Bi' Şey De Kut'suz Olsun
Kutlamalar; sayısız farklı konuyla neredeyse yılın bütün günlerini işgal etti. Kutsamaya dönüştü. Akışın uğratıldığı gereksiz sekteler ve onların getirdiği yük normal hayatın kıymetini düşürüyor. Biraz sıradanlığa ve sürgit hayatın gerçekçiliğinde pratik yapmaya ihtiyacımız var. Biraz tabiliği tecrübe etmeye muhtaçlığımız...
Türümüzün kutlama bahanesiyle hemen her şeyi eğlenceye dönüştürme huysuzluğunu her kesim için gözlemleyebiliyoruz. Pek çoğumuz hemen her şeyin acayip "kutlu" olmasından müşteki... Bu; hiç bir değerin yerli yerinde ve o sükunet içre bereketlenme imkanının kalmayışına bir tepkidir. Hakiki değerini bulamayan bir çağın, insanların, -her ne ise, her nerede ise- onu tatmin edecek değerlerin dikkatini çekmek için olmadık ergenlikler, huysuzluklar, tepinmeler yapması gibi.
Sözüm ona barış ortamlarında böyle, biraz soğuyan büyük depremin vaveylası niteliğinde bu ritüeller ve törenler... Zaten değeri bilinen için yapılan içselleştirilmiş bir güzellik, bir enstantane; yaşam yolculuğunun istasyonları mahiyetinde hiç değil. Değerler kıyametiyse bu, kopsun ellemeyelim. Belki sonra yaşamın değer bulduğu sakin bir bahçeye dönüşür dünya...
Bunca kutlamayı nasıl da akıl ediyor insanoğlu-kızı, kimi elleri kanda da olsa, hayret! Biliyor ki; dünya barışı; hiç bir zaman tam bir barışıklığı ve birbirinden güvende olmayı temsil etmiyor. Aksine sıcak savaşın soğumaya bırakılması ve yeni savaşlar için güç toplama aralığı gibi yaşanıyor. Bu aralıkta boş durulmuyor tabi. Kültürel cephede, kimliklerin özgünlüğü ve özgürlüğüne saldırı tüm hızıyla devam ediyor.
Ülkemizde "deliye her gün düğün bayram" tarzı vurdum duymaz bir kimliğin fotokopilerine çokça rastlanıyor. Kimliklerin aslından koparak boşluğa düştüğü o yerde nasıl bir manevrayla tutup başkayı tıpa tıp kopyaladığına hayret ediyoruz.
Kutlamalar; doğrusu önemli cepheler. Çok cazibeli, şenlikli savaş cepheleri. Pahalı, ışıltılı, yaldızlı silahlar... Hepsi canımız acımadan ölelim diye.
Dünya hayatını "oyun ve eğlence" olarak tanımlayan bir kültürün, oyun olmayanı, essah'ı aramayı bırakıp, kurulmuş panayıra kitleler halinde koşması oyunu.
Her inanışın kendine ait değerlerine veya onları kaybetmeme adına düzenlediği kutlamalarına saygı duyarız. Kimsenin bayramını, seyranını yadırgamayız.Fakat başka bir inanış ve kültürün değerini, bayram- seyranını asıl sahiplerinden daha çok sahiplenmek, kendi değerlerinin farkında olmayan silik bir toplumun yapacağı iştir.
Bu halimizle; hala sokağa çıktığında farklı bir yaşam biçimini seyre dalan ve bütün gününü sadece özentiye ayıran, kendine yaban bir çocuğa/ ergene benziyoruz.