Dolar (USD)
34.32
Euro (EUR)
36.30
Gram Altın
2835.47
BIST 100
9420.42
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
11 Eylül 2024

Bilal Kemikli'nin Kıyıya Vuran Deniz'i

Elimde uzun süredir okunmayı bekleyen Prof. Dr. Bilal Kemikli’ye ait “kıyıya Vuran Deniz” isimli 67 şiirden oluşan 96 sayfalık bir şiir kitabı var. Okumaya başlarken direkt olarak kitabın ilk şiiri olan Dibace’den başlıyorum. Ancak şair bu şiirde “Ben şair değilim. Biliyorum. / Şair harflerle örer kelimeyi. / Kelimelerle kurar şehri / Ne musiki var sesimde / Ne şairin işçiliği.” diyor. Şaşırırsınız değil mi? Zira elinizde şair olmadığını söyleyen bir adamın yazdığı bir şiir kitabı ve içinde okunmak için sıra bekleyen 67 şiir var. Siz olsanız ne yapardınız?

Hüseyin Akın da bu soruyu kendisine sormuş olacak ki onun aklına Mehmet Akif’in “Ne tasannu bilirim; çünkü sanatkârım, Sözün odun gibi olsun, hakikat olsun tek” dizeleri gelivermiş ve kitabı sonuna kadar okuyup bir de değerlendirme yazmış.

Kitabı kapatıp en baştan incelemeye başlıyorum. Kitabın kapağına ve adına bakıyorum. Güzel bir çizim ve şairane bir isim; Kıyıya Vuran Deniz. Şair ne kastetmiş demeye kalmadan kitabın ilk cümlesi ile karşılaşıyorum. “İnsan denizdir. / Evet, çocuk da olsa deniz!” Bunda bir iş var diyorum. Hadi deniz metaforu çok kullanıldığı için birazcık anlıyormuş gibi olsam da içindekiler kısmında gözüme çarpan Deniz isimli şiire gidiyorum. Karşıma “Sudan bir kilimdir / Ebrûli nakışlı deniz” mısraları çıkıyor. Başımı hafifçe sağa kaydırdığımda Aylan şiiri ile göz göze geliyorum ve içim bir anda cız ediyor.

Şairimiz Prof. Dr. Bilal Kemikli Hoca da sanki beni izliyor gibi fırsat bu fırsat deyip “İçimizde kaç Aylan var? / Kendi sahilinde boğulmuş?” diye soruveriyor. Cevabım var mı? Maalesef yok… Peki neden yok? Bakıyorum Kemikli Hoca’nın bir cevabı var. “Körelmiş vicdanların kayalığında /Kaybolan insanlığımız” da ondan… Peki neden mi? İşte Ölü Balık şiiri aracılığı ile yine hocanın cevabı “Çocuklar / Kavga ederken babalar / Ölü balıklar gibi / Kıyıya vuruyor/ Akdeniz sahillerinde!” Haklı mı? Elbette haklı, hem de yerden göğe kadar haklı!

Hatırladınız değil mi 2 Eylül 2015'te Suriye’den kaçıp Yunanistan'a geçmek isterken bindikleri lastik botun batması sonucu beş kişilik ailesi ile birlikte Akdeniz’de ölen ve Bodrum’da sahile vuran üç yaşındaki Aylan bebeği…

İşte pazılın parçaları gibi parçaları yan yana koyduğumda kitabın adının neden Kıyıya Vuran Deniz olduğunu şimdi daha iyi anlıyorum. Evet Kıyıya vuran Aylan Bebek… Hani Hoca kitabın başında “İnsan denizdir. / Evet, çocuk da olsa deniz!” demişti ya…

Başım önümde mahzun bir eda ile devam ediyorum okumaya…

“Her ölüm bir oluştur / Her ölüm bir kavuşma / emi gider bir limana yar olur” (17)

“Çayın tadında demlenir dostluklar” (19)

“Yalnızlığım bırakmıyor içimde büyüttüğüm türküyü” (20)

“Şiir ırmağı akıyor gecenin ortasında / Durup ıslanıyorum serin sularında Türkçenin” (23)

“Yenik aydın kayıp umut” (25)

“Asfalta düşmüş bakışları temizler yağmur” (31)

