Dolar (USD)
34.53
Euro (EUR)
36.13
Gram Altın
2962.40
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
12 Şubat 2019

Bereketli olsun!..

İnancımızın kavramlarını tahrif edecek, içlerini boşaltacak ya da bir kenara atacak olursak; liberalizm, neoliberalizm, posttruthizm hattında ilerleyen “tüketici” paradigmaya esir oluruz…

“Hakikat”i umursamamaya başlarız, bu böyle devam eder gider…

Kavramlarımızın içleri boşalır ve günün birinde boşlukta kalırız…

Nice kavramımız yüreklerimizden kayıp gidiyor maalesef…

Mesela…

“Tasarruf”..

Müthiş bir kavram.

“Birikim” bambaşka…

Bizimkisi “Tasarruf…”

“İsraf” da bu çizgiden:

“Yiyiniz, içiniz israf etmeyiniz. Allah israf edenleri sevmez.” (Â’rÂf Suresi 31. Ayet)

Cimrilik de yasaklanmış hallerden.

“Tasarruf”…

Abdestini güzelce al ve bunu yaparken de suyu israf etme.

Suyun tek damlasını israf etme, dere kenarında abdest alsan bile!..

Tasarruf güzel…

Peki…

“Tasarruflarınıza en yüksek faizi veren banka!” hangisi?..

Medyamızda reklâmları dönüp duruyor, bankalar arasında “Tasarruflara en yüksek faizi verme yarışı” var ve bu yarışın ilân sahnesi de…

Medyamız!..

Bir de

“İhtiyaç Kredisi” var, “Uygun faiz oranlarıyla!”

İhtiyaç!..

Etrafımızdaki “ihtiyaç” sahiplerinden mesulüz…

Yani…

“Muhtaç”lardan.

Resulullah Efendimiz (s.a.v.) buyurdular ki:

“Kim ki bir mümin kardeşinin ihtiyacını giderirse, mahşer günü ameller tartılırken terazinin başında duracağım. Benden imdat isteyince, ona mutlaka şefaat edeceğim!”

Her ihtiyaç sahibi, Yüce Allah’ın rızasını kazanma yolunda bir fırsat…

Liberalizm, neoliberalizm, posttruthizm hattında ilerleyen “tüketici” paradigma ise bunu oradan alıyor…

Ve…

“Uygun faizli ihtiyaç kredisi” haline getiriyor!..

Kavram kavram aşındırılıyoruz gördüğünüz gibi…

Bazı kavramları unutturmak da yaman taktiklerden:

“Müsamaha” ne demektir, mesela?

“Hoşgörü” demek midir?..

Hayır değildir.

“Müsamaha” bir yandan İslâm’ın azâmetini yansıtır, diğer yandan şefkatini…

“Hoşgörü”, günahları mübahlaştırma çabasının “örgütlenmiş” halidir!..

“Müsamaha”nın sınırları vardır, hoşgörü ise sınırsız ölçüde cıvık bir kavramdır!..

Bakınız…

“Piyango”nun başındaki “Milli” kelimesi de, “Kumar”ı, güzel bir kavramla yedirmeye “hizmet.”

Ne yaman bir tuzak!..

Efendim;

“Bereket” ne güzel bir kavramımızdır, varsa gücü yeten aynı anlamı verebilecek bir başka kelime bulsun, Türkçe’den veya bir başka dilden…

“(…) inansalar ve günahtan sakınsalardı, elbette onların üstüne gökten ve yerden nice bereket kapıları açardık. Fakat yalanladılar; biz de ettikleri yüzünden onları yakalayıverdik.” (Â’râf Sûresi 96. Ayet).

Yediğimizin, içtiğimizin “bereket”i kaçıyorsa…

Bunun sebepleri üzerinde durmak.,..

Hayatlarımızı hangi ilkeler göre “tanzim” etmeye çalıştığımızı yeniden “tefekkür masası”na yatırmak iktiza etmez mi?..

***

“Milli eğitim…”

Baştaki “Milli” güzel, “eğitim”i ise hiç sevmiyorum.

“At” değiliz ki biz, eğitilelim!..

“Maârif” ne güzel…

“İrfân”dan ne istedik, “Ârif” de ne güzel bir isim.

Sonra…

“Muallim” ile “öğretmen” bir midir?..

Hayır değildir…

“Talebe” de “Öğrenci” değildir.

Niçin değildir?..

İdrak edebilmek için “Tefekkür” ve “İrfan” gereklidir.

Liberalizm, neoliberalizm, posttruthizm…

Derken…

Çoğumuz…

“Kavramlarımızın içleri boşaltıldığında ve dahi kavramlarımız unutturulduğunda biz ne hale geliriz?” meselesi üzerine kafa yormanın çok uzaklarına düştük.

Vefamız, hürmetimiz, muhabbetimiz, bereketimiz…

“En yüksek ve en düşük faiz” vaatleri arasında eriyip gitmez inşallah…

***

DİPNOT

Bildiğiniz gibi…

Protestanlık, faizi “helâl” saydırmak için Siyonistler tarafından icat edildi.

Max Weber , "Protestan Ahlakı ve Kapitalizm”in Ruhu" adlı ünlü eserinde, "Kapitalizmin içine yerleştirilmiş Hristiyan Ahlâkı"ndan bahseder…

Faizci kapitalist düzen, Protestanlık’ın varlık gayesi ve dini nizamı.

“Kılıf uydurma” çabası, “Bir yanımız hep duruma müsait!” yaklaşımı, “Kitap’a uydurmuyorsa, kitabına uydur!” elâstikiyeti.

Çok tehlikeli…

En tehlikeli!..

Tefekkür!..