Beş şehir beş şair şiir akşamları
Sözün iyileştirici gücü, en nahif en
keskin hali şiirle çoğaldık şehrim Malatya’da.
Malatya Büyükşehir Belediyesi Kent Konseyi
bünyesinde gerçekleştirdiğimiz ‘’5 şehir 5 şair şiir akşamları ‘’
hüzünlü yüreklerimize ışık oldu.
6 Şubat depreminden bu yana yurdumun dört bir
yanından şehrime gelen destekler, yardımlar, aramalar, sormalar şifa oldu
gönüllere , olmaya da devam ediyor.
Lakin depremin soğuk yüzü şehrimi üşütmeye de
devam ediyor! Evler yıkılıyor, binalar boşalıyor, ışıksız siluetlerle sokaklar
bomboş kalışa ağlıyor.
Göçlerin ardından anılar denizinde buruk
kalpler, gözyaşı desenli.
Yıkımların sesi, toz bulutlarının
gölgesi, bizi alıştırsa da bazı şeylere; içimiz bahardan kesitlerle dinlenmek,
durulmak, yorgunluklarına şifa bulmak istiyor.
Ruhlara şifanın adı şiir oldu biz de. ‘’Şiir
yara sarar’’ diyordu şair İnce Okumuş. Yoğun gündemlerin, telaşların
arasına şiirce bir mola deyip, yaralarımızı onarmaya koyulduk.
6 Şubat imtihan sürecimiz önümüzde
dururken Filistin’e dair sınav kâğıdımız da, silinmez yazılarla tekrar tekrar
önümüze açılıyor.
Şehirlerin silueti değişiyor gönüllerimiz
enkaz, paramparça yaralı. ‘’Şiir akşamları’’ bir vesileydi. Sanatıyla davasıyla,
şiiriyle topluma güzellikler katan şairlerimiz bizimle beraber oldu.
Çünkü şiir derdi unutmaz, unutturmaz. Çünkü
şiir gönülleri tutar, ayağa kaldırır.
Şiir özden, keskin cümlelerle yüreğe nüfus
eder, eyleme geçirir, diriltir…
Elâzığ’dan Nazım Payam
Kahramanmaraş'tan İnci Okumuş
Hatay’dan Eda Fırat
Adıyaman’dan Mehmet Tepe ve Malatya’dan
naçizane ben Nilüfer Zontul Aktaş şiirlerimizi seslendirdik.
Sevgili şair İnci Okumuş ’un 10.000 kitabının
göçük altında kalışı, çıkarılabilen kitapları da o bölgedeki insanların ısınmak
için kullanması yüreğimizi yaktı geçti.
Onlarca yılın hatırasını enkazda bırakmak
kalbi ‘’ki-tap’’ diye atanların gönlüyle hemhal olmaktı bu gece. Merhem yine
şiirdi.
Eda hocamızın can havliyle evinden çıkıp
yeniden dönüp geldiğinde bir tevafuk haberle kitaplarının sahafta satışa sunulmuşluğunu
duyması ve geri satın anlamaması burukluğunu nasıl tarif edebilirdik ki. Merhem
yine şiirdi.
Ağrılarımız, derdimiz, davamız, yaşama dair
sevdalarımız ruhlara şiirler yazdırır.
Nazım Payam hocam Elâzığ’dan misafirimizdi. Yayın
hayatını sürdüren “Bizim Külliye “dergisinin genel yayın yönetmeni.
Şiirin, sözün etkisini bizlere anlatırken
acıları ve mutlulukları fotoğrafların diliyle de hafızalarda taze tutmak gerektiğini
ifade etti.
İnsan unuttukça hataları tekerrür
eder cümlesinde yenilendik. Unutmak insanoğlunun yenik düştüğü, bazen de
yenilendiği haldir.
Hatalarda diretmemek adına toplumsal acılar unutulmamalıydı
elbet.
Şair Mehmet Tepe depremin ardından
kütüphanesine koştuğunda tüm kitapların en üstünde kalan Hüseyin Akın’ın “Yalan
Dünya ‘nın Yanlış İşleri “isimli kitabıyla o an göz göze gelmesi hatırası, hayata
bakış ve duruşumuzda dikkate şayan bir kesit oldu.
Kudüs’ün çocuklarına andık masumca giden.
Kadınlarına ağladık. Yiğit delikanlılarına. Oradaki
mücadele ruhlarını, rablerine teslimiyetlerini andık ve örnek aldık. Zalime, duruşumuz
da asla taviz vermeyeceğimizi hep birlikte yineledik.
Hepsi şiire dâhildi, şiirlerle yeniden
dirildik.
Biz bu akşam da; gönülce birbirimize yaslandık. Derdimiz ile dertlenip
sevinçlerimizle bir araya gelmenin huzurunu yaşadık.
Birlik beraberlik erdeminin gölgesinde dinlendik.
Sanat insan ruhunu inceltir anlamayı kolaylaştırır, şiirler içimizdeki sevgi
denizlerini çoğalır.
“ gözlerin dedi çocuk neden bu kadar
aydınlık
Herkes uyurken yıldızları toplar onlar her
gece
Neden boğuldu peki sözlerin ve yüreğin
Yağmur yağar hep camlarına ıslaklığı ondandır
Ya sıcaklığın dedi çocuk
Herkese dokunur bazı şeyler ama onu yakar
Anladım dedi çocuk sen şairsin ”
Şiirin öz sesiyle yol alan şairlere, şiir
gönüllü tüm yüreklere selam olsun.