Beyinlerin işgali
ABD’den beklenen Türkiye karşıtı hamle geldi. DEAŞ Lideri Ebubekir Bağdadi beşinci kez ABD tarafından öldürüldü. Türkiye’nin S-400 alımını ve Barış Planı Harekatı’nı durduramayan ABD’nin Milli Suriye Ordusu’nu zan altında bırakacak bu hamlesinin kurgulanmasında mutlaka Ruslar ve Esed’de olmalı. Rakka’dan veya Akdeniz’deki uçak gemisinden kalkıp 6 helikopterle İdlib’de operasyon yapmak akla ziyan bir şey. Bu operasyondan Rusya ve Esed’in bilgisi yoksa Suriye hava sahası zaten kalbur olmuş, S-400’ler helikopterleri göremiyor demektir. Eğer varsa bu emperyalist kirli ittifakın başka bir tezahürüdür.
ABD ve Rusya’nın Türkiye’nin yıllardır kırmızı bültenle aradığı PYD’li terörist Şahin Cilo’yu muhatap almalarından duydukları utancı örtme operasyonu da diyebiliriz buna. İdlib’de kimlerin olduğuna bakarsanız ağırlıklı olarak Türkiye’nin kontrolünde olmayan, Şam’dan, Dara’dan, Halep’ten Hama, Humus’tan Rejim, Şii Milisler ve Rusların ortaklaşa operasyonları ile sürülenler. Bir de Suriye Milli Ordusu unsurları. Heyet’i Tahriri Şam’ı rejimin kucağına atan DEAŞ olmuştur. Yani DEAŞ Rejim muhalifleriyle savaştığı kadar Rejimle savaşmamıştır. Muhaliflerden silah zoruyla işgal ettiği toprakları PKK/PYD ile Rejime teslim etmiştir. Halep’in düşmesinde PKK/PYD’nin etkisi kadar DEAŞ’ın da rejime yardımları yadsınamaz. HTŞ iki yıldan fazla haftada bir muhtemel DEAŞ’ın uyuşturucu, insan kaçakçısı unsurlarına karşı operasyon düzenliyor. Anlayacağınız kanlı bıçaklılar. Toplam 42 farklı franksiyondan oluşan Milli Suriye Ordusu unsurlarının ise 27 tanesi DEAŞ ile savaşmış DEAŞ mağduru, 31 tanesi Rejim mağduru, 32 tanesi PKK/PYD mağduru, 11 tanesi de HTŞ mağduru. Milli Suriye Ordusu unsurlarından 13 tanesinin önceki dönemlerde ABD Beyaz Saray’dan, 3 tanesinin ise ABD’nin savunma bakanlığından silah yardımı aldığı biliniyor. (Hem PKK/PYD, hem rejim, hem DEAŞ mağduru olan gruplar çok olduğu için toplam rakam 42’den fazla görülüyor). ABD bu operasyonla Türkiye’nin yanında yer alan bu grupları çatırdatmak istiyor.
Türkiye’nin Suriye’ye fiili müdahaleye başladığı Fırat Kalkanı günlerine dönelim. Türkiye’nin harekatına engel çıkarma güçleri olmadığı için hava sahası konusunda Türkiye’ye anlayışlı davrandılar söylemlerinin arasında, Dabık’ın alınmasında da, El Bab’a girişte de Türkiye yanlısı unsurlara en az 4 kez hava harekatıyla durdurulmak istendi. DEAŞ’ın hava kuvvetlerinin olmadığı biliniyorsa bu saldırılar ABD ve Rus kaynaklı olma ihtimalleri çok yüksek. Münbiç ve Tel Rıfat’ın bu dönemde DEAŞ tarafından PKK’ya tek kurşun atmadan teslim edildiğini unutmayalım. Ha keza Afrin’e yapılan Zeytin Dalı operasyonunda da aynı senaryo oynandı.
