Benden Söylemesi
Bazı kişisel işlerim sebebiyle, bir müddet uzak kaldık maalesef. Lakin bu zaman zarfında uzaktan izlemeyi, izledikçe not etmeyi ve not ettikçe de,olup bitenlerin GERİ PLANINI yorumlamayı asla ihmal etmedim. O yüzden nereden başlayacağıma, bir türlü karar veremedim doğrusu. Öyle ki NATO’ya alternatif bir güç (PESCO) kurma fikriyle FİŞİ ÇEKİLEN AB’nin, kışı geçirmek için milyonlarca vatandaşını Türkiye’ye göndermek zorunda kalmasından; Avrasya doktrininin bilinen ismi Dugin’e yapılan suikast girişiminden; Pelosi’nin Tayvan’dan, Çin’e meydan okumasından; belli odakların sinsice Balkanları karıştırma arzusundan ya da Sn. Erdoğan’ın katkılarıyla çözdüğü tahıl krizinin, AYNI MAHFİLLERİN oyunlarını nasıl bozduğundan bahsetmesek hep bir şeyler eksik kalacaktı… Yani konular çok ve oldukça da çetrefilliydi malumunuz üzere. Ama kafa karışıklığına da hiç gerek yoktu. Çünkü neresinden tutarsanız tutun, yaşananların hep BİR YERLERDE KESİŞTİĞİ yabana atılmayacak kadar gerçekti…
Fotoğrafa Türkiye ekseninden bakıldığında da, durum hiç farklı değildi aslında. Zira Yeni Dünya Düzenine hâkim olma çabası ve Türkiye’nin kilit pozisyonu sebebiyle hedef alınması,dönüp dolaşıp varacağımız yeri her açıdan BİRLEŞTİRİYORDU. Yoksa yukarıdaki olayların KÜRESEL FAİLLERİYLE, İran destekli milislerin, PKK/YPG ve Batılı bazı ülkelerin, hep bir ağızdan “Sn. Erdoğan’ı devirmekten” bahsetmesinin, aklımıza aynı çevreleri getirdiğini kim inkâr edebilir ki? Keza CENTCOM’un Suriye’de öldürülen teröristler için, alenen yas tutması, YPG’li teröristlere eğitim verdikleri görüntüleri servis etmeleri ve Türkiye’nin olası operasyonuna karşı, Fransızların bildiri yayınlaması da bunun kreması oluğu net. Ama hepsinden öte ABD’li Senatör Menendez’in, “Türkiye D. Akdeniz için büyük tehdittir” ifadesi; Türk F-16 lılarına, Yunanlılarca kilit atma cüreti gösterilmesi; Ermenileri tekrar sahneye sürmeleri; Fransa Dışişleri Bakanının, “Türkiye’ye karşı Yunanistan’ın yanındayız” itirafı ve Dedeağaç’a asker yığan ABD’nin, şimdilerde burnumuzun dibindeki adalara yerleşmesinin ise bu konuda fazla söze hacet bırakmadığı aşikâr…
Anlayacağınız yeni döneme hâkim olmak isteyen ABD, bir şekilde Avrupa’yı diskalifiye etmeye başlamışken, diğer taraftan da Çin’i çevrelemeye gayret gösterdiği ortadadır. Ancak D.Akdeniz’de ki enerji kaynakları ve bunun iletim hattının, Avrupa’ dan ABD’sine tümünün iştahını kabarttığı da yadsınamaz bir vakıa. Dile kolay! Sonuçta bütün Avrupa’nın 300 yıllık, Türkiye’nin ise 500 yıllık ihtiyacını karşılayacak bir potansiyel söz konusu… Hal böyle olunca tüm yaşananların, Türkiye’yi güneyden PKK/YPG, Batıdan da Yunanistan ile tehdit etmeleri şeklinde, sahaya yansıdığını söylemek pek ala mümkün. Elbette 2023’ e giden yolda Sn. Erdoğan’a karşı, Batıya göz kırpan muhalefete verdikleri destekte cabası…Kısacası önümüze Yunanistan ve PKK/YPG’yi atıp, içeriden de birilerini gaza getirerek, akıllarınca bölgeye çökme planları yaptıkları şüphesiz. Lakin gelin görün ki bu işin sonunda,“AVUÇ YALAMANIN” olduğunu unuttukları da çok açık… Zira Devletimizin tüm olasılıkları değerlendirdiği gibi yeri, zamanı ve usulünü KENDİ BELİRLEDİĞİ bir atmosferde, gerekli adımları atacağını yakında herkes daha iyi görecek… O nedenle Semerkant’taki buluşmayı, bu minvalde okumakta yarar olduğu kanaatindeyim. Devamı da hem Suriye meselesi, hem de D. Akdeniz’de yapılan sondajlardan alacağımız güzel haberlerle pekiştirecek İNŞALLAH. Ne diyelim! 20. yüzyılın başlarında dünya;“bir imparatorluğun çöküşü, Osmanlının dağılmasını” tartışıyordu belki. Fakat ne yaparlarsa yapsınlar,21. yüzyılın başlarında dünyanın büyük tartışması;“BİR İMPARATORLUĞUN YÜKSELİŞİ, TÜRKİYE’NİN DÖNÜŞÜ OLDU/OLACAK” Allah’ın izniyle…Bırakın birileri hala üç’lü, beş’li, altı’lı masalardan, medet ummaya devam etsin…Sizler buna inanın ve ona göre pozisyon alın şimdiden. Benden sadece söylemesi…