Dolar (USD)
34.43
Euro (EUR)
36.12
Gram Altın
3009.84
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
30 Ocak 2017

Bilge Hukukçu

Türkiye'de az tanınan ama bilgi ve birikimiyle derya olan şahsiyetlerden biri de M. Necati Demirtaş Beyefendidir. O bilge hukukçumuzdur. Kaleme aldığı seçkin eserler, hazırladığı kıymetli kitaplar onun müstesna bir şahsiyet olduğunu gösteriyor zaten. Bir de tatlı ve samimi sohbeti var ki, muhtelif mekanlarda bunu tatma talihine eriştik şükür. u00c2deta bir Osmanlı rüzgarı esiyor bulunduğu salonda. Hocamız, maziden bir çok güzelliği devşiriyor ve dinleyicilerle cömertçe paylaşıyor. Yakın çevresinin ve tanıyanların gönlünde taht kuran yazarımızın bugünlerde Akıl Fikir Yayınları'ndan iki çok kıymetli eseri neşredildi: Şeyhülislam Yahya Efendi Divanı Şerhi ile Fetvaları ile Şeyhülislam Ebüssu'ud Efendi. Biri edebiyatımızın mümtaz bir ismi çevresinde adeta bütün edebiyatımıza toplu bir bakış sergiliyor, diğeri de mümtaz bir hukuk ve din adamımız hakkında etraflı bir biyografi hüviyetindedir.

Yazarımızın hayat hikayesi özetle şöyle: 1929 yılında İstanbul Fatih'te dünyaya geldi. Yirminci İlk Okul ve Karagümrük Orta Okulu'nu bitirdi, 1948 yılında Vefa Lisesi'nden mezun oldu ve aynı sene İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne girdi. Bu fakülteyi iyi derece ile bitirdi. Bir yıllık stajı müteakip çeşitli yerlerde hakimlik yaptı. 1985 yılında son görevi Kadıköy Ceza Hakimliği'nden kendi isteğiyle emekli oldu. Necati Demirtaş'ın yayınlanmış eserleri şunlar: Kur'an'da Allah, Kur'an-ı Kerim (Sistematik Bir İnceleme), İslam'ın Doğuşu ve Temelleri, Açıklamalı Osmanlı Fetvaları, İki Devir İki Nesil.

Necati Demirtaş Beyefendi, çok değerli bir hukukçu, iyi bir alim ve eşine az rastlanır gönül insanıdır. Boğaziçi Yayınları tarafından neşredilen muhteşem Ebussuud Tefsiri'nin redaksiyonu ve kontrolü Hocamıza aittir. Bu ömürlük hayırlı çalışmaya merhum Ergun Göze ile birlikte imza atmıştı. Kubbealtı'nda çıkan ve iki ciltten meydana gelen Osmanlı Fetvaları da şimdiden ilim dünyasının müracaat eseri olarak göz dolduruyor. Necati Bey'in Boğaziçi Yayınları arasında okuyucuya ulaşan İki Devir İki Nesil isimli eseri neşredilmişti. Kitapta renkli hatıraları var. Çocukluğundan başlayarak bütün bir gençlik, meslek, olgunluk ve emeklilik hayatından kesitleru2026 Arada çok değerli ve aşina isimlerle karşılaşıyoruz. Dikkatle okunacak faydalı bir hatıralar demeti.

Üsküdar'daki bir sohbet esnasında çocukluğundan itibaren yaşadıklarını ve meslek hayatını anlatmıştı. Orada, "Kırklareli'ndeki hakimlik görevimden sonra İstanbul Kadıköy'e tayin edildim. Salacak'ın üstünde Doğancılar'da küçük bir ev satın aldım. Humeyra'nın Yahya Kemal'in o muhteşem şiirinden yorumladığı 'Sessiz Gemi' gibiydi ev. O gün bugündür Üsküdarlı bir sakin olarak oturuyorum." Hocamız kısa bir süre önce geçici olarak Beşiktaş'a yerleşti. O sohbette Üsküdar'ı şöyle anlatmıştı: "Müslüman Türkler Fetih'ten çok önce Üsküdar'a gelip yerleştiler. Semt, başta Aziz Mahmud Hüdayi Hazretleri olmak üzere bir çok Allah dostunu barındırıyor. Üsküdar bana Bağdat'ı hatırlatıyor. Fuzuli'nin Bağdat için söylediği gazel çok güzeldir. Orada Bağdat'ı 'evliyalar şehri' olarak tarif edilir. Selviler makamı Karacaahmet beni çok etkiler. Padişahlar Üsküdar Doğancılar bölgesini mekan tutarmış."

