Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
11 Haziran 2022

Beyaz deri siyah maske

Belçika deyince aklınıza hemen çikolata, demir-çelik endüstrisi, lahana yahut Brügge şehirleri geliyorsa popüler kültürün istediği turistik zihne sahip standart bir “tüketici” olma ihtimaliniz oldukça yüksektir. Yeryüzünde eli vicdanında gezen her insanın, kolektif şuurdan nasiplenmiş her bireyin Belçika deyince içi sızlar. Belçika deyince akla İngiliz ve Fransızların gölgesinde yapılmış devasa sömürge faaliyetleri gelir. Belçika deyince akla vahşi sömürü çarkı ile öldürülen 10 milyondan fazla Kongolu; eli ayağı tırpanlanmış, zincire vurulmuş siyahiler akla gelir.

Geçmiş zaman izleri hala tazeliğini korurken Belçika Kralı Philippe (Philippe Léopold Louis Marie) Kongo Demokratik Cumhuriyeti’nin bağımsızlığının 62. Yıl dönümünü kutlamak için (Salgın ve Ukrayna-Rus Savaşı nedeniyle 2 yıldır erteleniyordu, maksat 60. Yılda orada olmaktı) başkent Kinşasa’yı ziyaret etti ve bu gezi hafta sonu da dâhil devam ediyor.

Kongo parlamentosunda milletvekillerine hitap eden Kral Philippe, “Kongo’ya yaptığım bu ilk seyahatte, burada Kongo halkının önünde, bu geçmiş yaralar için en derin üzüntülerimi tekrar teyit etmek isterim” ifadelerini kullandı. Herkes apaçık bir özür bekliyordu ama bu gerçekleşmedi. Konuşma sırasında tüm Kongolulara cömertliğini sunmak isteyen Kral, Suku halkına ait olup Belçika’da bulunan Orta Afrika Kraliyet Müzesi'nde sergilenen tarihi maskeyi “süresiz ödünç” olarak Kongolulara iade ettiğini belirterek, "Bu eşsiz çalışmayı Kongoluların keşfetmesi ve hayran olması için size iade etmek üzere buradayım" diyerek sözlerini bitirdi.

Kral Philippe, 2020 yılında ülkesinin Kongo üzerine yarattığı ızdırap ve utançtan dolayı üzüntü ve pişmanlığı dile getiren ilk Belçikalı yetkili olmasına, kendi geçmiş sömürge zamanlarını eşitsiz, haksız, paternalist, ayrımcı ve ırkçı olarak tanımlasa da “özür” adımını atmıyor. Atmıyor, çünkü bunun hukuki ve ekonomik sonuçlarıyla yüzleşebilecek cesarete sahip değil.

Hatırlatmakta fayda var. 1897 yılının yaz aylarında, Belçika Kralı II. Leopold, Brüksel'in doğusunda bir “insan hayvanat bahçesi” kurulmasını istedi ve 300’e yakın Kongolu bu alana taşındı. Pek çok veriye göre, 1 milyondan daha fazla Belçikalı, insan hayvanat bahçelerini ve Kongoluları görmek için buraya akın etti. Belçika’nın milyonluk katliamları bir tarafa sırf bu aşağılayıcı hareketten dolayı yalnızca Kongolulardan değil tüm insanlıktan özür dilemesi gerekmez mi?

Fildişi için sayısız filin canına kıyan, kauçuk için milyonlarca Kongoluyu köle olarak kullanıp günlük kotasını dolduramayanların karısının yahut çocuğunun elini ayağını kesen, erkekleri ve kadınları uzun yıllar boyunca ayrı kamplarda tutup ülkenin soyunu kurutan, sayısız cinayete ve hak ihlaline sebep olan sömürgeci ülkenin kralı, maktüllerin yanına gelip özür dilemeye tenezzül etmiyor. Devasa çelik endüstrisi oluşturmuş, muazzam bir zenginliğe sahip Belçika devleti, zenginliklerini sömürdükleri, yağmaladıkları ülkeye tazminat ödemekten korkuyorlar; zenginliklerinden az bir miktar bile bölüşmek istemiyorlar. Suku halkından ve tüm Kongo’dan çaldıkları sayısız kültürel hazineyi utanmadan müzelerinde sergiliyorlar. Tüm bu çalıntı eşyalar arasından bir maskeyi sahiplerine geri verirken de büyük bir lütufmuş gibi alkış ve övgü bekliyorlar. Cemil Meriç der ya, “İyilik eden mükâfat beklediği an tefecidir.” Diye bunu Belçika’ya şöyle uyarlayabiliriz: “Hırsızlık eden çaldığı malı geri getirdiği zaman mükâfat bekliyorsa yüzsüzdür.”

ABD'de George Floyd'un polis tarafından kameralar önünde öldürülmesinin akabinde başlayan gösterilerin en önemli ayağı Belçika ayağıydı. Belçika’da yapılan eylemlerde II. Leopold'un heykelleri yıkıldı ve üzerine kırmızı boyalar fırlatıldı. Irkçılığa karşı insanlığın öfkesi hala diri çok şükür. Bakmayın siz Kongo Devlet Başkanı Tshisekedi’nin "Geçmişin üzerinde durmadık, geçmiş geçmiştir ve yeniden düşünülmemelidir, ama geleceğe bakmalıyız" demesine. Bu düşünce sadece ona ait. Kral Phillippe, konuşması boyunca yuhalandı. Başkent Kinşasa'da seyyar satıcılık yapan Junior Bombi ‘nin dediği gibi, "Bizi tek başımıza, mahvolmuş bir halde bıraktılar. Bütün kaynaklarımızı yağmaladılar ve bugün Belçika kralını yine mi çağırıyorsunuz?"