Benzin ve Doğalgaz Zamları
COVID-19 pandemisi küresel ekonomide büyük problemlere neden oldu. Salgının başladığı dönemde yayılımı azaltmak için çeşitli tedbirler uygulanmış ve uygulanan kısıtlamalara bağlı olarak da küresel talep aniden daralmıştı.
Azalan talebe bağlı olarak petrol fiyatları da hızla düşmüştü. Aşının bulunması ve kullanılmasıyla beraber kısıtlamalar gevşetilmeye başladı ve küresel talep bu defa da aniden artış gösterdi. Talebin hızla artmasıyla enerji talebi de buna bağlı olarak artış gösterdi. Ancak petrol üretim aynı hızla artış göstermedi. Bu da enerji fiyatlarının hızla yükselmesine neden oluyor.
ABD eski başkanı Trump’ın “Küre Buluşması” adı altında hegemonya altına aldığı Suudi Arabistan başta olmak üzere birçok Körfez ülkesi, Ortadoğu coğrafyasında rahatça at koşturmaya başlamıştı. Biden döneminde ABD ile ilişkileri istedikleri gibi gitmeyen Suudi Arabistan ve diğer Körfez ülkeleri “petrolü bir araç olarak kullanıyor mu?” sorusunu akıllara getiriyor.
Suudi Arabistan, ABD Başkanı Joe Biden’ın OPEC+’dan petrol üretimini artırması çağrısını reddetmesinin ardından Asya’daki alıcılar için ham petrol fiyatlarında artışa gitti. Suudi Arabistan’ın ulusal petrol şirketi olan Aramco, Aralık ayında Asyalı petrol tüketicileri için ham petrolün fiyatını 1,40 dolardan 2,70 dolara yükselttiğini duyurdu. Suudi Arabistan’ın, ham petrol ihracatının %60’ından fazlasını Çin, Güney Kore, Japonya ve Hindistan gibi Asya ülkelerine yaptığı ve küresel ticaretin ağırlığının Asya Pasifik bölgesine kaydığı düşünülürse bu durumun küresel enflasyonu daha fazla yükselteceği görünüyor.
Bu süreç akıllara 1973 yılında yaşanan petrol krizi sürecini getirmiyor değil. Küresel talebin bu kadar hızlı arttığı günümüz dünyasında üretimin en önemli girdisi olan enerji talebi bu kadar artmışken üretimin artırılmayarak fiyatların yükseltilmesi akıllara “yeni bir kriz mi başladı?” sorusunu getiriyor.
Brent petrol fiyatının 2020 yılında 20-25 dolar seviyesinde olduğu, bugünlerde ise 80-85 dolar seviyelerinde olması yaşanan yükselişi daha net anlamamızı sağlayabilir. Ortalama olarak bakıldığında ise Brent petrol fiyatının 2020 yılında 43 dolar seviyesinde 2021 yılının ilk 10 ayında ise 65,2 dolar seviyesinde olduğunu görüyoruz. Bunun yanında Türkiye özelinde düşünüldüğünde doların da TL karşısında değer kazanmasıyla birlikte benzin fiyatlarında nasıl bir artış olduğu daha kolay anlaşılabilir. Sanayiye yapılan son doğalgaz zammıyla birlikte %145 oranında bir artış yaşandığı görünüyor. Konutlarda ise bu oran %17,7 seviyesinde oldu.
ABD ve Avrupa’da da Türkiye’den farklı bir tablo yok. Bu yılın ilk 10 ayında doğalgaz fiyatlarında ABD’de ortalama %68 seviyesinde bir artış yaşanırken Avrupa’da %300 seviyesinde bir artış yaşandı.
Küresel talebin hızla artması ve buna bağlı olarak üretimin canlanması enerjiye olan talep artışını da beraberinde getirdi. İklim değişimlerini azaltmak amacıyla uygulanan politikalar doğrultusunda enerji kaynaklarında dönüşüm yapılmaya çalışıldığı bu dönemde yenilenebilir enerji kaynaklarının da hava şartlarından olumsuz etkilendiğini görüyoruz.
Yaşanan kuraklığa bağlı olarak Hidro Elektrik Santrallerinden beklenen seviyede üretim yapılamadığı söylenebilir. Bu da elektrik üretimi için doğalgaza olan talebi artırmış durumda.
Kış döneminde ısınma amaçlı doğalgaz talebinin de artacağı düşünülürse fiyatlardaki artış bir süre daha devam edecek gibi görünüyor.
Devlet bu konuda vatandaşın yaşanan artıştan olumsuz etkilenmemesi için büyük bir gayret içinde... Benzin ve mazot gibi akaryakıt fiyatlarındaki artışın tamamı vatandaşa yansıtılmayarak ocak-eylül döneminde 46 milyar liralık vergi gelirinden vazgeçildi. Bu uygulama bir süre daha devam ettiğinde bu tutar daha da artacak.
Doğalgaz fiyatlarındaki artış da aynı şekilde sanayiye yansıtılırken vatandaşa doğrudan yansıtılmaması da vatandaşın yararına bir politika…
Dünyada yaşanan sel baskınları üretim yerlerinin zarar görmesine neden oldu. Çin’de sel sebebiyle onlarca kömür madeninin zarar görmesi nedeniyle üretimin durması kömür fiyatlarında da hızlı artışa neden oldu.
Dünyada yaşanan bu gelişmelere bağlı olarak Türkiye de maalesef olumsuz etkileniyor. Gaz tedariki konusunda sıkıntı yaşanmaması için Azerbaycan ile yakın ilişkiler sürdürülürken depolama seviyesi de giderek artıyor.
Türkiye’nin keşfettiği doğalgaz rezervinin kullanımı için çalışmalar devam ediyor. Artan tüketime bağlı olarak enerji ihtiyacının giderek arttığı günümüzde, Doğu Akdeniz politikalarımız giderek daha fazla önem kazanıyor.