Biden'a Diz Çöktürten Güç!.. 'Yahudi Nazizmi-Siyasal Siyonizm'
Yahudi gerçekliğini doğru analiz
edebilenlerden biriside Louise Marchalko’dur. Aslen Macar olan Marchalko Bolşevizm
ve vahşi Kapitalizm’in arkasındaki sinsi gücün kim olduğu ile ilgili fikirleriyle
tanınır.1945’te Bolşevikler, henüz Macaristan’ı işgal etmeden ülkesini terk
etmek zorunda bırakılmıştı. Yahudilerin milletleri yok etme planlarını
anlattığı “Dünya Hâkimleri Yahudi” isimli kitabını mutlaka okumanızı
tavsiye ederim. Çünkü; “Yahudi Nazizmi-Siyasal Siyonizm”
anlaşılmadan günümüz meseleleri çözümlenemez.
Dünyamız bugün ister açık isterse
gizli olsun “Yahudi Nazizmi-Siyasal Siyonizm” ‘in hâkimiyeti
altına girmiş bir Yahudi hapishanesidir. Bunu anlamak için basit bir yöntem
kâfidir. Nasılki XRAY cihazları detayları ortaya çıkarabiliyor ise, belirli
usuller kullanılmak suretiyle “Yahudi’nin Dünya Hakimiyeti”
meselesi de kolayca ortaya çıkarılabilir. Bugün yeryüzünde her konuda sınırsız
denilebilecek ölçüde özgürlük varken bu özgürlükler Yahudi’nin eleştirilmesi
için asla kullanılamaz, Kullananlar, itibarsızlaştırılarak yok edilir.
Yahudi, hiçbir vakit beynelmilel bir
tip olmamıştır. Onlar bulundukları memleketlerin lisanlarını kullanan, isimlerini
alan görünüşte vatanperver, iş ahlakına sahip iş insanlarıdır. Bunlar Yahudiliğini
inkâr etmeyenlerdir. Bir diğer kısım ise atadan dededen Yahudi olup geçmişi
karanlıktır kimse onların Yahudiliklerini bilmez. Onları da vatansever
milliyetçi, solcu, liberal siyasetçi, vekil, bakan başbakan, bürokrat, asker, olarak
görürsünüz. Hiç kuşkusuz en tehlikeli olanlar bu kriptolardır. Onları ancak ve
ancak icraatlarından anlayabilirsiniz. Dışardan destekli olmaları nedeniyle en
belirgin özellikleri “yaptırtmam” demeleridir. Ülkelere ve
ülkemize en çok zararı bu kriptolar vermişlerdir.
İster açık ister kripto olsun bir
Yahudi’nin sadakati, menfaatiyle çelişene kadardır. Asla ve asla ruhunu teslim
etmez. O her zaman Yahudi’dir. Diğerleri ise onlar için Goim’dir. Yahudi’nin
hedefi “Dünya Hakimiyeti”dir. Bu hedef için oluşturulmuş Siyon
protokollerinde “Gizlilik kuvvetimizin temelidir” der. O bakımdan
Şişli’de, Londra, Brooklyn ve NewYork’ta hiç kimse sakallı ve cübbeli bir
Yahudi’ye rastlamaz. Bizden devşirdikleri hain yapı FETÖ’de ilhamını bu siyon
protokollerinden almıştır. İsrail için ne demişlerdi? “Güneyde en
sevdiğimiz ülke” ...
Hristiyanlık zavallı bir şekilde
aslından koparılmıştır. Bu koparılış adım adım ve sinsice gerçekleşmiştir. Hz
İsa’nın (A.S.)’ın tebliğinde, ”Yahudi Nazizmi-Siyasal Siyonizm”
ile mücadele vardır. Fakat bu mücadele Hristiyan din adamları tarafından maalesef
ki terk edilmiştir. Toplum hayatından uzak uyuşuk din adamları Yahudilik
karşısında teslim olmuşlardır. Böylece Yahudilik Hristiyanlığın içine gıdım
gıdım zerk edilmiştir. En sonunda Protestanlık doğmuş, Protestanlık ile
birlikte Yahudilik kiliselere girmeye başlamıştır. Protestan vaizler vaazlarında
hep Tevrat ve Talmut’tan alıntılar yaptılar. Böylece Hristiyanlık Yahudilik
’ten ilham alan bir şekle büründü. Bundan en çokta İngiliz Protestanlar
etkilenmiştir.19ncu yüzyılda kendilerini kayıp onuncu kabile olarak görenler
bile olmuştur.
