BEŞTEPE'NİN RABİASI
Rabia kelimesi, Mısır'ın seçimle başa gelen ilk Cumhurbaşkanı Mursi'nin darbeyle devrilmesi zamanında hayatımıza girdi. Rabiatü'l Adeviyye Meydanı da Mursi lehine toplanan halkın sembolü olmuştu. Meydan ve rabia kelimeleri, bir milletin direnişinin ve varoluşunun en önemli unsuru oldu.
"Mısır'dan bize ne!" diyemezdik. Demedik de. Mursi'yi de direnişini de sahiplendik ve destekledik. "Ülkelerin dostları olmaz. Ortak menfaatler doğrultusunda bazılarının aralarında kurdukları daha yakın ilişki ve anlaşmalar vardır." Evet, uluslararası ilişkilerdeki bu çıkar ilişkisini hiç hesaba katmayan Türkiye, sadece mazlumların ve kimsesizlerin hamisi olmaya çalıştı.
Mısır'daki zulüm doğrudan olmasa da sonuçta bize de mesaj veriyordu. Zira biz de ilk kez halkın oyuyla Cumhurbaşkanı seçtik. Darbeci kafalar Mısır'ı işaret ederek yüzde 52 ile gelenlerin başına gelenleri unutmamak lazım dediler. "Hadi ordan!" dedik. İtibar etmedik. Her sözü tehdit kabul etmek de doğru olmayabilir ama yaşadığımız acı tecrübeler var.
Mısır hala darbeci yönetimin elinde. Biz ise darbeye karşı şehitler verdik. Demek ki neymiş, Mısır'dan sonra sıra Türkiye'de imiş. Demek ki neymiş, Türkiye meydanlarında boşuna "rabia" eylemleri yapılmamış. Sıranın bizde olduğunu anlamak için üstümüzden uçakların, tankların, kurşunların geçmesini beklemiş olduk. Yazık oldu!
Tehdit geçti mi geçmedi mi diye sormak yersizdir artık. Kuşatılmaya çalışılan ülke Türkiye, bu kuşatmayı Fırat Kalkanı ile yardı. Patlayan bombalar, darbe teşebbüsleri ve yıllardır süren terör eylemleri koşmak isteyen Türkiye'nin prangalarıdır.
Türkiye'de "rabia" neden bu kadar kabul gördü diye düşünmeye gerek yok. Neydi rabia, hangi mesajı veriyordu? Arapçada "dört" anlamının dışında neyi ifa eder?
Tabiin devrinde yetişen ve ailenin dördüncü çocuğu olduğu için dört anlamında Rabia isminin konulmasının ötesinde verdiği mücadele önemlidir. Bu kadar mı, demeyelim lütfen. Çünkü bu kadar değil. Yoksulluğuna rağmen döneminin kölelik düzenine karşı çıkmış ve kadın olduğu halde önder olmuş bir kişidir.
Gelelim Beştepe'ye. Sarmal içinde olan siyaset ve toplumsal yapıya çare olmak için "tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet" ilkeleriyle meydanlara çıkılıyor. Karşılığı var mı mıdır? Evet, halkın seçtiği bir Cumhurbaşkanı var.
Biz, tek millet olabilir miyiz? Kabile anlayışıyla yaşamıyorsanız evet. Sosyolojik karşılığı olan bir kavramdır millet. Köken araştırması yapmıyoruz da ayrıca. Hepimiz ademoğluyuz. Kendisini ademoğlu görmeyenlere diyecek lafımız yok! Tek vücut gibi. Parmağın acısını hissetmeyen kalp olamayacağı gibi.
Tek bayrağa kim, neden karşı çıkar? İkinci bayrak nedir? İkinci bayrak kardeşi öldürmektir. Ayrılıktır.
Tek vatan, tek anadır. İnsan, bir karından doğabilir. Bir anası vardır insanın. Türkiye coğrafyası burada yaşayan herkesin anasıdır. O yüzden anavatandır. Çocuğu, anasından ayırmayın! Ana da vatan da tektir!
Tek devlet ise bir vücudun başıdır. Bir vücutta ikinci baş olamayacağı gibi bir vatanda ikinci devlet olamaz!
İşte Beştepe'nin Rabiası budur. Bu dörtlüyü reddetmek kaos ve terör istemektir. Kardeşi, kardeşe öldürtmektir.
Bu ülkenin görünen sahipleri olduğu kadar görünmeyen sahiplerinin olduğunu da unutmamak gerekir.
Hz. Rabia'nın yaşadığı şu dikkat çekici olaya bakalım:
Bir hırsız girdi evine. Fakir birinin eviymiş bu ev, diye düşündü. Ama bir kaç parça eşya almadan çıkmak olmaz, diye düşündü. Bir kaç parça eşya ile evden çıkacakken bir de baktı ki kapı yok! Her yer duvardı. Aldıklarını bıraktı ve tekrar çevresine baktı, kapı orada duruyordu. Eşyaları tekrar aldı ve tekrar baktı ki kapı yine yoktu ! Bunu tam üç kez tekrarladı. Tam o esnada bir ses dedi ki:
Ey hırsız ! Seven uyudu ama sevilen ayakta !Hırsız kelime-i şehadet getirerek Müslüman oldu.
Ey hainler, alçaklar, riyakarlar! Ey yüzsüz Batı ve onun uşakları! Terör ile bizi vurmak ve kardeşliğimizi bozmak, ülkemizi bölmek istiyorsanız Rabia'nın evini koruyan kudret her daim ayakta. Biz bu yurdu, bu insanları, bu coğrafyayı, tüm insanlığı seviyoruz. Sevenler uyusa bile sevilen ayakta! Rabia'yı koruyan ayakta! Siz ise ayaklar altındasınız!