Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
31 Ocak 2023

​'BENİM GÜNAHIM NEYDİ' KAMPANYASI

Bir televizyon programında EYT’nin çıktığı gün başlıktaki sözle bir kampanya başlatacağımı söylemiştim.

Daha kanunlaşmamış, sadece teklif olarak Meclis Başkanlığına sunulmuş olsa da Meclis aritmetiğindeki durum göz önünde bulundurulunca kısa zamanda kanunlaşacağı görülüyor.

Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) olarak bilinen 1999 öncesindeki çalışanların, kuralların değiştirildiği bir kanunla yaşadığı emeklilik hakkı kaybının mağduriyeti nihayet son bulmuş olacak.

Herhangi bir yaş şartı olmaksızın primlerini dolduranlar emekli olacaklar.

Haklarını aldılar almasına da bu düzenleme “Geç gelen adalet, adalet değildir” anlayışıyla gerisinde de birçok mağdur bıraktı.

Bu süre zarfında yaşı bekleyen birçok kişi bu dünyadan göçtü.

Birçok kişi de yaşadığı gelir kaybı nedeniyle yıllarını zorluklarla geçirdi.

Türkiye’nin kaderi bu olmamalı...

Siyasetçilerin vaatlerini başka siyasetçiler taşımak zorunda değil.

Devlette devamlılık esastır, anlayışı vatandaşa yüklenen faturanın artırılması anlamına gelmiyor.

99 öncesinin sorunu geç de olsa çözüldü.

Ama şimdi 2000 ile 2008 arasında çalışmaya başlayıp da 60 yaşında emekli olacaklar ile 2008 sekiz sonrasında başlayıp 65 yaşında emekli olacaklar var.

Bir mağduriyet bitti, başka bir mağduriyet başladı.

Ne geçenlerin ne de göçenlerin hakkı bu dünyada ödenemedi.

Olması gereken bu olmamalı...

Güzel ülkemizi emekleriyle ayakta tutanların ömürlerini hiç etmek, bizim gibi binlerce yıl gururla ortaya koyduğumuz devlet geleneğimize yakışmıyor.

Gelişmiş birçok ülkenin yaptığı gibi bir an önce bizim de kapsamlı bir emeklilik reformu getirmemiz şart!

Herkes çalıştığını kazanmalı...

Aksi takdirde çalışmadan emekli olanların yükünün yüklendiği garip düzenlemeler devam edecek...

Ülkemizin refahını sağlamak ve herkesin çalıştığı kadarını almak hakkaniyete de hukuka da ilahi düzene de uygun olandır.

10 sene sonra emekli olanların ödedikleri primleri bile geri alamayacağı emekli maaşlarıyla sürdürülecek garabet bir düzenle karşılaşmamak için kapsamlı bir emeklilik reformu getirmeliyiz.

Dünyadaki denenen ve başarılı olan yöntemlere göre de bunun yolunun fon kurmaktan geçtiği görülüyor.

Kimse kimsenin yükünü çekmemeli...

Herkes çalıştığı kadarını almalı...

Aynı Bireysel Emeklilik Sistemi’ndeki gibi kurulacak ve şartları kanunla belirlenecek finans kuruluşlarının ya da bankaların aracı olduğu özel fonlar kurulmalı ya da BES fonlarının kapsamı ihtiyaçlara göre yeniden dizayn edilmeli...

Yine devletin öngördüğü brüt maaş sistemi devam etmeli.

Aksi takdirde patronların insafına kalan bir emeklilik düzelmesi olur.

Diğer ülkelerde de olan tavsiye ettiğim bu düzenleme ile bugün için brüt maaşta yer alan SGK ödemesinin gideceği yeremeklilik fonu olacak.

Devlet bu fonların işine yarayacağı alanlarda kullanılması takdirinde gelir desteği sunacak.

Aynı bugün olduğu gibi kabaca 10 yıla yüzde 30 destek, 20 yıla da yüzde 50 destek gibi finansal olarak hesaplanıp devleti de milleti de mağdur etmeyecek ama serbest piyasa ilkeleri içinde kalacak çeşitli oranlar sunulacak.