Ortaçağ Hristiyanlığı ise yeniçağ
Hristiyanlığından daha akıllı ve ileri görüşlüydü. Onlar, Bu günküler gibi Yahudi
gücü karşısında diz çökmediler. Yine onlar, “Yahudi Nazizmi” ‘inin
Hz İsa ve Hz Meryem’den nefret ettiğini biliyorlardı. Talmut ve Tevrat’ta Hristiyanlık’dan
nefret vardı. Sadece Hristiyanlık içinde değil, bütün cemiyetler için bir
tehdit ve tehlike olduğunu da bilmekteydiler. Fransa Kralı 2. St.Louis 1240’ta Talmud’un
toplatılıp yakılmasını emretmişti. Çünkü Talmud’ta Hz Meryem hakkında ahlaksız ithamlarda
bulunuluyordu...
Tarihi vetirede bütün toplumlar Yahudileri
hep tehdit ve tehlike olarak olarak görülmüşlerdir. Bunun nedeni birçok
imparatorlukta; Roma, İspanyol, Osmanlı’da maddi ve manevi kuvvetleri kontrol
altına alarak çöküşüne neden olmalarıdır… Napolyon: ”Bu Yahudiler çekirgelere,
yaprak kurtlarına benziyorlar ve benim Fransa’mı mahvedecekler”
demiştir. Nitekim sadece Fransa değil bugün Avrupa Yahudi’nin kontrolü
altındadır. Ferdinand ve İzabella onları İspanya’dan atmışlardı…
Fransız ihtilaline kadar Yahudiler
mahkemeleri satın almak hariç kitleler üzerinde bir tesir kuramamışlardır. Şu
bir gerçektir ki Tevrat, Torah ve Talmut onlara dünyanın hakimi olmalarını vaaz
ediyordu. Onlar Allah’a değil Yahudi Nazizm’inin vaaz ettiği Dünya hâkimiyetine
iman etmektedirler.
Fransız ihtilalinden sonra para ve
finans gücü sayesinde basın yayını, basın ve yayın sayesinde de fikir akımlarına
yön verip kitleleri kontrol eder hale geldiler. Avrupa ve Amerika önce finansla
sonra medya gücüyle “Yahudi Nazizmi-Siyasal Siyonizmin” etkisi
altına alındı.
Bugün ABD’de kitleler Yahudi nasıl
isterse o şekilde düşünen Goim’ler haline gelmiştir. Bu etki bizde de yok
değildir. Bugün anası, yavrusu Türkiye siyasetinin muhalefetinin savunduğu
fikirlere bakarsanız bunu rahatlıkla görebilirsiniz. Zira muhalefetin savunduğu
fikir “bunu ben daha güzel yaparım değil yaptırmam” şeklindedir.
Maalesef 19.asrın bütün fikir
hareketlerinin öncüsü Yahudiler olmuştur. Başarı için hem parayı hem de
ihtilalleri bir silah olarak kullanılmışlardır. Beynelmilel sosyalist
teşekküllerinin başında Yahudi Marx ve Lassale vardı. İkisi de katıksız Yahudi
idi ve ırklarının hor ve hakir görülmesinin intikamını sınıf mücadelesi kisvesi
altında almaktaydılar. Her şey “Yahudi Dünya Hâkimiyeti” için
kurgulanmıştı. Bolşevizm, Kapitalizmden doğarak proleteryanın hâkimiyetini
kuracaktı fakat burada amaç çalışma şartları ve yaşam standartlarını yükseltmek
değil, proleteyayı ”Goimleştirmek” ti. Fakat bunun anlaşılması
için 1990’lara gelinmesi gerekti.
Yahudi Nazizmi’nin hedefi Dünya Hâkimiyeti
iken Siyasal Siyonizm’in hedefi Büyük İsrail’i kurmak olmuştur. Dünya Hâkimiyeti
için üç ana hedef; Para ve Sermaye ile medyanın ele geçirilmesi, ülkelerin
özgürlüğünü ve gelişmesini savunan lider ve fikir adamlarının yok edilmesiydi.
