Beyaz tahtada beyaz balık
Sabri Hoca, edebiyat dersini soyut kavramlar arasından somut adımlar atarak anlatmayı seviyordu. Öğrenci motivasyonunun düştüğü anı iyi hesaplıyordı. Ona göre dersin ilk yirmi ile otuz dakikası en kritik dakikalardı. Bu kritik zamanda Sabri Hoca, adeta bir milli maça çıkarcasına ve milli bir hoca edasında topu karşı sahada tutma gayretine giriyordu. Öğrencilerinin adrenalini yükselten faaliyetler serisine girişiyordu.
İsmiyle müsemma olan bu hocamız azmiyle de engelleri aşan bir kişiliğe sahipti. Bu engellerin en başında öğrencilerin özellikle edebiyat gibi soyut kavramlarla yüklü bir derste dikkat dağınıklığını gidermeye yönelikti. Onun için her şey kelimeyle başlar. Her yeni öğrenilen bir kelime yeni bir düşünce demekti. Sabri Hoca, bununla birlikte genç dimağların kelimelerini, kelimelerini kullanma şekillerini ve gençlerin yüzlerine yansıyan samimi niyetlerini anlayabilecek bakış açısına da sahipti. Bu nedenle gah bir milli maç hocası gibi gah bir orkestra şefi gibi onları güdülerdi. Bu güdüleme sonunda tabiri caizse maçı hep öğrencilerinin lehine çevirirdi.
Zaman ilerledikçe öğrenciler dersten kopma zamanı gelmişti. Sabri Hoca, beyaz tahtada beyaz balığın suretini hayal etmeye koyuldu. Öğrenciler de onunla beraber beyaz balığı beyaz tahtada Sabri Hoca beyaz tahtada beyaz balığı bulmayı Halilürrahman Gölün’de (Balıklıgöl) beyaz balığı bulma geleneğinden esinlenerek bir motivasyon etkinliği oluşturmuştu.
Ailesiyle ayda bir de olsa yolu Halilürrahman Gölüne (Balıklıgöl) düşen öğrencileri vardı Sabri Hoca’nın. Orada turistlerin gölde beyaz balığı bulma merakını görmeyen yoktu. Haliyle Sabri Hocanın öğrencileri de bu beyaz balık geleneğinden haberdardı. Hatta Sabri Hoca beyaz tahtada beyaz balığı arıyorum dedikten sonra ilginç bir gelişme daha yaşanmıştı. Bazı öğrenciler bu nedir hocam demişti de öğrencilerden biri beyaz balığın Hz. İbrahim’in ateşe atılmasının ardından kendisini ateşe atan Nemrud’un kızı Züleyha olduğunu söylemişti. Bu son bilgi öğrencilerde bir merakım uyandırmıştı. Sabri Hoca da bu merakımı bir fırsata daha doğrusu öğrenci merkezli bir motivasyon yöntemine çevirebilmişti.
Sınıfta herkes pür dikkat beyaz balığı beyaz tahtada bulma terapisine başlamıştı. Bu durum ihtiyaca göre bazen bir bazen de iki dakika sürerdi. Hatta bir derste Sabri Hoca, öğrencilerin konuya ilgisini çekmek ve beyaz balığı bulmak için insanların göle düştüğünü yazan bir haberi çıkarıp öğrencilere okumuştu. Balıklıgöl ile beyaz balık bilgisine dair bir öğrenci de şunu söylemişti. “Beyaz balığı gören cennete gidermiş hocam. Büyüklerimiz öyle diyormuş.” Artık bu sözden sonra öğrencilerin hep birden sesi kesilir ve hepsi de bu sefer Balıklıgöl’de değil beyaztahtada beyaz balık arama telaşına gider. Sabri Hoca böylece ders bıraktığı yerden alıp yoluna devam edermiş.
Bu haftaki yazımızda Sabri Hoca’nın kendince disiplin haline getirdiği motivaston yöntemlerine gelecek hafta da devam edeceğiz. Gelecek hafta fırsat bulabilirsek “Edebiyatta Elmalı Turta” tarifini yazacağız.