradım kıldım talep / Her hüner makbul imiş, illa edeb illa edeb"
Hazreti Ali Efendimizden muhteşem bir söz: "Rabbimi, isteklerimin olmaması ile bildim."
Kethüdazade, manidar sözlerinden birinde İstanbul'un iki semtinin ruhunu anlatır: "Üsküdar deyince aklıma ahiret gelir, Fatih deyince de aklıma Fatiha."
Özcan Ergiydiren büyüğüm nakletmişti. Mehmet Dede dermiş ki: "İhtiyaç faziletlerin anasıdır."
Kenan Rifai, yakınlarını harekete ve gayrete teşvik edermiş: "Yürü daima yürü, durmak geri tekamüldür, ölüm bile seni yürürken yakalasın."
Hatırlamak önemli. Gerçi unutmayı seven bir milletiz, ama Andre Gide'nin şu sözünü bari unutmayalım: "Hatırlamak dert icadıdır."
Şu iki mısra da gönül dünyamızı bütün cömertliğiyle yansıtmıyor mu dersiniz: "Kapımız açıktır girene / Lokmamız helaldir yiyene"
Peki üstat Yahya Kemal Beyatlı'nun şu sözüne ne demeli: "İnsan insanın ufkudur."
* Bu beyti de bir sohbet esnasında Mustafa Yentur söylemişti: "Cihan bağında bir maksudu ins cinsin / Ne sen kimseyi incit ne de kimse senden incinsin"
M. Zeki Kuşoğlu hezarfen. Hüner sahibi sahibi sanatkarımızın vecizelerinden biri: "Mensubiyet mesuliyet ister."
Erhan Afyoncu, "Tarihin Arka Odası" programında açıklamıştı: "Biz tarihçiler bir konuyu araştırırken şuna dikkat ederiz: Tarif, tetkik, tahkik, tasnif ve terkipu2026"
Hüsamettin Arslan Oğullar ve Babaları kitabındaki hatıratında babasıyla sabah tarlaya giderken şu türküyü kendisinden dinlediğini söyler: "Kadir Mevlam senden bir dileğim var / Beni muhanete muhtaç eyleme"
Destan şairimiz Niyazi Yıldırım Gençomanoğlu, Prof. Dr. Suphi Saatçi'ye anlatmış: "Kerkük'ten bir grup, yıllarca evvel Yahya Kemal'i ziyaret eder. O gruptan biri Yahya Kemal'e iki Kerkük hoyratı okur. Biri aklımda sana okuyayım: 'Dünyasına dünyasına / Güvenme dünyasına / Dünya benim diyenin
Dün gittik dün yasına'. Hoyratı dinleyen Yahya Kemal şaşırır ve "Bu kul sözüne benzemiyor' der."
Fatih'in muazzam bir sözü: "Hüner bir şehri abad etmektir."
Halil Rıfat Paşa, bir gün dostlarına "Gidemediğin köy senin değildir." demiştir. Bir şairimiz ise "Gitmesek de görmesek de / O köy bizim köyümüzdür." diyordu. İşte aradaki kapanmaz fark, hatta derin uçurum.
Nabi'nin asırlarca unutulmayacak beyti: "Eğerçi köhne metaız revacımız yoktur. / Revaca da ol kadar ihtiyacımız yoktur"
Ümit dolu bir Hint atasözü duymuştum, orada şöyle deniyordu: "Tepende kara bulutlar olsa bile, gökyüzünün maviliğinden kuşku duyma."