Biden yönetiminin dış politikası
ABD Başkanı Joe
Biden 13-16 Temmuz tarihleri arasında altı Arap Körfez ülkesinin liderleri ile
bir araya geldi. Ayrıca Mısır, Ürdün ve Irak ile bölgesel bir zirve gerçekleştirdi.
Bu ziyaretle iyice anlaşıldık ki Biden ve ekibinin ‘’Ortadoğu’ya’’
ilişkin 21. yüzyıla uygun bir dış politika ve stratejileri yokmuş.
Çünkü
Biden’ın gezisi çelişkilerle doluydu. Örneğin bir taraftan Trump’ın başlattığı
‘’İbrahim antlaşmaları’’ desteklediğini ifade etti, diğer taraftan Filistin’de
Çift Devletli bir çözüme bağlı olduğunu söyledi. Hâlbuki ‘’İbrahim
anlaşmaları’’ Çift Devletli bir çözümü kökünden baltalayan bir girişimdir. Keza
bir taraftan İran’la nükleer müzakereleri sürdüreceğini söylüyor, diğer
taraftan Körfez ülkeleriyle stratejik ilişkimizi geliştireceğiz
diyor. Dolayısıyla Biden ve heyeti büyük bir ‘’vaveylayla’’ çıktığı ‘’Ortadoğu’’
turuna eli boş olarak geri döndü.
Biden yönetimi
2020’de seçildiklerinde dış politikaya ilişkin neler söylediklerini kısaca
hatırlatalım:
Bir: ‘’Sonsuza dek savaşları sona erdirip
değer eksenli bir dış politika yürüteceğiz’’ demişti. Hâlbuki Ukrayna-Rusya
savaşını kışkırtan bizzat Biden ve ekibi oldu. Ayrıca Suriye’nin Kuzey’inde PKK
terör örgütünün uzantısına yardım etmeye devam ediyor. Peki, bu nasıl ‘’değer
eksenli’’ dış politikadır ki, bir terör örgütüyle iş birliği yapıyor?
İki: ‘’Çin'e lazer gibi odaklanıp mutlaka
üstünlük kazanacağız’’ demişti. Oysa dünya siyaseti üzerinde Çin’in etkisini
artıran önemli anlaşmalar Biden döneminde oldu. Örneğin Çin’in İran’la 25 yıllığına
yapmış olduğu çok boyutlu stratejik anlaşma Biden döneminde olmuştu.
Üç: ‘’İran'la nükleer anlaşmaya yeniden başlatarak
Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Salman'ı parya yapacağız’’ demişti. İran’la
yaptığı müzakerelerden bir sonuç henüz alamadı. Ayrıca ‘’parya’’ yapacağız
dediği M. Bin Selman’ı, Cide’de gerçekleştirdiği Zirve’de ‘’stratejik’’ ortak
ilan etti.
Biden
yönetimi ‘’değer eksenli’’ dış politika izleyeceklerini söylemişti ama ‘’çıkar
eksenli’’ bir dış politika izliyor. Gerçi her zaman, ABD dış politikası için
çıkar öncelikli bir konudur. Ukrayna’yı çıkarı için ateşe atmadı mı?
ABD ve
müttefikleri Ukrayna’yı kışkırtarak milyarlarca dolar değerinde silah verdi ama
ülke topraklarının önemli bir bölümünü, Rusya’nın işgal etmesini engelleyemedi.
Batı, Rusya’ya yaptırım uygulayarak Putin’i iktidardan düşüreceğini
bekliyorlardı. Ancak Batılı liderlerin kendileri patır, patır düşüyorlar.
Ukrayna
savaşında Batı, bir zafer kazanmayacak ama bu savaş devam ettiği sürece insanlık
çok şey kaybedecektir. Bu savaş durdurulmazsa, şu anda gıda ve enerji kıtlığıyla
karşı karşıya olan gelişmekte olan ülkelere ve Ukrayna’ya maliyeti korkunç ağır
olacaktır.
Ukrayna kriz
derinleştikçe, Batı cephesinde başka krizlerin tetiklenmesine yol açabilir.Savaşın
sürmesi Rusya’ya büyük zarar verse bile, bu ABD için bir dış politika başarısı
olarak yorumlanmayacaktır.
Biden yönetimi bazen kaba kuvvetle bazen ‘’dolar’’ ile korkutarak bir dış politika izliyor. Böyle bir dış politika tarzı, görünürde ABD’ye bazı menfaatler sağlasa da genel olarak dünyadaki tüm milletlerin nefretine neden olmaktadır.