Babıali'de tanıştığı isimler arasında bulunan merhum Ergun Göze'yi unutamayan Demirtaş, bir sohbette şöyle demişti: "Ergun Göze matbuatta yer etmiş bir kalem erbabıydı. İshakoğlu Hamdi Bey dostum vasıtasıyla Ergun Göze ile tanıştık. Babıali'ye gittik, 2000'li yıllardı. Ergun Beyi Boğaziçi Yayınları'nda ziyaret ettik. O zaman Kur'an-ı Kerim'in Sistematik Bir İncelemesi isimli bir çalışma yapmıştım. Kitabı el yazısıyla yazmıştım. Önsözünü Prof. Dr. Bekir Karlığa kaleme almıştı. Ergun Bey kitabı aldı, üç gün sonra beni aradı ve beğendiğini söyledi. Bu kitap Boğaziçi'den çıktı. Daha sonra İslam'ın Doğuşu ve Temelleri isimli ikinci kitabım çıktı. Ergun Göze'nin ideali Ebussuud Tefsiri'ni tercüme ettirmekti. u00c2deta ömrünü buna hasretmişti. 'Hayatımı bu eseri tercümeye vakfettim.' diyordu. Kitabı Arapçadan Türkçeye tercüme ettirdi, ancak dilini zayıf bulmuştu. Redaksiyona ihtiyacı olduğunu söylüyordu. Bir gün birlikte Eyüp Sultan'a gittik. Ebussuud Efendi'nin mezarını ziyaret ettik, ruhaniyetinden özür diledik. Sonra Ergun Bey bu eserin redaksiyonu görevini bana verdi. Altı cildini hazırladım. Bu çalışma üç sene sürdü. Ergun Bey, 'Kalan 6 cildi de sen hazırlar mısın?' diye sormuştu. O zaman eşim hayattaydı. Dedim ki: 'Ergun Bey, bunları da hazırlarsam eşim beni boşar.' Güldü ve ısrar etmedi."

Kendisiyle yıllar önce yaptığım bir röportajda meşhur tefsirden şöyle söz etmişti: "Ebussuud Tefsiri'nin birinci ve ikinci ciltlerinde fetvalara da yer verdim. Osmanlı Devletinin toprak reformunu bile Ebussuud Efendi'ye borçluyuz. Ebussuud Efendi'nin fetvaları bugünkü insanımıza göre çok eski. Ama ben onları bugünkü anlayışa uyarlamak istedim. Ebussuud Tefsiri bana bir ufuk açtı. Beni zenginleştirdi." O mülakatta, "Fetva verecek olan din adamları eskiden nasıl yetişiyordu ve nasıl bir eğitim alıyorlardı, lütfen anlatır mısınız?" soruma şu cevabı vermişti: "Osmanlı ülkesinde eğitim, öğretim 'Sıbyan Mektebi' ile başlıyordu. Küçük yaştaki çocukların devam ettikleri bu mekteplerde elifba, Kur'an, tecvid, ilmihal, hat ve kitabet gibi dersler okutuluyordu. Fakat hali vakti yerinde olan ailelerin çoğu bu aşamada çocuklarını özel hocalar eliyle eğitmeyi tercih ediyorlardı. Medresler dört aşamalı bir eğitim veriyorlardı. Sahn-ı seman'ı bitirenler, tefsir, hadis, fıkıh ve kelam gibi ilim dallarında daha ileri bir ihtisas derecesine ulaşabilmek için 'medresetü'l- mütehassısu00een'e gidiyorlardı. Fetva verebilmek için bütün ilim dallarını bilmek fakat özellikle fıkıh ve usu00fbl-i fıkıhta çok iyi yetişmiş olmak gerekiyordu. Çünkü daha önce de ifade edildiği gibi fetva, ictihad makamı idi. Müftiler de bu vasıfları haiz olan müderrisler arasından seçiliyorlardı."

Avrupa Hukuku, Roma Hukuku ve İslam Hukuku arasında mukayeseler yapan Necati Beye göre, "Ahmed Cevdet Paşa büyük bir hukukçumuzdur. Hukuk sahasında muazzam hizmetleri var. Mecelle'de bir çok karar var ki bugün bile yürürlüktedir. Ahmet Cevdet Paşa bugün aşılmamıştır." Fetavayı Ali Efendi (Çatalcalı Ali Efendi'nin Fetvaları) eserinde 1000'in üzerinde fetva var. 17. asırda yaşamış olan bu büyük alimi de daha iyi tanımamız gerekiyor. Sağlıklı ömür dilediğim yazarımızın yeni eserleri üzerinde duracağım inşallah.