Ben fakirim
Ebu Hureyre radıyallahu anhu’dan nakledildiğine göre, Hz. Peygamber aleyhisselamdan şöyle buyurmuştur:
“Zenginlik, mal çokluğu
değildir; asıl zenginlik, gönül tokluğudur.”[1]
Adı anılmayan biri iken hiçbir baskıya
maruz kalmadan ruh olarak yaratıldım… Allah öyle diledi ve ben yaratıldım… Daha
sonra milyarlarca beden arasında şu an içinde olduğum beden yaratıldı ve o
bedene bir yolculuk yaptım. O bedeni de ben seçmedim…Allah katında hiçbir
ağırlığı olmayan ben, beden seçiminde itirazlarda bulunamadım…
Ben fakirim…
İçinde misafiri olduğum bedene
bakıyorum… Tepeden tırnağa Allah’a muhtaç yaratılmışım… Her saniye Allah muhtaç
bir beden… Beden de fakir… Ve bu fakir bedene Allah bir kadın ve dört çocukla
birlikte bir miktar sermaye emaneten verilmiş… Yani, fakir birine emanet
edilmiş…
Fakir birine yüklü miktarda para
emanet edilmesi onu zengin kılmaz der ibn-i kayyım… O kişi hala fakirdir…
Kendisine para emanet edilmiş bir
fakirdir o… Bunun farkına vardığı an çok zengin bir fakirdir der yine
ibn-i Kayyım.
Allah bir kuluna çok mal verdiğinde o
malın kullanma kılavuzunu da birlikte verir. O kullanma kılavuzunu fark eden
bir insan hala fakir olduğunu görür… Allah muhafaza bundan gafil kalırsa işte o
zaman çok fakir bir zengin olur…
Tüm dünya fakir… Aramızda hiçbir
zengin yok… Sadece kullanma kılavuzuna bakanla bakmayan vardır o kadar…
Fakirliğini bilen bir insan kullanma kılavuzunu doğru okur ve emanet edilen
malı gerekli yerlere vermekten kaçınmaz… Bilir ki kılavuzda kime ne kadar
verilecekse vermesi gerekir… Elin cebine gidiş hızında yavaşlama asla olmaz…
Kendisine emanet edilen mal’a; bu
benim diyen bir insan kendisini zengin hisseder… Çok fakir bir zenginle karşı
karşıya kalmış luruz… Kullanma kılavuzu yerine kendi nefsinin hazırladığı
kılavuzla hareket eder… İşte o zaman doğanın dengesi bozulur…
Ben fakirim
Sen fakirsin
O fakir…
Sana trilyon dolar da emanet edilse
sen yine fakirsin…
Fakir oluşumuzun farkına varıp o halde
yaşamamız duasıyla….