Geçmişte ve bugün ülkemizde
uygulanan da tam da budur. İsrail Devletinin önündeki engel Abdülhamid Han
ve Osmanlı idi. Abdülhamid Han tahtan indirildi İmparatorluk on yıl gibi kısa
bir süre içerisinde paramparça edildi. Sonra İsrail kuruldu… Bugün ise; hedef “Büyük
İsrail”dir. Bunun içinse Sayın Erdoğan’ın indirilmesi bu ülkenin parçalanması
gerekmektedir.
Hristiyanlık zaman içinde Yahudi
Hristiyanlığına dönüşmüştür. Hristiyanlığından utananlar mı dersiniz yoksa Hristiyanlığın
modasının geçtiğini düşünenler mi sonunda “Evanjelik” mezhep ortaya çıktı.
Siyonist Hristiyanlar. Daha sonra Hristiyanlık müntesiplerince formalite bir
din haline geldi. Hz İsa’ya atfedilen “benim krallığım bu dünyada değil” sözü
Yahudiliğe yaslanıp yan gelip yatma şeklinde yorumlandı. Bundan istifade eden
Yahudi üç amacını da gerçekleştirmiş oldu. Doğuda Bolşevik, batıda Kapitalist
iki dünya kuruldu. Bir üçüncüsünün İslam Dünyasının kurulması ise sürekli
engellendi.
20.asrın başlarında Hristiyanlık Yahudi
Nazizm’inin emri altında birer Goim haline gelmişti. Elit ve yönetici tabaka
her türlü kontrol altındaydı. Entellektüeller ise baskı altında konuşamıyordu. İkinci
dünya savaşına gelindiğinde Kapitalist dünyanın başında Yahudi Roosevelt, Komünist
Dünya’nınkinde ise Yahudi Marks ve Lenin’in fikirleri ile hareket eden Stalin
vardı. İkisi de bu hayalin gerçekleşmesine hizmet ettiler. O günün en büyük düşmanı
ise “Yahudi Nazizmi-Siyasal Siyonizm” ‘in baş düşmanı olan Hitler’di.
Hitler yok edildi. Güya Kapitalist-Kominist kavga vardı.
Dünya Hâkimiyet fikri üç koldan
ilerlerken para ve sermaye, basın yayın ve en nihayet liderlikler ele
geçirilmişti. Aradan geçen zaman içerisinde gördüğümüz manzara şudur; Komünizm
sadakatle Siyonizm’e hizmet edip tedavülden kaldırılmıştır. Kapitalizmin şu
anki temsilcisi AB-D’dir. Temsilciliğin Çin’e doğru kaydırıldığını görmekteyiz.
AB-D’nin zengin görünümü çöküşüne mani olamayacak...
Peki, yerine ikame edilmek istenen
şey nedir?
Elbette “Tek Dünya Devleti ”
Ortadoğu’da parçalanmalar
İsrail’in etrafında ki güvenlik sorunu içindir. Bu sorun halledilene kadar
parçalanmalar devam edecek. Amaç; küçücük parçalara ayrılmış şehir devletleridir…
Bugün yeryüzünde gördüğümüz
manzara şudur; Biden gibi bidon kafalı liderlerin önünde diz çöktüğü İsrail eski
Cumhurbaşkanı Reuven Rivlin’in Özel Kalem Müdürü 12 çocuklu anne Rivka Ravitz
değil, “Yahudi Egemenliğidir” şahsiyetsizleştirilmiş Hristiyan
topluluklar. Teslim alınmış sözde Hristiyan ve Müslüman kukla liderler. İğrençleşmiş
bir dünya var. Eğer aksi olsaydı Bidon kafa Biden Afrika ve Ortadoğu’daki 12
çocuklu annelerin tümüne aynı saygıyı gösterip önünde diz çökerdi. Ya da fakir,
gelişmekte olan Asya ve Afrika ülkelerinin nüfus artışını kontrol altına almak için
baskı ve zulme başvurmazdı. Hele hele işgal ettikleri topraklarda masum kadın ve
çocukları katletmezlerdi.
15 Temmuz’da FETÖ başarılı olsaydı
1200 yıldır Âlemi İslam’a hizmet etmiş bu millet de “Otorite” olarak
kabul edilen bu gücün önünde diz çöktürülecekti. Güce değil sadece Allah’a iman
etmiş az bir topluluk o gece diz çökülen bu güce karşı destan yazdı.
Elbet gelecekte bir gün gelecek. O
gün ağaçlar ve taşlar dile gelecek ve ”Ey Müslüman! Gel arkamda saklanan
Yahudi’yi öldür” diyecek…