Ben de barışa karşıyım
BEN DE BARIŞA KARŞIYIM!
Ben de barışa karşıyım!
Ülkemizi bölmese de
Gençlerimiz artık öldürülmese de
Annelerin gözyaşlarını dindirse de
Milyarlarca dolar paramız silah almak yerine vatandaşın refah düzeyini arttırmada kullanılsa da
Ben sulh istemiyorum.
Adam kırk gün içki içince bırakamaz
Ötekisi üç yıl içtiği sigarayı yıllarca uğraşır bırakamaz
Hatta hatta dün tanıştığı kız için "ölürüm de ayrılmam" der birileri,
Ben 30 yıldır alıştığım bu kandan ayrılacakmışım, olur mu hiç?
Alışkanlık, bağımlılık denen bir şey var
Ne güzel alışmıştık kana, ölümlere!
Şimdi bizi böyle birden bire bundan mahrum edeceksiniz olur mu?
Devlet dediğin vatandaşının sağlığını düşünür. Böyle şok süreç başlatacaksa devlet, önce alıştırma seansları, evreleri yaşatır.
Mesela psikoterapistlere özel servisler için ring kaldırılır, benim gibi vatandaşlar orada terapiye tabi tutulur. Kandan beslenmeden normal beslenmeye geçiş ve adaptasyon falan olmalı değil mi?
Bir ulusalcının dediği gibi "her gün her gün 'artık analar ağlamasın, analar ağlamasın' diyorsunuz, bana ne analar ağlamış" değil mi yani!?
Hem ben barış ve kardeşlik yazılarına fikslendim, bu kan da durunca ben ne yazacağım! Yo yo, barış hatta marış da istemem ben.
Ama bütün bunlara rağmen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Tek başımıza da kalsak, yalnız da bırakılsak, daha aydınlık bir Türkiye imar etmek için mücadeleye devam edeceğiz. Şehitlerimizin muazzez ruhunu incitmeden, şehit analarını rencide etmeden, birliğimizi, bütünlüğümüzü, kardeşliğimizi, tıpkı şehitlerimiz gibi muhafaza etmeye ve yüceltmeye devam edeceğiz. 23 Nisan 1920 ruhuyla, o anlayışla, o kardeşlikle ilerlemeyi kararlılıkla sürdüreceğiz'' diyor. İyi güzel de benim kana alışan ruhum ne olacak? Yukarıda da anlattığım gibi alışkanlıkları pat diye terk edemeyiz ki.
Kaldı ki
Barış gelince kime sataşacağım. Ergenekon, Balyoz gibi çatacağımız unsurları elimizden aldınız, şimdi ise bu kan durduğunda ben Emre'ye de ç/atamayacağıma göre 'global dünyanın spesifik sorunları'nı yazmam gerekecek? Ki bu beni aşar, barış olmasın kardeşim rahatımızı bozmayın.
Bu saatten sonra Sokrates, İbn-Rüşd, Weber, İbn-i Haldun, Rousseau (yazılışı bile ne zormuş) falan okuyamam. Ben böyle iyiydim, sulh bozmasın düzenimizi!
Yok antik çağ düşünürleri,
Yok modernite, epistemoloji, farmakoloji,
Pozitif hukuk, us ötesi, tözsel...
Yok kardeşim ben yazamam, yapamam.
Entel değilim, hatta bir 'en' bile değilim.
Hiç düşündü mü bizim yetkililer:
Biz sulha erince bu kadar tv, bu kadar programcı ne yapacak?
Bunca analist, stratejist, 'sosyal faşist' ne yapacak? Haydi PKK bunu düşünmüyor, peki ya koskoca devlet bunları hiç düşündü mü?
Bu kadar gazete, köşe yazar ne yazar?
Devlet dediğin bütün bunları hesaba katmalı.
Kaç kişinin bu işten ekmek yediğini devlet biliyor mu?
Bir de işsizliğin yüzde dokuzlarda olduğu ülkede.
Reel politiğimiz 'kan, hain, düşman, bölücülük' üzerine kuruluydu, şimdi toplumsal algıyı neye göre dizayn edeceksiniz ki?
Bırakın da rahat rahat 150-200 sözcükten ibaret dağarcığımızla konuşalım yazalım. Bakın yazılarımızda ne güzel ve seri üretim yapıyoruz.
Bir bu olsa
Hem çocuklarımız da bizim gördüklerimizi görsünler,
Vatan sana canım feda deyip çağırsınlar
Mehmetçiğin anneleri yana yana ağlarken:
Şehidler ölmez vatan bölünmez desinler
Ne günlerdi öyle?
Karakollarda ve çatışmalarda şehid haberleri geldiğinde 'ah bizim ilden/ilçeden de bir şehid olsa da sokaklara dökülüp:
"Şehidler ölmez vatan bölünmez diye bayraklarla gösteri yapsak" diye dua ediyorlardı kana doymazlar.
Yok yok
Bu süreci provoke etmek lazım.
Bize batış gelsin, barış-marış uzak olsun bizden!
Zaten üç yanımız denizlerle, dörtbir yanımız düşmanlarla dolu, barış bizim neyimize.
Değil mi?
Twitter: @ahmetay_