Dolar (USD)
34.53
Euro (EUR)
36.16
Gram Altın
2965.63
BIST 100
9367.77
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
30 Mart 2023

​Beyaz Zambak ve Ahmet Öztek

Şair yazar Ahmet Öztek, edebiyat ile de iştigal eden bir Ziraat Mühendisi… Tokatlı olan ve Tokat’ta yaşayan Öztek’in şiir, hikâye ve roman dalında birkaç eserini daha önce tanıtmıştım. Bu yazımda ise Öztek’in 2022 yılında Çimke Yayınlarından çıkan 208 sayfalık Beyaz Zambak romanı hakkında bir şeyler söylemek istedim.

Bence Beyaz Zambak romanı üzerinde durulması gereken bir kitap. Kitap belki bir yaşanmışlığı hikâye ediyor ancak bu hikâye sıradan bir hikâye değil. Bu roman edebi yönünden ziyade sosyolojik açıdan incelenmesi gereken ve üzerinde düşünülmesi gereken bir romandır. Bu ifademizden kitabın edebi bir değeri olmadığı anlaşılmasın. Kitap, Anadolu edebiyatının güzel örneklerinden birisidir. Yöreye ait unutulmaya yüz tutmuş kelimeler, kavramlar sıkça kullanılarak yaşatılmaya çalışıldığı gibi okuyucunun bu konuda zorluk çekmemesi için kitabın sonuna bir de sözlük konulmuş. Bu yönüyle bile kitabın edebi bir değeri var.

Tanıtım bülteninde de belirtildiği gibi kitapta, eskiden Tokat’ta yaygın bir şekilde yetiştiriciliği yapılan Beyaz Zambak’ın bölgeye yeni giren tütün ile rekabet edemeyerek Tokat’a veda edişinin hikâyesi anlatılmış. Bu hikâye, kahramanlarının yaşadıkları kadar hazin bir hikâye... Düşünebiliyor musunuz dört bir yanı akzambak çiçekleriyle süslü ovaların bu kadim süsü daha fazla kazanma, daha rahat bir hayat sürüleceği vaadiyle yerini bir anda tütüne bırakıyor. Tütün, daha ilk yıllarında birçok hastalığı beraberinde getirdiğini ve çiftçilerin çoğunun bununla mücadelede yetersiz kalması yüzünden pembe rüyaların kâbusa döndüğünü görüyoruz. Elde kalan, satılamayan tütün balyalarının tütün güvesi (Ephestia elutella) tarafından nasıl yok edildiğini, yapılan bilinçsiz zirai mücadele esnasında zehirlenerek hayatını kaybeden insanların trajik hikâyeleri de satır aralarında işlenmiş.

Romanda, o yıllarda başlayan Almanya’ya işçi olarak gitmek furyası ile ekmeğini gurbet ellerde aramanın yöre insanına yeni bir umut olduğu için doğup büyüdükleri toprakları, acıyı-sevinci paylaştıkları eş, dost, akrabaları terk ederek bu yeni umudun ardına düştükleri anlatılıyor. Almanya’ya gidemeyenler ise büyükşehirlerin yolunu tutuyor. Geride viraneye dönen bağlar, bahçeler, ocakları tütmeyen, kapıları açılmayan haneler kalıyor. Bir de o yemyeşil dağların koynundaki ovaların, zümrüt bağların, mümbit bahçelerin, yıkık duvarların, kilitli kapıların hikâyeleri…

Hikâye bitmiyor elbette. Bu defa da gurbetin acı ekmeği, zehir havası ve içilmez sularıyla gri bir renge bürünüyor hikâyemiz. Çünkü evler dağılmış, aile bütünlüğü yok olmuş, insanlar oraya buraya savrulmuştur artık. Romanın kahramanı Salih, tüm bunlara tek başına direniyor… Eşi Tokat’ta kendisi köyde... İşte roman tam da burada bitiyor.

Bana kalırsa bu hikâye burda bitmemiş ve bu yüzden kaldığı yerden yazılmaya devam edilmeli. Ahmet Öztek bu hikâyeyi bu umutsuz noktada bırakmamalı. Zira Tokat’ta tam da bu noktada Akzambakla ilgili yeni hikâyelerin başladığını görüyoruz.

Kitabı okuyunca ilk olarak Tokat’ta düzenlenen Akzambaklar Şiir etkinlikleri aklıma geldi. Kendi kendime “demek ki projenin mimarlarından olan Mustafa Uçurum ve Ali Bal gibi edebiyatçılarımız boşuna bu ismi koymamışlar” dedim. Ardından yaptığım araştırmada endemik bir bitki olan Akzambak’ın tıbbi ve aromatik bitkilerimizden olduğu, yaprağından çiçeğine kadar her şeyinden faydalanılarak yan ürünler elde edildiğini öğrendim.

Örneğin zambakların yapraklarından cilt hastalıkları için ilaç yapıldığını, yine bitkinin ağrı kesici özelliği olduğunu, çayının böbrek iltihabını tedavi ettiğini, polenlerinden organik boya yapıldığını öğrendim. Bitkinin yağının çıkarıldığı, reçelinin, şurubunun, lokumunun, kolonyasının ve sabununun yapıldığını öğrendim.

2019 yılında yapılan bir habere göre Akzambakların çiçeğinin kilosunun 150-160 TL, yağının 5 bin €, soğanın tanesinin ise büyüklüğüne göre 2 lira ile 20 TL arasında değişen fiyatlardan satıldığını öğrendim.

Tokat’ta artık birçok kişinin bu bitkinin tarımını yaparak geçimlerini sağladıklarını öğrendim. Hatta Taşhan’da faaliyet gösteren ve Ali Ulvi Say isimli bir girişimcimizin "Sulusokak" markası altında Akzambak ürünlerini pazarladığını okudum. Pazar ilçesinde “Üzümören Akzambaklar Anaokulu” isminde bir eğitim kurumu olduğunu gördüm.

Tokat Belediyesinin de Akzambak çiçeğinin yetiştirilmesi, bununla ilgili ürünlerin üretilmesi ve tanıtımının sağlanması amacıyla “Ak Zambaklar” projesi kapsamında Gaziosmanpaşa Bulvarı başta olmak üzere şehrin önemli caddelerindeki tüm ışıklandırmaların Akzambakları simgeleyen aydınlatma sistemleri ile yenilendiğini okudum.

Tokat için bir simge olan bu bitkimiz ile ilgili olarak Yesemin Dutoğlu isimli bir yazarımızın da “Ak Zambaklar Şehri Tokat” isminde bir kitabı olduğunu öğrendim.

Kıymetli meslektaşım Ahmet Öztek’i bu eserinden dolayı tebrik ediyorum. İkinci baskısı da yapılan bu kitabın devamı olacak ikinci cildini de sabırsızlıkla bekliyorum.