“Hayır, artık sadede gelme zamanı” (35)

“Şimdi ben kapısında şehrin / Uçmağa kanat çırpan güvercinim.” (37)

“Karanlık bir sayfadır, asılmış gökyüzüne gece” (39)

“Surete düşmüş bakışları toplar gözlerim” (52)

“Dön divane yüreğim dön / Dönüşlerde tükenir çoğul sevdalar” (52)

“Gözlerim bakışlarında yıkanır” (60)

“Bahar ve sonbahar gibi /Raflara dizilmiş mevsimler” (64)

“Sahaf dükkânlarında satılır / Zıddıyla kaim hayatlar” (64)

“Gülmek ağır bir yüktür yaşlı bedenlere” (66)

“Benlikten duvar örmüş /Gönlümün ankebûtu” (71)

“Hep bir kavuşma türküsüdür hayat / Ayrı kalınmışlıklar üzerine /Aşığın ahıyla yakılan” (81)

“İnsan düşlerle yaşar mevsimleri fakirhanesinde bir an” (91)

“Yıldızlar yol gösterdi tükenmez umuduma /… / Ah ateşiyle suladım azmimi ” (93)

Okudukça karşımıza çıkan bu mısralar karşısında şaire “Hani şair değildin ya, bunlar ne o zaman?” diye gıyaben sormaya başlıyoruz. Lakin İbrahim Demirci’nin de belirttiği gibi bu iddiasız başlangıç ile beklentiyi yani tansiyonu düşüren şair, tıpkı gayri resmi bir hazırlık maçına çıkmış futbolcu gibi başlıyor hünerlerini döktürmeye.

Bilal Kemikli hocamız aslında bize diyor ki; “Bu şiirleri okurken öyle sanatmış, poetik unsurlarmış aramak yerine daha ziyade ifadelere kafa yorun. Size ve tüm insanlığa tuttuğum şiir aynasında kendinizi muhasebe edin. İnsanlık gereği ile icramız arasındaki mesafeyi bir ölçelim. Kıyılara vuran Aylan bebekleri, vahşice katledilen Narinleri, Şam’ı, Halep’i, Gazze’yi, Doğu Türkistan’ı, Arakan’ı kısaca İslam coğrafyasında yaşanılan zulmü görün. Zira artık sadede gelme zamanı!”

Bilal Kemikli hocamız ilahiyat alanında profesör olmuş bir akademisyen. Haliyle geçmişe, geleneğe, kadim medeniyetimize, köklü kültürümüze, edebiyatımıza ve tasavvufa vukufiyeti de bir hayli yüklüce… Okuduğumuz her mısrada bu kadim incileri mısraların arasına serpiştirdiğini görüyoruz.

Bilâl Kemikli hocanın kitabı aslında dikkatle ve yavaş yavaş okunması gereken bir şiir kitabı. Özellikle kitaptaki tasavvufi ifadeleri iyi özümsemek gerekiyor. “Bir demirciyim/Hu zikriyle döven/ kalp demirini” ve “Biz kaptan kaba boşalan nefesiz” mısralarını okuyunca gayri ihtiyarı “HÛ erenler!” diyor insan.

Hocanın Kıyıya Vuran Deniz kitabı 2020 yılında Çıra Yayınlarından çıkmıştı. Ancak kitabı o günlerde okuma ve tanıtma fırsatım olmamıştı. Derken 2023 yılı Haccında sevgili üstadımız D. Mehmet Doğan merhumu Mekke’de kaldığı otelde ziyaret gittiğimde tevafuken Bilal Kemikli Hoca ile de karşılaştık. Mehmet Ağabey beni kendisine takdim ettiler. Ayaküstü kısa bir sohbet sonrasın hocamız bir programı olduğu için yanımızdan ayrılmıştı.

Geçtiğimiz gün kitaplığımda tekrar karşılaştığım kitabı hemen elime alıp okudum. Geç kalmışlığın bir özrü babından kitaptaki Rana’ya Ninni şiirini hicaz makamında, Geliş Gazeli (Sen Geldin ya Leyla) şiirini de nihavent makamında besteledim. Umarım hocamız da bu besteleri beğenir.

Hocamızdan nice eserler bekliyoruz diyerek bahsi sonlandırıyorum.