Böylece insanlar tasarruf kültürüne de alıştırılmış olacak.

Şu an, “Nasıl olsa devlet bana bakar.” diyen insanların ne sağlığını ne de geleceğini düşünmeden gereksizce verdiği kararlarla ekonomiye maliyetini anlatmaya kalksak sayfalar yetmez.

Açık, şeffaf, öngörülebilir ve herkesin çalıştığının karşılığını aldığı bir düzen şart!

Şu anki düzende emeklilik hakkı devredilemiyor. Emeklilikteki birikimleriniz başka birine maaş olarak ödeniyor.

Ama fon kullanımı olursa o zaman bu paralar miras olarak bırakılabilecek...

Bu birikimler teminat gösterilerek üzerine krediler çekilebilecek...

Burada önemli olan insanların mağdur olmaması için fondan çekilecek paranın da sınırlandırılması olacaktır.

Yüzde 10 ya da başka bir oranda toplu para çekilmesi dışında paranın maaş olarak ödeneceği düzen kurulmalı...

Hiç çalışacak durumu olmayanlar, hasta, engelli ya da bakıma muhtaç insanlar için toplumumuz kayıtsız kalmayacaktır elbet...

Tüm çalışanlardan bu nitelikte olanlar için ayrı bir vergi alınabilir.

Bununla kurulacak fon ile de bu insanlara destek olunabilir.

Ama öncelikle sistemi mantıklı ve makul bir noktaya taşımak zorundayız.

Herkes, "Ben emekli olayım da gerisi umurumda değil!" düşüncesine kapılırsa başımıza çöken bir sistem ile kimsenin memnun olmadığı bir sonuçla yüzleşmemiz öyle çok da uzun bir zaman almayacak.

ALTILI MASANIN ORTAK POLİTİKALARI

Altılı Masa’nın açıkladığı Ortak Politikalar Mutabakat Metni’nin lansman toplantısına katıldım.

Altı liderin gelişi ve sonrasında isimlerinin zikredilmesi sırasında salondaki kalabalığın neredeyse aynı oranda tüm liderlere sahip çıktığına şahit oldum.

Yani İYİ Parti’nin, “Küçük partileri sırtımızdan atalım” yaklaşımını hissettirecek ya da CHP’nin İYİ Parti’nin son zamanlardaki çıkışlarından kaynaklı küskünlük ya da mesafe koyduğu düşüncesine kapılacak bir refleks gelişmedi.

Sahadaki durum değişebilir olsa da parti yönetimlerinin Altılı Masa konseptinde sona gideceği benim nazarımda kesinleşmiş oldu.

Artık hepsi kaderlerinin ortak olduğunu biliyorlar.

Program kapsamında ortaya koyulan ortak politikaları da inceledim.

Gözlemime göre büyük çoğunluğunu CHP’nin vaatleri oluşturuyor.

Yalnız aylarca çalışma sonrasında altı partinin kitaplar çıkarması bir yana politika önerilerinin gerekçelerini yazmaması ve nasıl yapacaklarına ilişkin herhangi bir yol haritası ortaya koymamış olmasını çok garipsedim.

Ben birkaç gazeteci arkadaşımla oturup bir ayda bu metinden daha dolu ve gerekçeli bir metinler bütünü çıkarabilirim.

Bu yönüyle ortaya koyulan hava ile çıkan meyve arasındaki farktan dolayı toplumda istenilen etkinin oluşturulamayacağı görülüyor.

Ekonomi politikalarına ise sektör bazlı bir yaklaşımı esas alarak özel başlık açmaları güzel olsa da bir cümle ile politika özetlemeye çalışmak ne İsa’yı ne de Musa’yı memnun etmez.

Bu metni görünce son zamanlarda İYİ Parti’nin sıklıkla vurguladığı o söylem aklıma geldi:

Devlete liyakat yakışır!