Beş 700'den büyük mü?..
Birkaç gün önce insanca bir hayat
hayaliyle bir tekneye doluşup denize açılan, çoğu çocuk ve kadın olan 750’den
fazla insan, denizde alabora oldu. Çok azı hariç hemen hepsi boğularak telef
oldular. Aynı zamanda bir de “Titanik” batığını “temaşa” için deniz altıyla
okyanusa açılan 5 milyarderin kayıp haberleri geldi. Ölümden kaçan 700 insanın
ölümleri birkaç kez ancak haber konusu olurken, her biri 250 000 dolar ödeyerek
turistik geziye çıkan 5 milyarder, hiç gündemden düşmedi. Başta Yunanistan
olmak üzere tüm batı hatta tüm dünyada hep baş haber oldular. Neredeyse saat
saat onlarla ilgili süslü haberler yapıldı. 700 mazluma sessiz kalınırken, 5
milyarderle ilgili demeçler, beyanatlar birbirini izledi.
Kaldı
ki, bu kaçıncı boğulma? Yıllardır ölümden kaçan sayısız mazlumlar açlıktan,
susuzluktan veya savaşta ölmekten hayata doğru açılırken boğulmaya devam
ediyorlar. Ama onların bir rakam kadar bile değerleri yok. Hesabı tutulmuyor
ölenlerin. Hâlbuki o beş milyarder gibi birkaç kişinin servetlerinin zekâtı
bile, bu mazlumlara kendi vatanlarında insanca yaşayacak imkân verebilir…
Aslında tüm dünyadaki mazlumların asıl katilleri, onların rızıklarını çalan
işgalci, sömürgeci emperyalistler ve onların işbirlikçileri olan zalimlerdir.
Baksanıza! Şam diyarında,
Sudan’da, Keşmir’de, Libya’da, Irak’ta, Filistin’de, Mısır’da, Sudan’da,
Somali’de, Arakanda, Doğu Türkistan’da, Kürdistan’da ve daha nice İslam
topraklarında savaş, katliam tüm şiddetiyle devam ediyor.
Bir asırdır İslam diyarı savaşsız, işgalsiz, sömürü ve talansız bir gün
görmedi… Her yerden zulüm fışkırıyor… Katliam, kan, gözyaşı, feryat, figan ve
çığlıklar… Genç yaşlı, kadın erkek, çoluk çocuk tüm mazlumlar,
ölümlerden ölüm beğenmeğe zorlanıyor. Adeta şunu diyorlar: “kendi vatanında kan deryasında mı boğulmak istersin, gurbete iltica
yollarında okyanus sularında mı?”
Evet, şimdi İslam diyarının
kimsesiz mazlumları, ya varil, vakum, misket, kimyasal, nükleer bombalarıyla…
Otomatik silahlar, tanlar, toplar ve daha nice silahlarla kan deryasına
dönüştürülen, kendi vatanında şöyle veya böyle ölecekler. Ya da vatanlarından
kaçıp, nice kapılar çaldıktan, nice yerlerde konakladıktan sonra, bir ümit
iltica etmek üzere batı illerinde yöneliyorlar ama heyhat!
Kurtuluşu yanlış adreste arıyorlar.
Barışı esenliği yanlış adreste arıyorlar.
Şefkati, merhameti, paylaşmayı yanlış adreste arıyorlar.
Erdemi fazileti, yanış adreste arıyorlar.
İzzeti, şerefi yanlış adreste arıyorlar.
Kısaca insanlığı yanış adreste arıyorlar.
Çünkü batılı emperyalistler, “çağdaş put madde” ye tapan
batılılar, tüm bu iyi hasletleri hayatlarında çıkarıp gömeli çok oldu. Onların bir kaybı yok ki… Aksine silah, ekip ve
ekipman satıp para kazanıyor. Onlar için savaş, en kârlı endüstridir bugün. 6.5
milyar insandan 6-7 milyarı değil 60-70 milyarı ölse en ki. Bir o kadarı sakat,
dul, yetim kalsa ne olacak. Devede kulak bile değil… Hele birde bunlar
Müslümanlar ise…
Bu durumda artık insana dar! gelen
ihtiyar dünya biraz genişlemiş olur hatta. Bu sadist, kalleş ve kahpe zalimlerin,
kimi zaman İslam âlemindeki kimi kayıpları, şampanyalarla, kokteyllerle
kutlamaları bundandır.
Hani bunların Ramboları vardı, tek
başına Afganistan’ı kurtaran. Uçan kaçan; Süpermenleri, örümcek adamları,
Himenleri, biyonik adamları vardı… Dünyanın bir ucunda dara düşen; küçük
çocukların, büyük kalabalıkların imdadına yetişen... Bazen bir kıtayı, bazen
bir ülkeyi, bazen bir şehri, hatta dünyayı kurtaran “yiğit” ve “insancıl”
“merhamet timsali” “iyilik meleği” kahraman adamları vardı. Ordular ne ki tek
başına dünyaya meydan olurlardı. İnsanüstü güçleri vardı. Yorulmak, bıkmak,
acıkmak, ölmek gibi zaafları yoktu… Bunlarda yok yoktu… Her dara düşenin
imdadına anında ulaşırlardı.
Evet, emperyalistler, asırlarca dünyayı
kan denizine, sorunlar yumağına çevirirken insanlığın gözünün içine baka baka
güya pisliklerini bu sahte/sanal kahramanlarla örtüklerini zannediyorlardı. Bu
aşağılık güruh böylece insanlığı enayi yerine koyup, dalgasını geçmiş oluyordu…
Neden yetişmediler gölgelerin gücü adına
diyen “süper kahramanlar” okyanusta boğulan minik Alyan’lara… Neden Rabia
meydanlarında Esmalar için bir şeyler yapmadılar… Neden Filistin’de Gazze’de
kumsalda bombardıman edilen çocukların yardımına ulaşmadılar…
Ama doğru…
Onlar ağaç dallarında sıkışan, kedi
yavrularını, deniz kıyılarına vuran Balinaları, denizlerde boğulma tehlikesi
altındaki karabatak kuşlarını kurtarmakla meşgullerdi… Mazeretleri var idi…
Asabi idiler…
“Uygar dünya” sessiz.
Tüm batı âlemi sessiz.
Şanghay beşlisi sessiz.
BM, AB, İKT, NATO ve daha nice uluslararası kurum ve
kuruluşlar sessiz.
Kedi köpek için vaveyla koparak hayvan severler de
sessiz. Çünkü burada boğulanlar köpek değil.
İslam diyarının idarecileri sessiz. (bir kaş dürüst
hariç)
Hele Şii blok düşman başına…
Zaten onlar hiçbir zaman ümmete dost olmadılar ki. Sadece
kin ve kalleşliklerini icra edecek ortam bulamadılar. Şimdi Büyük şeytanı da
küçükleri de hepsini yanına almış, ümmetin mazlumlarını yakan yangına ha bire
yakıt taşıyor. Yine tek teselli vahyi ilahi…
·
Sakın, Allah’ı zalimlerin yaptıklarından
habersiz sanma! Allah, onları ancak gözlerin dehşetle bakakalacağı bir güne
erteliyor.(İbrahim 14/42)
·
Zulmedenleri
o korkunç uğultulu ses yakaladı da yurtlarında diz üstü çökekaldılar.
Zulmedenlere meyletmeyin. Yoksa size de ateş dokunur. Sizin Allah’tan başka
dostlarınız yoktur. Sonra size yardım da edilmez. (Hud
11/67,113)
·