Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
12 Mart 2021

Bestami Yazgan'a Dair Bir Zeyl

Hece Şirinin yaşayan üstatlarından Bestami Yazgan’ı bir önceki yazımızda anlatmaya çalışmıştık. Bu yazıda Bestami Yazgan’ın biyografik hayatına değinmeyeceğim. Onun hayatımıza tesir eden yönünden bahsedeceğim. Bir şair olarak çıktığı yolda bir hoca olarak devam etmiş şiirine. Türk edebiyatında nice genç kalemler yetiştirmiş.

Bestami Yazgan’ın ailesi, Malatya Akçadağ’dan Osmaniye Toprakkale ilçesine gelip yerleşir. Malatyalı bir ailenin Osmaniyeli bir çocuğu olarak dünyaya gözlerini açar. Osmaniye, salt güneyin şehri değil, Doğudan, Batı’dan hatta Orta Doğu’dan göç almış adeta Doğu İstanbul misali bir yaşama sahip. Osmaniye’ye güney rüzgârları geldiği gibi kuzey rüzgârları ve kuzeydeki Bey dağının karları da eriyip Güneysu’ya kaynaklık teşkil etmiştir.

Güneysu, denilince hatırımıza bir küçük nehir geliyor. Belki de bu mevki bir deredir ama Bestami Yazgan’in ifadesi göre Osmaniye’nin en büyük caddesinin ismidir. Oradaki tarihçiler ve coğrafyacılar, arşivlere bir bakıverse merakımızı da gidermiş olurlar. Çünkü Rize vilayetinin Güneysu ilçesinde böyle bir bilgi mevcut. Daha doğrusu bahsi geçen dere orada kurumamış, akmaya devam ediyor.

Güneysu ismini şimdilerde Osmaniye’de Güneysu İlkokulu, Güneysu caddesi, Güneysu Postanesi, Güneysu Pastanesi vb. yaşatıyor… Bitmedi, soyadını Güneysu yapan aileler, ünlü marketlerin ve mağazaların Güneysu şubeleri de var. Bu muhabbet kıymetli dostumuz Tayyip Atmaca’nın bir yazısında anlattığı Eskişehir’deki Yunus Emre mekânlarına çok benziyor. Gerçi Yunus Emre’yi Yunus Emre meşhur etmiştir. Ama Güneysu’yu meşhur eden Bestami Yazgan ve arkadaşlarının çıkardığı Güneysu Dergisi’dir. Belki o zamanlar da Güneysu’nun kendince bir şöhreti ve arka bahçesi vardı. Ama Bestami Yazgan ile birlikte bu isim yeni bir ivme kazanmış, edebiyat, sanat, düşünce alanında Osmaniye’nin sesini ülke sathına yaymıştır.

Gelelim Dergiye… Güneysu dergisi böyle bir atmosferde çıkmıştı. Daha önce Güneysu dergisinin kuruluş ve çıkış macerasını anlattığım için burada tekrara girmemek için anlatmayacağım. Ama her derginin bir çıkışı gibi kapanışı da vardır. Dergilerin çıkışı mutluluk başlar, kapanışı da hüzünle bitermiş.

O Günleri Bestami Yazgan’ın kadim dostu Tayyip Atmaca bir hatıratında şöyle anlatır: “Güneysu Dergisi, hem benim hem de Bestami Yazgan’ın çıraklığı ve kalfalığını yaptı. Güneysu, Türk Edebiyatı Dergisine kafa tutacak bir seviyeye gelmişti. (Daha sonraları) Dergiyi, Bestami ağabey bir tarafa, ben bir tarafa çekmeye çalışıyorduk. Ben oyumu devamlı sanattan yana kullanmaya çalışırken artık ikimiz de yavaş yavaş kendi mecramızı bulmaya başlamıştık. Bu arada arkadaşlarımızın bir kısmı da Güneysu’dan ayrılmışlardı. Ben dergiyi Sezai Karakoç düşünce ekolüne kaydırmaya çalışıyorum, Bestami Ağabey, muhafazakâr bir çizgide kalması için uğraş veriyordu. Baktım, dostluğumuza halel gelecek, oturup durum değerlendirmesi yaptık, gönlü istemeye istemeye bana izin verdik. Kırk beşinci sayıda Güneysu’dan ayrıldım. Birbirimize sarıldık, ağlamamak için kendimizi zor tuttuk. Merdivenlerden aşağıya doğru inerken elimde bölüştüğümüz kaynamış mısırın tanelerini avuçlarıma, boncuk boncuk gözyaşlarımı yüzüme döküyordum. Ne zaman çarşıya çıksam ayağımın bir teki çarşıda bir teki de Güneysu Dergisinin bürosunda olmak istedi. Üç beş ay kendime gelemedim ve bir gün kendi kendime “Biz düşman değiliz” deyip Güneysu’nun bürosuna gittim. Her gidişimde elinden ekmeği alınmış öksüz çocuk gibi oldum. Gitmesem Bestami ağabey kendisine küstüğümü sanacak, gitsem derginin gidişatı içimi burkuyordu. Anlaşılan dergi yapacağını yapmış, kapanışa doğru yol alıyordu ve öyle de oldu. Kör topal iki yıl daha devam etti. Dostluğumuzdan tanıştığımız günden bu güne bir şey kaybetmedik ama o ayrılırken yediğim mısırı ve gözyaşlarımı hâlâ unutamıyorum…”

Güneysu Dergisi artık göçmüştür, Bestami Yazgan da İstanbul’a göçmüştü. Onun kadim dostu Tayyip Atmaca da İstanbul’a göçmüştü. Kader, belki orada yolları kesiştirecekti ki olmadı. Tayyip Atmaca, İstanbul’dan vazgeçti, geri döndü. Bestami Yazgan, çocuklarının eğitim ve öğretimi İçin İstanbul’da kalmak zorundadır. Vefaya dair bütün öğretileriyle beraber Vefa Lisesinde edebiyat öğretmenliğine başlar.