Dolar (USD)
34.49
Euro (EUR)
36.25
Gram Altın
2960.27
BIST 100
9367.77
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
01 Ekim 2022

Ben olsam ne sorardım

Seçim havasına girilmesi siyasetçileri epey gererken gazetecileri de epey zora sokuyor.

Sevmediğim bir ayrım olsa da “yandaş gazeteci” ifadesinin kullanılması bile yaşanan bu zorluğu gözler önüne seriyor.

Yayın politikası olarak “iktidara yakın düşüncede” olan medya kuruluşlarıyla aynı yayın politikaları gereği “muhalefete yakınsayan medya kuruluşlarının” çalışanları gerçekten de bazı zorluklarla karşılaşabiliyor.

Bazıları için “Hükümetin Adamı” ya da “Muhalefetin Kalemi” gibi ifadeler, bazen kolaylaştırıcı bir tabir olsa da gazeteciler için çok küçültücü bir şey...

Kendisine “gazeteci” diyen ve “mesleğinin etik gereklerini” yapmaya çalışan ve sadece ekmek parası peşinde koşanların birçoğunun sadece yaşamaya çalıştığı bir sektörde onurunu korumak oldukça zor bir durum hâline geldi.

Siyasetçilerin “emir eri” gibi gördüğü durumlar yaşandığı gibi vatandaşın da bazen “partizanlık yapan gazeteci” istediği garipliklere de şahit oluyoruz.

Dirayetli durarak “Sanat, sanat içindir.” ya da “Sanat, halk içindir.” tartışması gibi “Gazetecilik, halk içindir.” şiarını edinenler büyük çaba gösterse de bunu kural görenler sonunda kendisini bulunduğu yerin tam karşısında istihdam eder hâle geliyor.

Çoğu gazeteci ise nabza göre şerbet vererek ayakta durmaya çalışırken arada da doğruları söylemek için gayret gösteriyor.

Peki o ferasetine güvenilen harika ötesi vatandaşlarımız ne yapıyor?

Kimse kendi patronuna atarlanamaz, “Tamam efendim” derken, hiçbir koruması olmayan gazetecileri “Fatih’in fedaisi” sanması gafletine düşmesi akıl alır gibi değil.

Gazetecilere görev biçmek için bir yol gidilecekse önce vatandaşın sahip çıkması sonra yargının kol kanat germesi olmazsa olmaz bir gerçek.

Bunun haricini konuşmak hayallerin ifadesi olur sadece...

Gelelim gündeme...

İYİ Parti Genel Bakanı Sayın Meral Akşener’in geçen gün yaptığı açıklamalarla Altılı Masa’yı epey bir sarstı.

Muhalefetin kendi iç dizaynını yapmaya çalıştığı açıkça görülüyor.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun ikinci tur görüşmeleri için Altılı Masa üyelerini dolaşması İzmir’deki adaylık çıkışı sonrasında gelecek "yeni bir açıklama" için havayı yumuşatma olarak yorumlansa da "Altılı Masa’nın kurduğu voltranı" yıkmasını beklemek beyhude olur.

Kemal Beyin adaylığı henüz kesin değil.

CHP içerisinde Kılıçdaroğlu’na karşı birçok ses var.

Bunun yanı sıra Akşener’in çıkışı da süreci farklı bir yola soktu.

Artık Kemal beyin aday, Akşener’in başkan yardımcısı adayı olacağı ABD’deki gibi bir çözüme ikna olma seçeneği ayyuka çıkmış durumda.

Altılı Masa’nın pazar günü toplantısındaki gündeminde ise seçimi kazanmaları durumunda iktidarı nasıl paylaşacakları konusu görüşecekler.

Yani doğmamış bebeğe don biçiyorlar.

Halkın proje beklentilerini karşılamak sanırım öncelikli mesele değil!

Gelelim iktidar tarafına...

Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın geçen gün gazetecilere yönelik çıkışı çok konuşuldu.

"Talimat verildi!" denildi.

Soru sormak zor bir iş...

Öyle kolay değil.

Ama ben olsaydım sayın Erdoğan’a ne sorardım:

-Türkiye’nin önemli bir krizden geçtiği bu süreçte Cumhurbaşkanlığı ne gibi tasarruf tedbirleri uyguluyor?

-Asgari ücretlilerin açlık sınırı altında çalışmasına nasıl çözüm bulunacak?

-Konut çözümü için vergiler ile sınırlama yapılması gündeme neden getirilmiyor?

-Arazi rantını sanayi rantına çevirmek için ne bir dönüşüm planı var?

-Muhalefetin proje üretemediği ve yapıcı olmadığı dile getiriliyor. Peki muhalefetin Türkiye’nin gelişimine katkı sunması için iktidarın sorumluluk alması gerekiyor mu?

-Türkiye’nin muasır medeniyet seviyesi ne olmalı?

Bunun gibi sorulacak birçok soru var. Kimseyi rahatsız etmeden vatandaşın aklındaki sorulara cevap bulmak işimizin bir parçası olmalı.

Kemal Kılıçdaroğlu, Meral Akşener ve diğer liderlere de soracak çok sorum var.

Ayrı ayrı özel sorularım olsa da hepsinin birleştiği bir soru sorarak yazımı noktalayayım:

-Türkiye’nin gelişimi için en azından birkaç alanda iktidar ile birlikte hareket alanı bulmaktan sizi alıkoyan şey nedir?