Barış Pınarları operasyonunda ise muhtemel mağlubiyet karşısında asker çekmekten başka bahane bulamayan ABD, yaptırımlar ve psikolojik algı savaşı ile karşımıza dikildi. Önce Türkler, Kürtleri öldürüyor yalanına sarıldılar. Türkiye’nin Esed’e Kürtlere kimlik verin talepleri döneminde resmi kayıtlarla tesbit edilen 600 bin Kürdün en az 400 bininin PKK/PYD zulmünden kaçarak Türkiye ve Irak’a sığındıkları gerçeğini örtemediler. Tel Abyad ve Resulayn’da Kürtlerin yaşamadığını itiraf etmek zorunda kaldılar. Türkiye sivillere saldırıyor, çocukları öldürüyor yalanı da Rakka’nın, Halebin hava fotoğrafları ile Resulayn’ın fotoğrafları karşılaştırıldığında gün yüzüne çıktı. PKK’lı teröristlerin ellerine silah vermek istedikleri 10 yaşındaki çocukları nasıl acımasızca kurşuna dizdiklerine ses çıkartmayan batı medyası kendisini sivil halka siper eden Mehmetçik’e attıkları iftira ile sivil halk ve çocukların arkasına saklanan kalleş uşakları teröristleri korudular güya. Ardından Türk askeri ibadethanelere, kiliselere saldırıyor iftirası geldi. Yıllardır işgal ettikleri İslam topraklarında kiliseleri karargah yaparak kiliselerden Mehmetçiğe saldıran terör unsurlarının kalleşliklerini yazamayan yine malum medyanın bu iftirası da Mehmetçik ve Milli Suriye Ordusunun canları pahasına hassas davranışlarıyla boşa çıkartıldı. Ardından kimyasal silah yalanı. Binlerce kez Filistin ve Gazze’de fosfor bombası kullanan İsrail terör devletine tek bir laf edemeyen, Katil Esed’in kimyasal silahla katlettiği insanlara ses çıkartmayanlar kimyasal senaryo uydurdular. Esed’in Halep’te ve Katil İsrail’in Gazze’de kullanılan kimyasal silahların fotoğraflarını Resulayn’da yapılıyor muş gibi göstermeleri gerçek fotoğrafların ortaya çıkmasına rağmen sürdü. Kimyasal yaygaraya Ankara ve Soçi Mutabakatları ile ara verildi.
Bu hengame arasında Amerikalıların kucağından, Esed’in kucağına oturan PKK’yı meşru muhatap gösterme hamleleri. ABD’liler kırmızı bültenle aranan teröriste vize vermek için kolları sıvarken, Ruslar da telekonferansla terörist başını muhatap aldıklarını dünyaya ilan ettiler. Türkiye bu algı operasyonu ile bugün uğraşmıyor.
Amerikalıların Operasyonda Türkiye’ye bilgi verilmedi açıklamasına, Milli Savunma bakanlığı operasyon öncesine askeri birimler arasında bilgi alışverişinde bulunulduğu açıklamaları, İran’ın, Irak’ın, Suriye’nin hatta PKK/PYD terör örgütünün operasyonda istihbaratı biz sağladık çekişmeleri bölgeyi yeni kaosların beklediğinin göstergesi.
1915’e gidelim. Uydurma Ermeni mektuplarından derlenen Mavi Kitabı, mukaddes bir kitapmış gibi baş ucu kitabı yaparak yıllar yılı Türkiye’yi Ermeni soykırımcısı ilan etmek isteyenler, Hıncak, Taşnak terör örgütlerinin katliamlarını hiç görmediler. Türkiye’nin ekonomik, siyasi ve sosyal gelişimi için atılan her adımda diaspora sopasını kafasında sallayanlar, bugün de yine haçlı kafası mahsulü yalan haberlerle Suriye ve Irak’ta işledikleri katliamların günahını Türkiye’nin sırtına yüklemek isteyeceklerdir. ABD’nin Bağdadi operasyonunda bile 3 kadın, 4 çocuk öldürüldü. Bahane hazır, Bağdadi ve kadınlar üzerlerindeki intihar yeleklerini patlattılar.
Barış Pınarları operasyonundan hemen sonra Irak ve Lübnan’da hükümetlerin istifasını isteyen grupların sokakları karıştırması Ortadoğu terör ekseninin planının bitmediğini gösteriyor. Eğer Bağdadi 5. Kez öldürüldü ise, cesedini Hilary Clinton ile Obama’nın önüne atılması gerekir. Peki DEAŞ bitti mi dersiniz. Yeni Versiyonuyla ABD yeni bir Bağdadi daha ortaya çıkartır. Kullanılan diğer bir maşa Şahin Cilo’nun da kullanım süresi dolunca, Bağdadi ile aynı akıbeti paylaşır. Vesselam….