Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
18 May 2016

BELKİ ŞEHRE YAŞAMAK GELİR

Aslına bakarsanız film seyretmek istemiyoruz. Bunu ne kadar ciddi bir niyetle söylediğime inanamazsınız. Evet. Film çevirmek istiyoruz.

Yeniden kurmalıyız cümleyi. Biz hepimiz...Film çevirmek istiyoruz. Tamamen gerçek kişilerden oluşan, kimsenin rol yapmadığı, oynanmayacak bir samimiyetle hayatını, kimliğini, kişiliğini, karakterini ortaya koyduğu, maskenin, kostümün olmadığı, gülümseyenin gerçekten gülümsediği, ağlayanın gerçekten ağladığı bir hayatı...yaşamak istiyoruz.

Daima izlemek istemiyoruz. Kendi hayatımızı özlüyoruz böyle...Çok özlüyoruz. Seyir halinde olmak, yaşamı adımlamak, yolculuğumuzu keyifle veya ağıtla, fakat ne ise önümüze konan ve koyduğumuz; işte tam onu, sorumluluk bilinci içinde yaşamak istiyoruz.

İzlemek durmaktır. Birilerinin, başkalarının seyrine, yol alışına durağanlıkla karşılık vermek. Birilerinin bizi durdurmasına, pasifize etmesine, etkisiz kılmasına izin vermektir. Birilerinin çevirdiği hayatı veya yaşadığı filmi, farketmez.

Baka kalmışkençoğunlukla düşünmeyiz. Düşünmemiz istenen şeyi, düşünmemiz istendiği gibi düşünürüz ya da. Ismarlama bir düşünce olma ihtimali yüksektir. Özgün hayaleçoğunlukla yer yoktur. Bir başkasının veya başkalarının, o eseri ortaya koyanların ortaklaşa hayallerine yer vardır daha çok. Bir de olan biten rengiyle, resmiyle, hareketiyle ortadadır. Dışarda ve içerde hayat akıp gitmektedir. Fakat birileri seni kendi hayatları için, kendi hayatlarını seyretmen için, onları anlaman, onlarla ağlaman ve gülmen için, güpegündüz veya akşamın en verimli birkaç saatini onların hayatlarına, sorunlarına, zevk ü sefalarına veya dert ve tasalarına ayırman için orada, o koltukta tutmaktadır. Önünde çay, çerez, meyveden yardım alarak. Artık sülalendendirler. Bir kaç saatliğine de olsa senin hayatındadırlar. Yakınlarından daha yakındırlar.

Dışarda hayat akıp gitmektedir. Yan odada çocuğun, önüne konan ders içerikleri, testler, seçtiği müzik veya bir oyunda sürüklenmektedir. Dizi farkı yaşam farkıdır. Herkes kendi dizisinedir. Dizi birlikteliği olmayanlarla mesafelisindir. Ayrıca dizibağıyla bağlı olduğun yapay insanların ekranla çerçevelenen dertleri, senden öte bir yakınının, mesela eşinin, çocuğunun, hadi toplumunun dertlerinden daha az önemli değildir. Ekranda ağlayan birini oracıkta bırakıp gidemezsin. Onun en dip sorunları için empati yapmak zorundasın. Ve daha pek çok sanal sorumluluk.

Dışarda hayat akıp gitmektedir. Semtinde mesela çöp tenekesi konma yeri isabetsizdir, bir kaç adam tarihi eserin restorasyonu için temizlenmiş açık arsada kırık taburelerle çerçevelenmiş ahşap masada mayalanmakta ve pencereden yakınına el sallayan kadını çekinmeden taciz etmektedir. Otobüs kuyruklarında tedirginlik ve yorgunluk beklemektedir. Mülteciler hala sokaklardadır. Cami büyük, cemaat azdır.Her yer kolejdir, üniversitedir, insanın yeterki parası olsun. Vaazlar pek azı dışında ezbere bilindiktir. Resmi kurumlar hala gri rengi çok sevmektedirler. İstisnalar her zamanki gibi kaide değildir. Duymadığın ezan epey güzel okunmuştur. Duyduklarından bazılarını da minarede göremediğin hocaya ters bakarak duyarsın.

İçerde hayat akıp gitmektedir. Seyr halindedir ruhun...Senden çıkıp gitmiş olmalıdır. Ya da onunla bir işin olmadığı ve bir işine yaramadığı düşüncesiyle uyuklama halindedir. Unutmak istediğin sıkıntılar küsmüş olsalar da senden boş bir an, bir ilgi, bir bakış beklemektedir. Onları düşünmeyi unutman, onların düşünülmeyi unuttukları anlamına gelmemiştir. Anlamsızlığına bir anlam vermediğinin üstünden çok geçmiştir. Çoktandır alıp okumadığın kitap komidinin arkasına düşmüş, üşümektedir.

Oysa sen kendi hayatının kahramanı olmak istiyorsundur. Meşhur oluşun en yakınlarının seni bilmesidir. Seni iyi bilmesi. Dostlarının sonra. Şah damarı yakınlığının seni "iyi bilmesi" veya en başta...